Bedelli askerlik kimin çıkarına? Devrimci İşçi Partisi neden karşı çıkıyor?

Bedelli askerlik yasası meclisten geçti ve 25 yaşın üstündeki yükümlüler için 15 bin lira karşılığında 21 gün askerlik olanağı doğdu. Bedelli ile bir kez daha halka “ya paranı ya canını” diyen iktidar, sınıfsal eşitsizliği derinleştiren bir karara daha imza attı. Hedef profesyonel orduya geçerek tüm silahlı kuvvetleri sermayenin ve emperyalizmin çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlemek.

Burjuvalar aynı safta toplandı

Bedelli askerlik tartışması bir kez daha sağdan sola tüm burjuva partilerini sınıfsal çıkarları etrafında bir araya getirdi. AKP yasayı getirdi MHP’si, CHP’si, İyi Partisi hepsi halka “ya paranı ya canını” dedi. CHP meselenin özünde AKP ile tamamen anlaşıyor. Çünkü o da sermayenin ve emperyalizmin politikasını güdüyor. Dolayısıyla fiyat pazarlığı yaparak prim toplamaktan öteye gitmiyor. 

Faşizmin bedelliye bakışı

MHP lideri bahçeli 28 güne tamamen karşı çıktı. Sebebi sadece, klavye ülkücülerinin bedelli lobisi değil. Faşist kafa halka genel silah eğitimi verilmesine karşı çıkıyor. Çünkü faşizm her daim, işçi sınıfına ve ezilenlere karşı sermaye ve emperyalizm tarafından özel silahlandırılmış milislerle iş görmektedir. Çünkü faşist ve ırkçı politika ordu içinde her milletten memleketten vatandaşın silah altına alınmasına karşıdır. 

İyi Parti de aynı zihniyettedir. Zaten seçimden önce klavye ülkücülerinin bedelli lobisine yatırımını yapmıştı. Bedelli askerliği savunmaktaydı.

HDP ve solun aymazlığı

HDP’de ise kafalar karışık. Ayhan Bilgen vicdani red hakkını savunarak, zorunlu askerlik tamamen kaldırılsın talebiyle profesyonel orduya destek verdi. Liberal vekil Erol Katırcıoğlu sıfır faizli kredi önerdi. İşçi ve köylü milyonları ilgilendiren bu sorun “sosyalist” milletvekillerinin gündemineyse hiç  giremedi.

Profesyonel ordunun HDP ve solun geneli tarafından “pasifist-barışçı” bir anlayışla savunulması büyük bir aymazlıktır. Türk, Kürt, Arap ve diğer tüm millet ve memleketlerden gelen askerlerin aynı çatıda olması kötü değildir. Kötü olan ve halkların kardeşliğine aykırı olan ırka ve mezhebe dayalı bir süzgeçten geçirilen askerlerden oluşturulan profesyonel ordudur.

Sadece Devrimci İşçi Partisi karşı çıktı

Daha önceki bedelli yasalarında olduğu gibi bu sefer de sadece Devrimci İşçi Partisi bedelli askerliğe karşı çıktı. Devrimci İşçi Partisi, bedelli için “ya paranı ya canını” yasası tanımını yapıyor. Profesyonel ordunun işçi ve emekçi halkın çıkarlarına tamamen aykırı olduğunu anlatıyor ve durumu uygun olsa bile üyelerini zorunlu askerlik hizmetini yapmaya yönlendiriyor. 

Yakın hedef faiz ödemek

Bedelli uygulamasından 6 milyar lira gelir elde etmek hedefleniyor. 21 günlük askerliğin maliyetinin ise 1 milyar lirayı bulacağı tahmin ediliyor. Bedelli askerlik yasasının yakın vadeli hedefi 2018’nin sadece ilk altı ayında 46.1 milyar lira açık veren bütçeyi rahatlatmak. AKP’nin belirlediği 2018 yılı bütçesinde faiz ödemeleri için 71,7 milyar lira ayrılmış bulunuyor.  Faiz giderlerinin 2019’da 85 milyara, 2020’de ise 100 milyar lira sınırına erişmesi bekleniyor. Halkı teskin etmek için bedelli askerlik gelirinin savunma hizmetlerine harcanacağı söyleniyor. Oysa yasa metninde bedelliden gelecek para için “bütçeye gelir kaydedileceği” ve “Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ödenek eklemek suretiyle savunma sanayi ihtiyaçlarına destek olunacaktır” deniyor. İşin tercümesi şu: Bu paralar ile S-400’ün kaporası, F-35’in parası, Bayraktarların, Koçların askeri ihale ödemeleri derken esasında hazinenin faiz harcamasına destek olunacak.

Amerikan ordusuna öykünüp Irak ordusu olmak

Ancak bedelli askerliğin bir de uzun vadeli hedefi var. O da profesyonel orduya geçmek. Silah altına alınmış işçi ve köylülerden oluşan Mehmetçik yerine paralı askerler geliyor. Paralı ordu halkın çıkarlarına değil sermayenin ve emperyalizmin çıkarlarına uygun bir modeldir. Ordunun haksız savaşlarda kullanılmasını kolaylaştırır.

