Tecavüz düzeninin mezarını emekçi kadınlar kazacak
Taciz ve tecavüzü engellemek, bugün hem kadınlara hem de çocuklara yönelik cinsel şiddetin sorumlularının yargılanmasını sağlamadan, bunun için mücadele etmeden mümkün olmaz. Erkek egemen sistem şiddetin, tacizin, tecavüzün her seferinde üzerini kapatmaya çalışıp yeni vakalara davetiye çıkaracak. Biz ise birliğimizden ve mücadelemizden gelen gücü kullanacak, sorumluların hepsinden hesap soracak, çürümüş düzenlerinin bütün pisliklerini ortaya dökecek ve sonunda onu başlarına yıkacağız.
2015 Eylül'ünde, İstanbul Tuzla’da Rimaks fabrikasında ustabaşı tarafından tacize uğrayan Nuray Bayraklı diğer 80 kadın işçinin de desteğiyle ustabaşını işten attırmıştı. Fabrikada daha önce de benzer olayların yaşanması kadın işçileri mücadelede birleştirmiş, iş bırakma ve yavaşlatma eylemleriyle kazanım elde etmişlerdi. Ancak Bayraklı, fabrikada türlü baskılara maruz kalmaya devam etmiş ve açtığı davayı geri çekmesi için şiddete dahi uğramıştı. Son olarak Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde Elginkan topluluğuna ait bir fabrikada 25 yıldır çalışan sekreter, genel müdürün tacizine uğradı. Durumu yöneticilere bildirdi ve müdürün işten çıkarılmasını talep etti. Aldığı cevap ise kendisinin işten çıkarılması oldu. Bunun üzerine 29 Mart’ta fabrika önünde taciz nöbetine başladı. Şimdi tüm emekçi kadınların desteğini bekliyor.
Kadınlar sadece çalıştığı yerlerde ustabaşı, patron, müdür, amir tarafından değil sokakta, evde her yerde tacize ve tecavüze maruz kalıyor. Kadınlar bunlara karşı sesini çıkardığında da her defasında erkek egemenliğinin bütün güçleri seferber olup tacizin, tecavüzün, şiddetin üstünü örtmeye çalışıyor. Açılan davalar iyi hâl ve haksız tahrik indirimleriyle sonlanıyor. Üstüne bir de hükümet sözcülerinin ve Erdoğan'ın cinsiyetçi açıklamalarıyla kadınlar neredeyse suçlu ilan ediliyor ya da yaşadıkları şiddet haklı gösteriliyor. Erkek egemen kapitalizm tüm organlarıyla, cinsel saldırılara maruz kalanları değil tacizcileri, tecavüzcüleri canla başla koruyor.
Çocuklar da taciz ve tecavüzün mağduru
Taciz ve tecavüzün tek mağduru kadınlar değil. Adalet Bakanlığı'nın 2013 istatistiklerine göre Türkiye’de işlenen cinsel suçların %46’sının mağduru çocuklar. 2014 verilerine göre Adli Tıp Kurumu'na her ay ortalama 650 çocuk cinsel istismarı vakası gönderilmiş. Zayıf görünene taciz ve tecavüzün "normal" olduğu bir ortamda; genellikle ailesi tarafından korunamayan, "sahipsiz" görülen çocuklar yurtlarda, göçmen/mülteci kamplarında, cezaevlerinde sistematik olarak bu şiddete maruz kalıyorlar. Son birkaç yıldır Pozantı, Şakran, Ceyhan cezaevlerinde ve Elazığ Çocuk Esirgeme Kurumu’nda yaşanan istismar vakalarından sonra devlet, sorumluları cezalandırıp tedbir almadığı gibi mesela Pozantı cezaevinde yaşanan tecavüz haberini yapan gazeteciyi "devletin mahrumiyetini ihlal"den tutuklamış, tecavüze uğrayan dört çocuğu müebbetle yargılamaya başlamış ama tecavüzün sorumlularını serbest bırakıp haklarında takipsizlik kararı vermiş, yetmemiş bir de üstüne terfi ettirmişti! Bu politikanın bedeli ise son olarak geçtiğimiz ay Karaman’da Ensar Vakfı’na ait evlerde 45 çocuğun tecavüze uğraması oldu. Hükümet cenahı hep bir ağızdan vakfı savunurken, ilk anda çocuklara karşı işlenen cinsel suçların araştırılması amacıyla bir komisyon kurulmasını bile engellemeye çalıştı. Yayın organları aracılığıyla da yine durumu normalleştirmenin, aylarca süren tecavüzleri münferit bir olay gibi göstermenin peşine düştü. Çünkü kendi kokuşmuş iktidarları, yandaş kurumları, müdürleri, gardiyanları ülkedeki tüm kadınlardan da çocuklardan da daha değerli.
Erkek egemenliğinin sistematik araçlarından taciz ve tecavüzü engellemek bugün hem kadınlara hem de çocuklara yönelik cinsel şiddetin sorumlularının yargılanmasını sağlamadan, bunun için mücadele etmeden mümkün olmaz. Tuzla Rimaks’ta, Manisa’da tacize karşı her türlü baskıya direnerek mücadele eden kadın işçiler doğru yolu gösteriyor. Bu sistemde, bu sistemin araçları, kurumları şiddetin, tacizin, tecavüzün her seferinde üzerini kapatmaya çalışıp yeni vakalara davetiye çıkaracaklar. Biz ise birliğimizden ve mücadelemizden gelen gücü kullanacak, sorumluların hepsinden hesap soracak, çürümüş düzenlerinin bütün pisliklerini ortaya dökecek ve sonunda onu başlarına yıkacağız.
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2016 tarihli 78. sayısında yayınlanmıştır.