Gebze’den bir kafe işçisi: Gücümüz birliğimizden gelir!
Merhaba dostlar, yoldaşlar.
Ben Gebze’de çalışan bir kafe işçisiyim. Yeni bir yıla girdik, yeni yılın bizlere neler getireceği bilinmez. Tüm okur ve yazar yoldaşlarıma şimdiden mutluluk ve sıhhat getirmesi dileğiyle. Lakin gerçekleşeceğini bildiğimiz şeyler var. Bunlar her sene olduğu gibi bu sene de açlık dayatması ücretler ve yıl boyunca şiddetlenecek olan sınıf saldırısı, işsizlik dalgası, mobbing, yasaklamalar, tutuklamalar ve niceleri. Kuşkusuz her sene öngörebildiğimiz ve bizler için gitgide daha katlanılamaz, yaşanılamaz hale gelen gerçekler bunlar.
Geçtiğimiz sene bu dönemlerde asgari ücret çoktan açlık sınırının altına düşmüştü. Birkaç ay içerisinde fark inanılmaz açılırken Temmuz ayında tekrar açlık sınırına endekslenmişti. Bu seneki asgari ücret ise seçimlere pay bırakılan bir açlık ücretidir. Bugün bu açlık sınırına eşit olan asgari ücret bir minimum limit değil, işçi sınıfının çoğunluğuna dayatılan ücrettir. Üstelik bu sene, bu zammın tek seferlik yapılacağı söyleniyor. Bunlar hepimizin bildiği en sıcak haliyle marketlerde, mağazalarda, işyerlerimizde karşımıza çıkanlar. Bu konuda ise en büyük handikapımız örgütlü gücümüzün zayıf olması. Patronlar öylesine örgütlüler ki, TÜSİAD’ıyla MÜSİAD’ıyla, sanayi gruplarıyla, istibdadıyla, medyasıyla her koldan sömürebildikleri son yere kadar sömürüyorlar. Bizler ekmeğimiz için mücadele ederken onlar da kârları için mücadele ediyorlar.
Yalnız bu gazetenin okurları iyi biliyor ki, bu gazetede yazılan her sorun çözümüyle beraber mücadele alanlarında buluşuyor. Örgütlü güçleriyle nice zaferler kazanan, nice yasaklar delen işçiler bunlara göğüs geriyor. Bizim bu saldırılara karşı en önemli cephelerimizden biri MESS. Ben bir kafe işçisiyim. Eminim ki birçok okur da farklı meslek kollarında mesleğini icra ediyordur. Lakin öyle bir iş kolu var ki yaklaşık 150 bin işçiyi kapsayan, Türkiye’nin en büyük fabrikalarının içinde bulunduğu bir sözleşmeye imza atıyor. Patronların saldırılarını ve ülkenin ekonomisini belirleyen bir iş kolu bu. Bu sebeple önümüzdeki MESS sürecinde bu mücadeleyi sadece metal işçileri değil hepimiz sahiplenmeliyiz. Nasıl bugün patronlar birbirlerini dürterek bir açlık ücreti belirliyorsa, tüm işçiler de bu sürece odaklanmalı ve en büyük cepheden görece en küçük cepheye kadar bu mücadeleyi işyerlerine, sokaklara, meydanlara taşımalıdır. Onların tek derdi kârları. Biz de ayrı gayrı yapmadan önceliğimizin ekmek mücadelesi olduğunu unutmamalıyız. Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Yaşasın işçi sınıfının birliği!
Gebze’den bir kafe işçisi
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2024 tarihli 172. sayısında yayınlanmıştır.