Selçuk Bayraktar’ın İşkembe-i Kübra’sı!
7 Ekim Cumartesi sabahı, Filistin direniş örgütleri, işgalci Siyonist İsrail devletinin son dönemde Filistinlilere yönelik artan katliamlarına bir yanıt olarak yeni bir mücadele dalgası başlattı. Siyonist işgal kuvvetlerine ağır kayıplar verdiren direniş örgütlerine İsrail’in yanıtı ise Gazze’yi baştan aşağı bombalamak oldu. Çatışmalar sürerken, İsrail yasaklı fosfor bombaları da dâhil olmak üzere elindeki tüm imkânlarla, sivil-asker gözetmeksizin bir katliama başlamış durumda.
Tüm bunlar olurken, “Uluslararası toplum” denen emperyalist ülkelerden oluşan suç şebekesi İsrail’in arkasına dizildi. Bazı ülkeler ise itidal çağrısı yaptı, arabuluculuk rolü üstlenmeye hazır olduğunu dile getirdi. Türkiye de bunlardan biri. Cumhurbaşkanı Erdoğan önce itidal çağrısı yaptı ve adil bir barıştan söz etti. ABD’nin USS Gerald R. Ford isimli uçak gemisinin de dâhil olduğu bir filoyu Gazze açıklarına “gerekirse savaşa müdahil olma” emriyle göndermesi üzerine ise şöyle bir açıklamada bulundu: “Amerika'nın uçak gemisinin İsrail’de ne işi var, ne yapmaya geliyor? Buraya gelen uçak gemisinin etrafında bütün botlarıyla, uçak gemisindeki uçaklarıyla ne yapacak? Orada bütün Gazze’yi, etrafını vurarak, indirerek çok ciddi katliamlara adım atacak.” Evet, Amerika niyetini gizlemiyor, gerçekten de bu amaçlarla gelecek Gazze açıklarına. Fakat bundan bir buçuk ay öncesine gidelim. Bugün kana susamış bir şekilde Gazze’ye ilerleyen o USS Gerald R. Ford uçak gemisinde, Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar selfi çekilip gururla paylaşıyordu. Ne Amerika bir günde değişti, ne de o uçak gemisinin yapılış amacı bir anda dünyadaki tüm mazlumlara, ezilenlere, emperyalizme karşı mücadele edenlere kan kusturma amacına dönüştü. Amerika aynı Amerika, uçak aynı uçak. Filistin halkının düşmanları en baştan beri belliydi, değişen hiçbir şey olmadı.
Bir buçuk ay önce Amerikan uçak gemisinde selfi çektiren Selçuk Bayraktar, İsrail’in gözü dönmüş şekilde başlattığı katliamdan sonra tvit atmış ve şöyle demiş: “Yine bombalar yağıyordu Filistin'e. ‘Bana terörist diyorsun, asıl terörist kim?’ diye soruyordu şarkı. Değişen hiçbir şey yok... Zalimlere dur diyecek olan insanlığın kolektif vicdanı, son hükmü verecek olan da Mahkeme-i Kübra’dır.” Evet Selçuk Bayraktar, gerçekten değişen bir şey olmadı. Amerika aynı Amerika, İsrail aynı İsrail, ikiyüzlü emperyalizm aynı emperyalizm. Gazze’ye yardıma giden Mavi Marmara’da katledilenlerin davasını düşüren de siz oldunuz, Filistin halkının Akdeniz’deki hakkı olan doğalgazı İsrail’le el ele verip çalmaya çalışan da siz oldunuz. Amerika ve Siyonist İsrail ile ittifak kurup arkada her türlü pazarlık masasına da siz oturuyorsunuz. Toprakları işgal edilen, her gün aşağılanan ve katledilen Filistin halkına ise ancak İşkembe-i Kübra’dan birkaç tvit, birkaç süslü demeç sallıyorsunuz. Neyse ki zalimlere dur demeyi bilen, kimsenin vicdana gelmesini beklemeyip mücadele eden koskoca bir Filistin halkı ve onlarla kader ortaklığında olup destekleyen tüm dünyadan emekçiler var!