“Kıdem tazminatı gündemimizden çıkmıştır” yalanını yutmayız!
AKP hükümetinin sınıf karakteri açıktır, bu hükümet, patronların çıkarlarını savunan bir hükümettir. Kıdem tazminatına yapacağı saldırıyı sadece ertelemiştir. Hatta son bir yıllık süreçteki gel-gitli ruh hali düşünülürse, hükümetin iki ay sonra yasayı meclise getirmesine dahi şaşmamak gerekir. Şimdi ya da sonra, bu sınıf saldırısı er geç geleceğine göre, yapmamız gereken burjuvaziye karşı safları sıklaştırmak, mücadeleye hazır olmaktır.
Hükümetin kıdem tazminatına ilişkin gerçekleştirmeyi planladığı değişiklikler, gazetemizde defalarca yazdığımız gibi yılan hikayesine dönmüştü. Bir yıldan fazla süredir AKP hükümeti cephesinden basına haberler sızdırılıyor, kıdem tazminatına dair yapılacağı söylenen bazı düzenlemeler hakkında yazılar yazılıyor, konu bir şekilde gündeme sokuluyordu. Bunlar olurken Çalışma Bakanı başta olmak üzere hükümet cephesinden yapılan açıklamalar, bazen yazılanları yalanlıyor, bazen de yalanlamamakla beraber, bir çalışma yapıldığını ancak henüz içeriğinin netleşmediğini belirtiyordu.
AKP hükümeti, bu dönem boyunca, bir anlamda burjuvazinin krize hazırlık programı olarak adlandırabileceğimiz, açıklanmayan ve işçi sınıfına büyük hak kayıpları getirecek olan saldırılarının ne gibi tepkilere yol açacağını hesaplamaya çalışıyordu. Bu dönemde zaman zaman gazeteciler, zaman zaman da öğretim üyeleri hükümetin nabız yoklama çalışmalarının birer parçası oldular. Bunun yanısıra hükümet bir yandan da yapacağı saldırıya karşı sessiz kalmalarını sağlamak amacıyla sendika bürokrasisi ile oturup pazarlıklar yapıyordu. Sendikalar da bu pazarlıkta ellerini güçlendirecek hamleler yapmaya çalıştılar. Mücadeleci birer işçi örgütü olmaktan çok uzakta olduklarından, yapabildikleri tek şey grev tehdidinde bulunmaktı. Biz (ve elbette burjuvazi de) bu grev tehdidini, TEKEL Direnişi döneminde, direnişin en yakıcı anında üç ay sonraki bir tarih için verilen grev kararında da görmüştük. O yüzden, burjuvazinin bundan pek korktuğunu sanmıyoruz. Zaten pazarlıkta güçlü taraf, sendika bürokratlarını, sendika istatistiklerini yayınlamakla tehdit eden AKP hükümeti idi. Hemen hiçbir konfederasyonun pek fazla bir şey yapmayacağını çok iyi bilen AKP, tüm hesabını muhtemeldir ki yaptırdığı araştırmaların, anketlerin vb. sonuçlarına bağlamıştı. AKP, seçim dönemi yaklaşırken bir yanda temsilcisi olduğu burjuva sınıfının krize karşı erken önlem almayı amaçlayan taleplerinin, diğer yanda ise seçmenlerin hassasiyetlerinin baskısı altındaydı. Bir süredir Erdoğan’la cemaatin arasının limoni olduğu düşünülürse, seçmenlerle arayı fazla bozmamanın daha baskın gelmesi anlaşılır bir durumdur.
Bugün olmasa da bir gün mutlaka!
O halde kıdem tazminatı saldırısı rafa kalkmıştır denilebilir mi? Burjuva medyasına bakılırsa denilebilir. Hatta bu medya, Çalışma Bakanı’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı, “Kıdem tazminatı Başbakan'ın emriyle gündemimizden çıkmıştır” açıklamasını, “işçiye bayram müjdesi” olarak haber yapmıştı. Bu müjde, bir kasabın koyunlarına “sizi bugün kesmeyeceğim” demesi gibi bir şey. Bugün kesmeyeceğim, ama bir gün keseceğim, çünkü işim bu. Burjuvazinin temsilcisi AKP hükümeti açısından da mesele bu kadar net. İlk fırsatta işçi sınıfına yeniden saldıracak. Ancak şu an koşullar istediği kadar uygun değil.
Zaten Erdoğan'ın açıklamaları da rafa kalkan bir şey olmadığını ortaya koyuyor. Ne diyor Başbakan: “Kıdem tazminatı konusunda bizim verilmiş herhangi bir kararımız yoktur. Bunu defaatle açıkladım. Ama buna rağmen, devamlı kaşınıyor. Ben her zaman şunu söyledim, kıdem tazminatı konusunda işçi sendikaları ile işveren sendikaları anlaşırlarsa, o zaman gerekli adımı atarız. Ama onlar anlaşamadığı sürece biz bu olayın içerisinde, bu programın içerisinde yer almayız”. Yani, AKP kıdem tazminatının kaldırılması ya da tırpanlanması konusunda patronların yanında olduğunu gizlemiyor, sadece, “Şu ara ben bununla açıktan uğraşamam”, diyor. Sendika bürokrasisi ise, işçi sınıfını uyutmaya devam ediyor. Türk İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, Twitter hesabından şunları söylüyor: “Görüşmede Sayın Bakan, Bakanlar Kurulu toplantısında Sayın Başbakan’ın kıdem tazminatı konusunun gündemlerinde olmadığını, artık kapatılması gerektiğini söylediğini iletti. Bu, sendikal mücadelemiz açısından dönüm noktasıdır. Kararın tüm işçilerimiz için hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz”. AKP'nin hükümet programında yer alan bir olgu hakkında sendikacıların en azından biraz daha temkinli konuşması beklenmez mi?
Beklenmez, çünkü sendika bürokrasisinin varlık koşulu budur. Ama işçi sınıfı için durum farklı olmak zorunda. AKP hükümetinin sınıf karakteri açıktır, bu hükümet, patronların çıkarlarını savunan bir hükümettir. Kıdem tazminatına yapacağı saldırıyı sadece ertelemiştir. Hatta son bir yıllık süreçteki gel-gitli ruh hali düşünülürse, hükümetin iki ay sonra yasayı meclise getirmesine dahi şaşmamak gerekir. Şimdi ya da sonra, bu sınıf saldırısı er geç geleceğine göre, yapmamız gereken burjuvaziye karşı safları sıklaştırmak, mücadeleye hazır olmaktır.
*Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Eylül 2012 tarihli 35. sayısında yayınlanmıştır.