İkinci vardiya

Her ülkede başka başka tarihlerde, Türkiye’de de Mayıs ayının ikinci Pazar günü, anneler günü kutlanır. Anneler günü deyince de hepimizin aklında indirimler, kampanyalar... Tencereler tavalar, ütüler, mutfak robotları, elektrik süpürgeleri hepsinde çılgın indirimler, bilmem kaç aya varan taksitler... Özel günlerin, tüketim çılgınlığının bir parçası olması kısmını şimdilik bir kenara bıraksak bile sorun bitmiyor. Bu hediyelerin anlamı ne, neden anneler gününde alınır? Annelik yemek pişirmek, ev temizlemek, çamaşır yıkamak, ütü yapmaktan mı ibarettir? Bu kampanyaların herhangi birini babalar gününde görmek mümkün mü?

Bu hediye ayrımının kendisi bile ev işinin sadece kadınların sorumluluğu olarak görüldüğünün kanıtı. Anka Kadın Araştırma Merkezi tarafından 1023 çalışan kadınla yapılan araştırmanın 2013 yılının sonunda açıklanan “Kadının Görünmeyen Emeği: İkinci Vardiya” başlıklı raporu da bu durumu rakamlarla ortaya koyuyor. Örneğin araştırmaya göre kadınların evde erkeklere oranla en çok yaptıkları iş çamaşır yıkamak. Çamaşır yıkama işi yüzde 85,3 oranında sadece kadınlar tarafından yapılıyor. Kadın ve erkekler tarafından birlikte yapılma oranı ise yüzde 8,2. Birlikte yapıldığında asıl sorumluluğu kimin aldığını düşünmek ise güç değil. Genel olarak bakıldığında yemek pişirme, bulaşık yıkama, ütü, evdeki dolap ve çekmecelerin düzenlenmesi, dikiş işleri, lavabo ve banyo temizliği yüzde 80 oranında sadece kadınlar tarafından yapılıyor. Bu işlerin sadece erkekler tarafında yapılma oranı ise yüzde 4-5 civarında.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun zaman kullanımı ile ilgili açıkladığı rakamlar da bir başka açıdan bu gerçeğe işaret ediyor. Çalışan kadınlar hane halkı ve ev bakımına günde ortalama 4 saat 3 dakika ayırırken, bu rakam çalışan erkeklerde sadece 43 dakika! Üstelik erkekler çalışmasa da bu durum pek değişmiyor, sadece yarım saat kadar artıyor yani 1 saat 12 dakikaya çıkıyor. Kadınlarda ise 5 saat 43 dakikaya yükseliyor. Yani çalışsa da çalışmasa da evin bütün yükünü kadınlar, omuzlarında taşıyor.

Erkek egemen kapitalist sisteme de bunun sefasını sürmek kalıyor sadece. Bu sayede örneğin çocuk yuva ve kreşlerine bütçe ayırmak zorunda kalmıyor. Devlet, kurumsal bakım hizmetlerini yok denecek kadar sınırlı tutabiliyor. Mesela düşünmek lazım, eğer yeterli sayıda ve sağlıklı, mutlu şekilde hayatlarını sürdürebilecekleri bakım evleri olsa, Türkiye’de hasta ve bakıma muhtaç yaşlıların yetişkin ve özellikle evli olan çocuklarının yanına taşınması aynı derecede yüksek bir eğilim olur muydu? Ama nasılsa o yük de kadınların üzerinde, maliyet yaratmaya ne gerek var değil mi?

İşte ev içinde biçilen rol bu olunca anneler günü geldiğinde de tencereler tavalar havada uçuşuyor. 8 Mart’ın kadınlara çiçekler, parfümler, pırlantalar alınan bir sevgililer gününe indirgenmesi ile anneler günü diye icat edilen bir günün mutfak robotuna, elektrikli süpürgeye, tencere tava setine indirgenmesi aynı amaca hizmet ediyor. Biri 8 Mart’ın kadınlar açısından bir mücadele günü olduğunu gizleyip içini boşaltarak, diğeri ev işlerinin yükünün tamamen kadınların üzerinde olmasını pekiştirerek erkek egemen kapitalist sisteme hizmet ediyor. Çözüm ise ancak bu sistemin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacak. Çünkü ancak sermayenin değil, toplumun ihtiyaçları doğrultusunda örgütlenmiş bir toplumsal yapıda, bu işlerin yükü de kadınların üzerinden alınıp toplum tarafından üstlenilebilir.

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mayıs 2014 tarihli 55. sayısında yayınlanmıştır.