Erdoğan ve AKP’nin Amerikan karşıtlığı: “Ankara’da söyler Washington’da şaşar!”

Erdoğan ve AKP’nin Amerikan karşıtlığı: “Ankara’da söyler Washington’da şaşar!”

Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde, iktidarın dediği ile yaptığı birbirini tutmuyor. Ankara’da gürleyenler Washington’a gidince kendilerine küfür eden mektubu usulca masaya koyuyor, S-400’ü NATO sistemine entegre etmeyeceğiz, Patriot almaya hazırız diyerek pazarlığa oturuyor, Suriye’de Trump’ın ve Pentagon’un hazırladığı yeni görev emirlerini alıyor, Siyonist lobilerle ve Amerikan tekellerinin temsilcileriyle toplantılar yapıp Türkiye’ye dönüyorlar.

Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde, iktidarın dediği ile yaptığı arasındaki çelişkiler devam ediyor. Sadece Ankara’da konuşup Washington’da şaşmıyorlar, kendi içlerinde söyledikleri de birbirini tutmuyor. Son olarak S-400 radar sistemlerinin test edildiğine dair fotoğraflar basına gönderildi. ABD’ye karşı meydan okuma senaryoları gazete manşetlerini süsledi. Gelgelelim bu konuda Milli Savunma Bakanlığının basın toplantısında sorulan soruya verilen cevap “konu hakkında bilgi sahibi değiliz” oldu. Açıklamayı yapan, hangi görev ve yetkiye dayandığı bilinmeyen Ankara Valiliği! Haber Cumhurbaşkanlığına bağlı Savunma Sanayii Başkanlığına dayandırılıyor ancak Milli Savunma Bakanlığı bu konuda bilgisinin olmadığını söylüyor. Savunma Bakanlığına ait herhangi bir mecrada S-400 testleri ile ilgili herhangi bir açıklama, resim vb. yayınlanmış değil. Hulusi Akar, S-400’lerle ilgili “süreç devam ediyor” demekle yetiniyor. Sonunda Savunma Sanayii Başkanlığı da açıklamasını geri alıyor. ABD’ye meydan okumanın macerası bu!

SU-35 konusunda iktidar kendi kendini yalanlıyor

Daha önce de benzer bir durum olmuş Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Rusya’dan SU-35 uçaklarının alımıyla ilgili teklifi değerlendirdiklerini söylemişti. Oysa Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar tam tersini hem de son derece vurgulu ifadelerle söylüyordu: “Türkiye’nin SU-35 alacağı iddiası yalan. Biz F-35 projesinin ortağıyız, hakkımızı verin diyoruz.” Belli ki Beştepe, S-400 meselesi ABD’nin baskısıyla tamamen elden çıkmadan bu konuyu iç politikada sonuna kadar kullanma peşinde. Patriotçu “General Hulusi” ise her zaman olduğu gibi boynundaki Amerikan liyakat madalyasının hakkını veriyor.

Amerikan tehdidi havadan füzeyle değil bankalardan dolarla geliyor

Öte yandan Amerikan emperyalizmi, Türkiye’nin ve bölgenin emekçi halkları için en büyük, en somut ve en yakın tehdit olma özelliğini sürdürüyor. Türkiye’ye karşı kullandığı sopa ne uçak ne füze, Amerikan doları… Türkiye’de yabancı mevduatın toplam mevduat içinde payı yüzde 50’yi geçmiş durumda. Türk lirası pul olmuş, ekonominin damarlarında dolaşan dolar zehri tüm bünyeyi sarmış vaziyette. Bu hâl ve şart altında S-400’lerin ABD’ye karşı herhangi bir güvenlik kalkanı oluşturması mümkün değil. ABD’nin saldırısı havadan değil, bankalardan gelecek! Tamamen dolara bağımlı olan ekonomi yüzünden ekonomik yaptırımlara karşı savunmasız durumdayız. Ayrıca ABD’nin Halkbank dosyasını elinde başka bir şantaj malzemesi olarak tuttuğunu da hatırlamalıyız. Gerçek gazetesi Reza Zarrab ve Hakan Atilla yakalanır yakalanmaz, Halkbank’ın Türkiye’ye karşı bir şantaj silahı olduğunu defalarca yazdı. Bu silah uzun süre kullanılmadı ama şimdi devreye girmiş bulunuyor. S-400 için “rest çeken” açıklamaları okurken ya da dinlerken insan, Erdoğan’ın Rahip Brunson için “bu can bu tende kaldıkça vermem” dediğini hatırlıyor. Hatırlamamak elde mi? Trump her görüşmesinde teşekkür edermiş gibi yapıp rahip skandalını Erdoğan’ın başına kakıyor. Ekonominizi o zaman mahvettim, yine mahvederim diyor.

Halkı Amerikan karşıtı olan ülkede Amerikancılık nasıl yapılır?

Böyle olunca ne mi oluyor? Ankara’da gürleyenler Washington’a gidince kendilerine küfür eden mektubu usulca masaya koyuyor, S-400’ü NATO sistemine entegre etmeyeceğiz, Patriot almaya hazırız diyerek pazarlığa oturuyor, Suriye’de Trump’ın ve Pentagon’un hazırladığı yeni görev emirlerini alıyor, Siyonist lobilerle ve Amerikan tekellerinin temsilcileriyle toplantılar yapıp Türkiye’ye dönüyorlar. Venezuela’da Amerikan darbesine karşı Maduro’ya rüşvet-i kelam kabilinden de olsa destek veren Erdoğan, Bolivya’daki Amerikan darbesine karşı onu bile yapmadan susuyor. Esip gürlemeler sadece Türkiye’deki vatandaşı kandırmak için. Türkiye’deki Amerikan karşıtlığı yüzde 85-90 seviyelerine çıkmışken ABD de işini Amerikan karşıtı gözüken bir iktidara yaptırmaktan memnun görünüyor. Böylece 2002’de 1 Mart tezkeresinin reddedilmesi gibi yol kazalarına uğramadan dediğini yaptırabiliyor.

Dolar yasaklansın, emperyalist tekeller kamulaştırılsın!

Türkiye’nin zincirlerini kırması ve en büyük tehdit olan ABD’ye karşı korunabilmesi için öncelikle dolar bağımlılığından kurtulması gerekiyor. Döviz üzerinde devlet kontrolü olmadan, yabancı tekeller işçi denetiminde ve karşılıksız kamulaştırılmadan, milyonların ekmeğinin ve geleceğinin Trump’ın iki dudağı arasında olması zilletinden kurtulamayız!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2019 tarihli 123. sayısında yayınlanmıştır.