ABD emperyalizmi Vietnam savaşında cephede büyük kayıplar vermiş ama esas halkın tepkisi dolayısıyla askerlerini geri çekmek zorunda kalmıştır. ABD emperyalizminin bu yenilgiden çıkardığı ders profesyonel orduya geçmek olmuştur. O zamandan beri Amerikan paralı askerleri dünyanın dört bir tarafında emperyalist çıkarlar için sahaya sürülmektedir.

Türkiye emperyalist bir ülke değil emperyalizme bağımlı bir ülkedir. Ancak NATO üyesidir ve bu yolla  emperyalist kampın bir parçası haline getirilmiştir. Ülkede başta İncirlik olmak üzere çok sayıda üs ABD ve NATO’ya tahsis edilmiş durumdadır. Emperyalistler, Türkiye ordusunu her daim kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak istemektedirler. Amerikan parababası George Soros bir dönem TSK için “Türkiye’nin en iyi ihraç malı” diyerek hakarette bulunmuştu. Emperyalizmin gözünde TSK’nın yeri ne yazık ki budur.     

Nitekim bugün Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan NATO koridorunun İdlib’den Mınbiç’e uzanan Batı kanadında TSK birlikleri bulunmaktadır. Bu bölgede görev yapan birliklerin ağırlıkla profesyonel askerlerden oluştuğu biliniyor. Afrin harekâtında ise tüm askerlerin paralı olduğu Genelkurmay Başkanlığı tarafından açıklanmıştı.

Kardeş kavgasının önünü açar

Sadece emperyalist seferler değil söz konusu olan. Profesyonel ordunun ilk ayağı Jandarma’da tamamlanmak üzere. Artık Jandarma’ya askerlik görevi çıkmayacak ve bu kuvvet sadece profesyonel askerlerden oluşturulacak. Jandarma bölgesinde grev yapan, hakkını arayan işçiler, zorunlu askerliğini yapan Jandarma erlerinin tutum ve davranışlarının nasıl farklı olabildiğini bilir. Ne kadar büyük disiplin ve baskı altında olursa olsun patronlara hizmet etmek silah altındaki işçi ve köylüden başkası olmayan erlerin içine sinmez. 15 Temmuz’da halka kurşun sıkmayı reddeden askerlerin görüntüleri belleklerde tazedir. Profesyonel ordu, askerliği bir iç savaş unsuru haline getirmektir. Kardeş kavgasının yolunu açmaktır.

Paralı ordu vatan savunması için değil

Profesyonel orduların mantığı teknolojik üstünlüğe dayanır. Çünkü profesyonel asker, para karşılığı işini yapar. Ölüm riski ne kadar yüksek ise askerin maliyeti de o kadar artar. Bu yüzden Amerikan emperyalizmi askerlerini en üstün tekniklerle donatıp öyle sahaya sürer. Yani profesyonel ordu vatan savunmasına uygun değildir. Çünkü emperyalizme karşı yurdunu savunmak parayla değil şuurla olur. Irak’ta ABD’nin eğittiği profesyonel ordunun DAİŞ karşısında nasıl çil yavrusu gibi dağıldığı, en stratejik şehirleri bırakıp kaçtığı ortadadır. Oysa aynı Iraklılar yıllar önce Sünni-Şii demeden Amerikan ve İngiliz emperyalizmine kök söktürmüşlerdi.

Devrimci İşçi Partisi ne öneriyor?

Askerlik hizmeti asla paralı olmamalıdır. Askerlik vatandaş için işkence haline de getirilmemelidir. Her vatandaş gerekli olan sürede, Edirne’den Şırnak’a kendi yaşadığı şehirde veya bölgede silahlı askeri eğitim almalı, ailesinden ve sosyal yaşamından kopmadan askerlik hizmetini yerine getirmelidir. Subayların sahip olduğu tüm medeni ve siyasi haklar er ve erbaşlara da tanınmalıdır. Kötü muamele ve baskının engellenmesinin tek yolu askerlerin örgütlü olmasıdır. Örgütlü olan, halkın içinden gelen ve halkın içinde görevini yapan asker zulme boyun eğmez, halkına zulmetmez.

Askeri eğitim ve emekçi halkın silahlandırılması,  halkların eşitliğine ve kardeşliğine dayanan anti-emperyalist bilincin geliştirilmesi ile el ele yürümelidir. Mevcut durumda ise NATO bayrağı altında verilen şovenist eğitim tam tersi bir etki doğurmaktadır.  Amerikan askeri aygıtına hayranlığı, kardeş halklara karşı kibir ve yer yer düşmanlığın pompalandığı bir anlayış ile halkın emperyalizme karşı direnci artmaz tam tersine kırılır. Enternasyonalist bir bilinçle emeğin çatısı altında birleşen halklar ise emperyalizmin ve işbirlikçilerinin korkulu rüyasıdır.