İdlib’te Moskova ateşkesi bitiyor, Jeffrey’nin savaşı kapıda
5 Mart’ta Moskova’da, Türkiye ve Rusya arasında askeri faaliyetlerin durdurulması adı altında ateşkes ilân edildiğinde bunun savaşın ertelenmesi olduğunu yazmıştık. Çünkü bu anlaşma Türkiye’ye İdlib’te tüm tarafların resmen “terörist” olarak gördüğü HTŞ ve bağlantılı grupların 15 Mart’a kadar M4 karayolu çevresinden uzaklaştırılması görevini yüklüyordu. Ardından Lazkiye ile Halep’i bağlayan bu karayolu Rus ve Türk ortak devriyeleri eşliğinde ticarete açılacaktı. Türkiye’nin daha dün korumak uğruna Rusya ve Suriye ile savaşın eşiğine geldiği grupları buradan nasıl çıkartacağı tam bir muammaydı. Bunu yapmakta ısrarlı olursa söz konusu gruplarla çatışması, yapmadığı takdirde Rusya ve Suriye ile ateşkesin bozulacağı ortadaydı.
Radikal gruplar kim? Adları neden söylenmiyor?
Moskova anlaşmasının verdiği tarih olan 15 Mart geldi. Rus ve Türk askeri araçları konvoy halinde M4 karayoluna girdiler. Birkaç kilometre sonra sözü geçen grupların eylemlerle yolu kesip araçları taşladığı, köprüleri bombalayıp yıktığı, yolun üzerine hendekler kazdığı görüldü. Devriye konvoyu geri döndü. Esad cephesi ateşkes bozuldu, savaşa devam açıklamaları yaparken Rusya daha itidalli tutum alıyor ama aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmiyordu. 19 Mart’ta Milli Savunma Bakanlığı sosyal medya hesaplarından şu duyuruyu yaptı: “Silah arkadaşlarımız, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde radikal gruplar tarafından yapılan saldırı sonucu şehit olmuştur.” Radikal gruplar! Bu radikallerin adı yok mu? Türkiye ordusunun ve istihbaratının İdlib’te bu saldırıyı kimin yaptığını bilmeme ihtimali var mı? Tabii ki biliyorlar. Ama söylemiyorlar. Neden mi? 36 askerin Rus bombalarıyla öldürüldüğünü bildikleri halde neden söylemedilerse ondan. Çünkü İdlib’te diyalog böyle kuruluyor. Daha kötüsü tüm taraflar artık Türkiye’nin sadece bu dilden anladığını düşünüyor.
İstibdadın şifresini çözdüler: İçeride aslan dışarıda kuzu
2017’de Fırat Kalkanı harekâtının 170. gününde El Bab’ta TSK güçleri, Rus uçakları tarafından “yanlışlıkla” vuruldu. Vuruldukları yer Rusya’nın burayı geçmeyin dediği M4 karayoluydu. Sonra o karayolundan öteye geçilmedi. Geçtiğimiz ay 36 askerin vurulduğu kasaba Rusya destekli Suriye güçlerinin M4’e doğru yürüdüğü güzergâh üzerindeydi. Resmen hiç Rusya suçlanmadı. Ama Moskova’da, o kasaba dâhil M4’ün güneyi Rusya ve Suriye güçlerine bırakıldı. Değil mi ki Trump, yaptırımları gösterip Rahip Brunson’ı alıyor, ekonominizi mahvederim diyerek Barış Pınarı’nın sınırlarını çiziyordu, Almanya ekonomi sopasını gösterip Deniz Yücel’i bıraktırıyordu, “radikal gruplar” da taleplerini aynı yöntemle iletti.
ABD’nin kanlı mesajı
“Radikal gruplar” yerine Heyet Tahrir Şam (HTŞ) dense, Hurras Ed-Din dense, Türkistan İslam Partisi dense o zaman bu grupları himaye etmeye devam edenlerin düşmanla işbirliği yapmakla suçlanması işten bile olmazdı. Ayrıca bu saldırıyla verilen mesajın asıl sahibi ABD emperyalizmiydi. ABD’nin NATO ordusunu vuracak hâli yoktu. Taşeron ihalesini “radikal gruplara” verdi. Somut olarak hangi örgütün ihaleyi üstlendiğinin bir önemi yok. Trump’ın Suriye temsilcisi James Jeffrey’nin “artık tehdit değil” dediği HTŞ de olabilir, CIA’nın içinde cirit attığı Hurras Ed-Din de olabilir, Suriye’den Çin’e Amerikan taşeronu tekfirciliğin adresi Türkistan İslam Partisi de olabilir… Sonuçta ABD, Moskova ateşkesini kabul etmediğini ve bu yolda devam edilirse İdlib’te Türkiye’ye bedel ödeteceğini bu şekilde iletti.
Katil Jeffrey savaşının başında
Mesaj alındı mı? “Radikal gruplar” hendek kazıyor, TSK hendekleri buldozerlerle kapatıyor. Ruslar alışverişte görsün diye askere çukur açıp çukur kapattırılıyor. Ve tekrar İdlib sınırından bölgeye zırhlı araç ve hava savunma füzesi sevkiyatı başlıyor. Demek ki mesaj alındı? Moskova ateşkesi bitiyor ve tekrar Jeffrey’nin savaşı yaklaşıyor!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2020 tarihli 127. sayısında yayınlanmıştır.