Corc'u Hans'ı bırak, Donald'dan, Boris'ten, Binyamin'den haber ver
Yedi düvel saldırmış da, Corç, Hans ne der önemsemezmiş... Aynı lafları dinle dinle yorulduk ama bu lafların nasıl büyük bir kandırmaca olduğunu anlatmaktan bıkmayacağız.
"Evet" cephesi seçimdeki şaibenin üstünü kapatmak için yine topu dışarı atıyor. Sanki referandumdaki şaibeyi yabancılar yaratmış gibi bir hava yaratıyor. Hans’ın, Corc’un ne dediğini bir tarafa bırak... 24 milyon Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, Fırat, Emine, Ayşe, Fatma, Zeynep, Dicle sana HAYIR demiş ona bak! Bu 24 milyonun yanına seçme hakkı tanınmayan ama aslanlar gibi istibdada karşı mücadele eden, HAYIR kampanyasında emek veren 18'den küçük gençleri de kat!
Şaibeyi yaratan YSK üyeleri de uzaydan gelmedi. YSK'yı protesto edenler de Türkiye'nin vatandaşı. "Tencere tava, hep aynı hava" diyerek hakkını arayan insanları da Hans’ın Corc’un yanına katmış hor görüyor, onlara hakaret ediyor. Sanki vatandaş French press'lere, Scotch whiskey şişelerine vuruyor. Yahu, tencere tavadan daha yerli ve milli bir şey olabilir mi?
Rapor açıkladı ya, AGİT'i yerden yere vuruyor. Biz OHAL fırsatçılığıyla, yargısız infazla üniversiteden atıldığımızda çıktık meydana "lanet olsun Amerikasına Avrupasına" diye bağırdık! Emperyalistlerin timsah gözyaşlarına karnımız tok dedik. O yüzden içimiz de rahat, alnımız da ak. Ama eğri oturalım doğru konuşalım. AGİT açıklamasında bir şey yok. "Eşit olmayan ortam" diyor, "kanunla çelişkili" diyor o kadar. Avrupalı emperyalist merkezlerin "tek adam"la yapacağı çok iş olduğundan profili düşük tutuyorlar anlayacağınız.
Ama senin vatandaşın, yolsuzluk var diyor, iradem gasp edildi diyor, devlet baskı yaptı, YSK taraf tuttu diyor. Referandum iptal edilsin diyor! Senin vatandaşına verdiğin cevap ne? "Atı alan Üsküdar'ı geçti!"
Bahsettiği Corç, Hans nerdedir, ne iş yapar biz bilmiyoruz da tanımıyoruz da! Adı Corç olsun Helga olsun, Ivan olsun, Pablo olsun, Maria olsun, Dimitris olsun, işçiyse emekçiyse bizdendir, kardeşimizdir, başımızın tacıdır. Ama sen esas Donald'a, Boris'e ne diyorsun onu söyle!
Seni Amerikan seri katili, savaş ağası Donald Trump telefonla arayıp tebrik etmedi mi? Telefonda "daha yapacak çok işimiz var" demedi mi? Bu Trump, Müslüman halklara olmadık hakaretler eden, ABD'nin kapılarını Müslümanlara kapatan, İstanbul'dan kalkan uçaklara yaptırım uygulayan Trump değil mi? Yapacak ne işiniz var bu katille! Birlikte kaç Mehmet'i daha ölüme göndereceksiniz Ortadoğu'da? Kaç Abdullah'ın, Muhammed'in, Zehra'nın, Emine'nin canına kıyacaksınız birlikte! Bu sorulara cevap verin önce!
Seni ikinci tebrik eden de İngiliz emperyalizminin Dışişleri Bakanı Boris Johnson değil mi? Hani Erdoğan'a hakaret etme yarışmasına gönderdiği şiirle birinci olan şarlatan! O şiirde, keçiye tecavüz ettiğini ima ettiğinde sadece ona hakaret etmiş olmadı, Batılıların bizim toplumumuza yönelik en ırkçı önyargılarının ifadesi olan bir bayağılık ve rezillikle tüm Türkiye'yi aşağıladı. Peki sen ne yaptın? Bu rezil adam Türkiye'ye geldiğinde "Osmanlı torunu" diye taltif edip tablo hediye eden sen değil misin? Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma eleştiri yapacak, hakaret davası açıp, gözaltına aldıracaksın, tutuklatacaksın! Irkçı Boris küfür kıyamet sövecek başının üstünde tutacaksın...
Binyaminleri, Şimonları, Arielleri de unutmayalım. Trump gibi Siyonistler de pek memnun. Ne de olsa Filistin halkının yer altı ve yer üstü zenginliklerini çalan İsrail'e ortak olan, "one minute" şovundan sonra İsrail'le ticareti katbekat arttıran, İsrail isteyince Mavi Marmara davasını düşüren, İsrail'in katlettiği İbrahim, Uğur, Necdet, Çetin, Cevdet, Fahri, Cengiz, Ali Haydar, Furkan için "giderken bana mı sordunuz" diyen adamın kazandığını düşünüyorlar ve Trump gibi onların da beraber yapacakları çok iş var.
Ezcümle, bizi boş sözlerle kandıramazsın, halkımızı da daha fazla kandırmana izin vermeyiz. Abdülhamidler, Vahdettinleri, Menderesler, Demireller, Özallar gibi sen de emperyalistlerin karşısında bu milletin boynunu bükenlerdensin. Biz ise Filistin'de savaşan, 6. Filo'yu denize döken Denizlerin yolunda yürümeye devam edeceğiz.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2017 tarihli 91. sayısında yayınlanmıştır.