Emperyalistler ve sömürgeciler ne derse desin Türk ve Kürt halkları düşman değil kardeştir!

Başkası ne yaparsa yapsın, biz bu hakareti yutacak mıyız? Akan kardeş kanının hesabını sormayacak mıyız?

Ateşkes görüşmeleri için ABD heyeti Türkiye’ye doğru yola çıkarken, Amerikan devleti gayet kasti ve planlı bir biçimde Trump’ın Erdoğan’a yolladığı mektubu basına sızdırdı. Öyle ki ellerinde uzun bir yaptırım listesiyle gelen ABD heyeti için sadece Türkiye’nin Amerikan planının içinde kalması sağlamak yetmiyordu. ABD patronun kim olduğunu herkese göstermeliydi. Muhatabı, Trump’ın küfür kıyamet mektubunu yutmuş olabilirdi ama bunu dünya alemin bilmesini istediler.

Trump’ın hakaretlerine cevap yok

Trump’ın Barış Pınarı harekâtının başladığı 9 Ekim tarihini taşıyan mektubuna, harekâtı başlatarak sahada cevap verdik diyorlar. Oysa mektupta “askeri harekât yapmayın” diye bir ifade geçmiyordu. Nitekim bir gün öncesinde de attığı tivitlerde Türkiye’nin F-35’lerin önemli çelik parçalarını ürettiğinden ve İdlib’te ABD’ye büyük yardımları dokunduğundan bahsederek, Amerikan kamuoyunu Türkiye’nin ne kadar önemli bir NATO müttefiki ve ticaret ortağı olduğu konusunda ikna etmeye çalışıyordu. Harekât başladıktan sonra da yine attığı tivitlerde “Türkiye kuralına göre oynamaz ise” yaptırım uygulanacağından bahsetti. Kuralları ABD koymuştu. Türkiye’nin kurallar içinde kalmasını da sağladı. Yani o mektuba sahada verilen cevap gereğini yapmaktan ibaretti.

Trump hakaretin büyüğünü Türk ve Kürt halklarına etmiştir

Ama Trump hakaretin büyüğünü Erdoğan’a etmedi. En büyük hakaret ve aşağılamayı "Ben biraz kavga etmeleri gerekiyor dedim. Okul bahçesindeki iki çocuk gibi kavga etmelerine izin vereceksiniz, sonra da ayıracaksınız. Birkaç gün kavga ettiler ve oldukça şiddetliydi. Biz oraya gittik ve ara vermelerini istedik” diyerek Türk ve Kürt halklarına yaptı. Orası ne okul bahçesiydi ne de çocukların masum bir kavgasıydı yaşanan. Kardeş kanı aktı! Yüzlerce insanın, sadece askerlerin değil sivillerin, hatta bebelerin öldüğü çatışmalardan sonra Trump yine gevrek gevrek gülerek “onlar doğal düşman yüzyıllardır savaşıyorlar” iftirasını atıyor, bir de üzerine yüzü kızarmadan “tek bir damla Amerikan kanı akmadı” diyordu.

Başkası ne yaparsa yapsın, biz bu hakareti yutacak mıyız? Akan kardeş kanının hesabını sormayacak mıyız? Menderes hükümeti Türk askerini Amerikan emperyalizmine destek olarak Kore’ye yollarken ABD Savunma Bakanı Dulles, “en ucuz müttefik askeri Türkler, Türk askerinin maliyeti 23 cente denk geliyor” demişti. Şovenizmle gözü kör olmuş olanlar şimdi ABD’ye üstüne para vermeye bile hazırlar!

Dün öyle bugün böyle…

Milli güvenlik mi dediniz? Tam bir sene önce Erdoğan, harekât yapılan bölge için bakın ne demişti: “Şu anda Fırat'ın doğusunda öyle ciddi manada rahatsız edici şeyler yok. Çünkü, Fırat'ın doğusu diye zikredilen yerlere şöyle ağırlıklı baktığımız zaman oralarda adeta çölü görürsün. Burada önemli olan şey Fırat'ın doğusunda Deyrizor'dur. Çünkü, orası bir enerji potansiyelidir.” Bir yıl önce “öyle ciddi manada sıkıntılı rahatsız edici şeyler yoktu” çünkü geçtiğimiz sene ABD’nin planında, Suriye’deki petrol bölgelerini koruma görevini Türk ordusuna vermek vardı. Bu sene ise petrolü koruma ihalesi YPG’ye verilmiş. Trump, “Kürtlerin petrol bölgesine yönelme vakti gelmiştir” diyor. “Çöl”de güvenli bölge kurma ihalesi ise Türkiye’ye bırakılmış. Güvenli bölge ihalesi de yeni değil. 2014’te Türkiye Suriye içinde güvenli bölge oluştursun diye yırtınan Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’dı. Dahası var, aynı dönemde PYD lideri Salih Müslim Ankara’da ağırlandıktan sonra verdiği bir röportajda Türkiye ile ortak bir güvenlik koridoru oluşturmayı tartıştıklarını açıklamıştı. Evet, bırakın yüzyıllarca savaşmayı daha beş yıl öncesine kadar durum çok farklıydı. Emperyalizmin çıkarları öyle gerektirdiğinde tehditten de terörden de bahseden yoktu.     

Doğal düşman emperyalizmdir! Halklar kardeştir!

Doğal düşman varsa bu olsa olsa emperyalizmdir. Kürdün özgürlüğü Türke de Araba da tehdit değildir. Bilakis Kürdün esareti Türkün de Arabın da esaretidir. Çünkü bir başka halkı ezen bir halk özgür olamaz. Bugün görüldüğü gibi, kendisi de emperyalizme köle olur üstelik! Emperyalistler ve sömürgeciler ne derse desin halklar kardeştir!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2019 tarihli 122. sayısında yayınlanmıştır.