Hani güzel şeyler olacaktı, Abdullah Gül?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bundan iki yıl önce, “açılım” denen sahtekâr politikayı haber verirken kullandığı bir cümle ünlenmişti: “Çok güzel şeyler olacak.” Gül, oradan kalktı, uzun bir yol kat etti, bir hafta önce komando kılığı giyip siperde poz vermeye kadar ulaştı. Hakkâri’de ziyaret ettiği askeri birlik, PKK’nin Çukurca’da taarruz ettiği askeri birlikler arasında.

Gül anlaşılan kendisinin ziyaret ettiği yerin vurulmasına çok içerlemiş ki, cumhurbaşkanı seçileli beri pek dengeli, pek bağımsız, pek yumuşak, pek efendi biri olarak yaratmaya çalıştığı imajı unutup birdenbire öfkesine teslim olmuş. Bakın ne diyor olaydan sonra:

 

“Bize bu acıyı çektirenler misliyle çekeceklerdir. Devleti bu saldırılarla sarstıklarını zannedenler, hizaya getireceklerini zannedenler göreceklerdir ki bu saldırıların intikamı çok büyük olacaktır ve misliyle alınacaktır. Silahla Türk devletine savaş açarak bir yere varılamayacağı eninde sonunda görülecek.”

Geçmişte bu yüksek perdeden sözleri çok politikacı söyledi. Bugün 27 yıl sonra savaşın devam ettiğine bakılırsa, önümüzdeki dönemde de durumun değişmesi için bir neden yok. Öte yandan, devletlerin politikalarını “intikam” üzerine kurması en son George W. Bush’ta görülmüştü. Bush 11 Eylül’den sonra Afganistan savaşını başlatırken “öç, intikam, cezalandırma” anlamında sözler kullanıyordu. Bugün ABD’nin Afganistan’da hâlâ sürünmekte olduğunu dünya alem biliyor. Öç üzerine kurulan politikalar olsa olsa felaket getirir.

Gül’den bir açıklama beklemek halkın hakkı. Neden yapmıştı o ziyareti sipere Gül? Neden komando kılığı giymişti? Bu sorunun cevabı konusunda, saldırıda hayatlarını yitiren askerlerin şu ifadeleri belki de ipucu olabilir. Ankaralı Er Yunus Yılmaz, önceki gece babasını arayarak “Baba operasyona çıkıyoruz, hakkını helal et” demiş. Samsunlu çavuş Fikret Özer, bir akşam önce babasına telefonda “göreve çıkacağız baba, sekiz gün arayamam” demiş. Maraşlı çavuş İdris Çam babasına ayın 14’ünde telefonda “19 Ekim’de operasyona çıkacağız” demiş. (Cumhuriyet, 20 Ekim 2011)

Şimdi herkes PKK Habur’un yıldönümünde vurdu diyor. Peki, ölen erlerin ailelerine söyledikleri, ordunun büyük bir operasyon (“sekiz gün”!) planlamakta olduğunu ortaya koymuyor mu? Demek ki, asıl ordu Habur’un yıldönümünde büyük bir operasyona hazırlanıyormuş. Gül’ün ziyareti de bununla ilgili olmasın? Sorumuz şu: Ordunun operasyon yapacağı açık olduğuna göre, bu operasyon gerçekleşebilseydi yine iki taraftan hayatlar yitirilmeyecek miydi?

Gül intikam çığlıkları atıyor. Ama halk başka şey söylüyor. Ispartalı er Süleyman Kalkan’ın babası şöyle konuşuyor: “Şehit olsun, cenazesi gelsin diye mi yolladım? Ne olacak bu böyle devam mı edecek?” Elazığlı er Mehmet Ağgedik’in babası şöyle diyor: “Milletimizin başı sağ olsun ne yapalım. Yeter bu artık.” Aydınlı er Mehmet Çetin’in annesi ise feryat etmiş: “Buna bir çare bulun. Bu daha ne kadar gidecek? Daha ne kadar şehit vereceğiz? Canlarımız boşa gidiyor.” (Cumhuriyet, 20 Ekim 2011)

Sizce bu insanlar “intikam” çağrısı mı yapıyor? “Son terörist yok edilene” ya da “etkisiz hale getirilene” kadar savaş mı istiyor? Hayır, halk söylemek istediğini açıkça söylüyor: “Yeter bu artık!”