AKP iktidarının kadın ve çocuk siyaseti: İstismarı değil duyulmasını önlemek! İstismarcıyı değil duyuranı cezalandırmak!
İstanbul Küçükçekmece Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli bir sağlık emekçisi büyük bir skandalı ortaya çıkardı. 1 Ocak 2017- 7 Mayıs 2017 tarihleri arasında gelen 115 çocuğun hamile olduğu ancak bu durumun hastane yetkilileri tarafından örtbas edilip yargıya intikal ettirilmediği ortaya çıktı. Yaşanan vakada çocukların 39’unun Suriyeli olması ise, mülteci hakkı bile verilmeyen Suriyelilerin nasıl koşullarda yaşadığını, savaştan kaçıp sığındıkları topraklarda maruz kaldıkları zulmü bir kez daha gözler önüne serdi.
Yasalara göre çocuk gebeliklerinin yetkili kurumlara bildirilmesi gerekiyor, aksi takdirde cezai yükümlülük doğuyor. Bildirim yapılmadığı için sağlık emekçisi yaşananların üstünü örten yetkililer hakkında Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruyor, fakat İstanbul Valiliği sorumlular hakkında soruşturma izni vermiyor. Aksine, ihbarı yapan hastane personeli sürgüne uğruyor. Sağlık Bakanlığı ise ancak olayın ortaya çıkmasının ve toplumda büyük ses getirmesinin ardından bir açıklama yaptı ve “Bakanlığımız konunun hassasiyetini dikkate alarak, konunun tekrar incelenerek soruşturulması talimatını vermiş, müfettiş görevlendirmiştir” diyerek tepkileri savuşturma çalıştı.
Hastane yönetimi, İstanbul Valiliği ve Sağlık Bakanlığı’nın pozisyonu açıkça çocuklara yönelik cinsel istismarın üstünü kapatmaktır. Konunun üstüne giden sağlık emekçisinin sürülmesi ise, devletin çocuk istismarını değil, bu istismarın ortaya çıkaranları cezalandırdığını gösteriyor. Çocuk istismarını gizleyen kamu personeli, bu personele kol kanat geren bürokratlar ve toplumsal infial yaşanmadan harekete geçmeyen iktidar, zincirleme bir suç ortaklığı içinde.
Daha önce de meclisten çocuklara yönelik tecavüzü meşrulaştırmak anlamına gelen “tecavüz eden kişiyle evlendirme” yasasını geçirmek istemişler; halkın tepkisiyle geri adım armak zorunda kalmışlardı. Ensar Vakfı’ndaki taciz ve tecavüz olaylarının üstünü kapatmak için de aynı yöntemleri kullanmışlardı. Diyanet, yasalara göre değil Kuran’a göre fetva verir diyerek çocukların zorla evlendirilmesini meşru göstermişlerdi. Bunlar AKP iktidarının zaman zaman yaptığı hataları değil, süreklilik arz eden bir politikanın varlığını gösteriyor. Bu politika sürekli olarak yeni istismarların önünü açıyor ve pedofiliye, din kisvesine bürünerek saklanma olanağı tanıyor.
Nasıl ki kadınların başını çektiği mücadele ile bu halk meclisten tecavüz yasasının çıkmasına izin vermedi, bugün yaşanan, göz yumulan, dahası üstü kapatılan bütün pisliklerin hesabını da yine kadınlar ve emekçi halk soracaktır. Çocukların ve kadınların güvende olacağı bir toplum bu mücadelenin üzerinden yükselecektir.