“Grev olayını” grevleri yasaklanan hakkı yenen işçilere sorun

bizimle beraber grev denilen olay ortadan kalktı, grev olmuyorsa demek ki işçinin hakkını veriyorsun

Erdoğan, basını kendi yandaşlarının tekeline alıp, muhalif sesleri yargı ve polis eliyle susturunca halkı da her dediğini sorgusuz sualsiz kabul edecek zannediyor. Bunun son örneği  “bizimle beraber grev denilen olay ortadan kalktı, grev olmuyorsa demek ki işçinin hakkını veriyorsun” sözleri… Erdoğan milyonlarca işçinin gözünün içine baka baka, her kelimesi gerçeğe aykırı olan bir beyanda bulunuyor.

Yasakladınız, kırdınız ama “grev olayını” ortadan kaldıramadınız!

Her şeyden önce kendileriyle birlikte “grev olayı” ortadan kalkmadı. İşçiler haklarını aramak için her seferinde daha fazla bedeli göze alarak grevlere çıktılar ve çıkmaya devam ediyorlar. Gerçekte olan kendisinin en fazla grev yasaklayan kişi olarak cumhuriyet tarihine geçmesidir. AKP iktidarlarında 15 grev yasaklandı. Yasaklanmayanların da kırılması için her türlü devlet olanağı kullanıldı. Bu grev yasakları dolayısıyla 200 bine yakın işçi ve ailelerinin hakkı yendi. Bu yasaklardan yedisi, Erdoğan’ın “patronların önünü açtık” dediği OHAL döneminde gerçekleşti.

İşçiler yeni yıla patronlara karşı ve iktidara rağmen direnerek giriyor

Cargill ve Flormar işçileri anayasal güvence altında olan sendikalaşma hakkını kullandıkları için işten atıldılar. Aylardır direnerek haklarını arıyorlar. Patronlar bu işçilerin hakkını yerken arkalarında hep Erdoğan ve iktidarını buldular. Cargill işçileri İstanbul yürüyüşünde gözaltına alınırken Cargill patronu diğer Amerikan şirketlerinin yöneticileri ile sarayda ağırlanıyordu. İktidar, anayasayı çiğneyen Flormar patronuna sesini çıkartmazken işçilerin sesini kısmak için her şeyi yaptı ve yapmaya devam ediyor. Tariş, Aygün Alüminyum, Tuvtürk, Real Market işçileri de aynı baskılara maruz kaldılar ve işçiler yeni yıla pek çok yerde direnişlerle ve İzmir’deki İzban işçileri gibi grevlerle giriyor.

Burjuva muhalefetinin burjuva iktidarına yaptığı orta

Erdoğan, gerçekliğe tamamen aykırı düşen bu ibretlik sözleri, bir başka burjuva siyasetçisi olan eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen’e cevaben söylemiş. Nurettin Sözen, kendi belediye başkanlığı dönemi için “demokrasisi olmayan, sendikası olmayan, grevi olmayan bir toplumda yaşamaktansa, çöp yığınlarıyla demokrasi içinde yaşamayı yeğlerim” demiş. Sendikayı, grevi, hak arama mücadelesini çöp yığınlarıyla aynı cümle içinde kullanan bu dar kafalı burjuva siyasetçisi Erdoğan’a istediği ortayı yapmış. İşçilerin, hak arama mücadelesinde hiçbir burjuva siyasetçisinin avukatlığına ihtiyacı yoktur. Eksik olsunlar, gölge etmesinler.

Sıkıntıların sebebi işçinin hak araması değil, patronların kâr hırsıdır

Grevler dolayısıyla üretim ve hizmet aksıyorsa bunun sebebi işçiler değil, üretimi ve hizmeti kâr için yapan ve toplumu değil kendi çıkarını düşünen patronlardır. Nitekim son asgari ücret müzakerelerinde de patronlar açlık sırının üzerinde bir rakam belirlenirse yatırım yapmayız, işçi çıkartırız diyerek tüm milleti tehdit etmiş ve sonunda yine istediklerini (açlık sınırına endeksli bir asgari ücret ve çok sayıda devlet teşviki) almışlardır.  Yine en büyük desteği grevleri yasaklamakla ve patronların önünü açmakla övünen Erdoğan ve iktidarından buldular.