Koronavirüs vaka ve hasta sayılarının çarpıtılmasının bedelini halk canıyla ödüyor! Peki bundan çıkar sağlayan kimler?
Koronavirüs rakamlarının gerçeği yansıtmadığı ayyuka çıkınca, vaka ve hasta kavramı üzerinden yapılan kıvırmalar sonuç vermeyince nihayet, Fahrettin Koca vaka sayısının 28 bin olduğunu açıkladı. Daha sonra İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerin belediyelerinin açıkladığı rakamlar ölüm sayılarının da çarpıtıldığını kanıtladı. Sadece İstanbul’da 186 kişinin bulaşıcı hastalıktan öldüğünün raporlandığı gün Sağlık Bakanlığı tüm Türkiye’de 168 kişinin vefat ettiğini duyurmuştu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kızarmış gözleriyle iktidarın başlattığı, muhalefetin “aslında iyi adam” tavrıyla desteklediği reklam kampanyasının büyük bir aldatmaca olduğunu, istibdadın bir özel hastane patronu olan bakanına güvenilemeyeceğini, rakamların çarpıtıldığını, erken normalleşmenin felaketle sonuçlanacağını en baştan söylemiştik. Düzen muhalefetinin de ortak olduğu yalanın bedeli insanlarımızın canı oldu.
Rakamlar 29 Temmuz’dan sonra değil, ilk günden beri çarpıtılıyor
Açıklanan rakamların bilinçli şekilde çarpıtılmış olduğu ve bu çarpıtmanın ilk günden itibaren devam ettiği de görülüyor. Sağlık Bakanlığı tarafından resmi internet sitesinde açıklanan Genel Koronavirüs Tablosu’na bakıldığında 29 Temmuz’dan (Kurban bayramının bir gün öncesi olması tesadüf değil!) önce ağır hasta sayıları, 26 Mart’tan önce de hasta sayılarının olması gereken yerler boş. Resmi açıklamaya göre bu tarihten önce belirti göstermeyen pozitif vakalar da açıklanıyordu. Oysa resmi tablonun kendisi bunun yalan olduğunun kanıtı. Çünkü vaka sayısı hasta sayısının yaklaşık dört katı. Eğer söyledikleri doğru ise vaka sayısı yerine hasta sayısını açıklamaya başladıklarında toplam sayının 4 kat azalması gerekirdi. Halbuki tüm tabloda böyle bir şeye rastlanmıyor. Bu da çarpıtmanın ilk günden itibaren yapıldığını kanıtlıyor.
Emekçi halk ölüyor! İktidar imajını düşünüyor, turizm, sanayi patronları kâr ediyor!
Devletin bilinçli ve sistematik çarpıtmasıyla halk salgının yavaşladığına inandırıldı. Haziran ayı başında önlemlerin adım adım gevşetilmesiyle, yaz boyunca turizm patronları, özellikle de büyük oteller kasalarını doldurdu. Tüm bu süreçte sokağa çıkma yasaklarında bile valiliklerden aldıkları muafiyetlerle işçilerini fabrikaya getirten sanayi patronları da işçilerin sağlığı ve canı pahasına kâr edenlerdendi. Baştan beri halka virüsün kronik hastalığı olanlarda ve yaşlılarda ölümcül olduğu yalanı söylendi. Şimdi ölümler tüm yaş aralıklarına yayılıyor. Katilin ise virüs değil, erken normalleşme baskısı yapan kapitalistler ve onların yürütücüleri olduğunu gittikçe daha çok işçi emekçi görüyor. Sağlık Bakanı başta olmak üzere bu tablonun sorumluları istifa edip bedel ödemedikçe halkın ödediği bedellerin katlanarak artacağı ise çok açık.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2020 tarihli 135. sayısında yayınlanmıştır.