Bildiri: Genel grev, genel direniş!
Bir ay önce 1 Mayıs günü Tayyip Erdoğan’ın polisi İstanbul Taksim civarındaki bütün semtlerde tonlarca kimyasal gaz kullanarak işçilere, emekçilere, gençlere zulüm uyguladı. Amaç Taksim’i işçi sınıfına ve her türlü siyasi gösteriye kapatmaktı. O gün Türkiye’nin her yerinde 1 Mayıs özgürce kutlandı, Taksim ise yasak alandı. Bu yetmedi, Mayıs ayı boyunca Taksim ve Beyoğlu’ndaki bütün gösteriler gazlandı.
Tam bir ay sonra 1 Haziran’da polis, halk kitlelerinin İstanbul’da ve Türkiye çapında ortaya koyduğu büyük mücadele gücü dolayısıyla Taksim meydanını terk etmek zorunda kaldı! 1-2 Haziran hafta sonu Taksim Türkiye’nin en özgür alanıydı. Polis, İstanbul’un Beşiktaş’ı dâhil neredeyse her şehirde, Ankara’da, İzmir’de, Adana’da, Antalya’da , başka yerlerde göstericilere gaddarca saldırdı, ama Taksim bizim oldu!
Tayyip Erdoğan için ne yenilgi!
Halk birleşerek cesaret ve kararlılıkla mücadele ettiğinde, her hükümetten daha güçlü olduğunu kanıtladı. Küstahlığın cevabı verildi.
Buradan nereye?
Hafta sonu, bu ilk ve kısmi zaferin keyfini çattı İstanbul! Sadece Taksim değil, İstanbul’un her yeri özgürdü. Kadıköy’den Bakırköy’e, Okmeydanı’ndan Beylikdüzü’ne, her yaştan ve her sınıftan insan sokaklarda hükümeti istifaya çağırıyordu. Ama bu zaferin sembolik kalmaması, daha da önemlisi birtakım kazanımlar elde etmesi için başka adımlar gerekiyor.
Bir kere yürüyüş ve gösteri özgürlüğü konusunda hükümetin gaddarlığına son vermek gerekiyor. Tayyip Erdoğan, son günlerdeki yalpalamaları arasında “tamam, gaz kullanımında orantısız güç uygulaması olmuş olabilir, eyvallah” dedi. Ama polis İstanbul Beşiktaş’ta da, Ankara’da, İzmir’de ve başka kentlerde de aynı uygulamaya devam ediyor. “Hükümet istifa!” kulağa hoş geliyor. Ama şimdi başka talepler de ileri sürmek gerekli.
Polisi bütün Türkiye’de sokaklardan çekin!
Kimyasal Muammer’i ve İstanbul valisini görevden alın!
Esad’ın Şabiha’larına, Mübarek’in Baltacı’larına benzer sivil kılıklı, eli sopalı saldırganların kim olduğunu açıklayın!
Şiddetin sorumluları derhal yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır!
Taksimin tahribi planı çöpe!
Bu ve benzeri talepler gerçekleşmedikçe, Beşiktaş’ta ve başka şehirlerde zulüm devam edecektir. O zaman Taksim de, İstanbul’un diğer özgür köşeleri de saldırıya açık kalacaktır! Hükümet şu anda en zayıf, en sarsıntılı günlerini yaşıyor. Zulmünü kalıcı bir yenilgiye uğratalım.
İşçi sınıfı, görev başına!
Halk kendiliğinden ve kitlesel biçimde Tayyip Erdoğan’a bir ilk yenilgi tattırmıştır. Şimdi bu hareketin kendini sağlam bir zemine oturtması ve örgütlenmesi zamanıdır. Bunu ancak sınıfsal temelde yapmak mümkündür. Öyleyse, işçi sınıfını en geniş kapsamı içinde, işçisiyle memuruyla, işsiziyle emeklisiyle bu hareketin belkemiği haline getirmeliyiz. Halk hareketini sınıf hareketi haline getirelim.
KESK’in bu olaylardan önce ilan etmiş olduğu 5 Haziran grevi bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Bütün sendikalar ve konfederasyonlar birlikte genel greve! THY ve metal grevlerini başarıya ulaştıralım! İşçi ve emekçilerin haklarını ayaklar altına alan bütün yasa ve uygulamaları ezelim.
5 Haziran’da genel grev!
Türkiye’nin büyük kentleri, Taksim’e, Kızılay’a, Alsancak’a gelmeye parası bile yetmeyecek, yürümeye kalksa ancak akşama ulaşabilecek mahallelerde yaşayan işçilerle, emekçilerle, işsiz gençlerle kaynıyor. Kapitalistlerin başbakanı Tayyip Erdoğan’ı yenilgiye uğratmaya en çok onların ihtiyacı var. Hareketi onlara ulaştıralım. Hükümeti ancak sınıf mücadelesiyle yenebiliriz!
Bu ülkeyi alın teri, göz nuru ve beyin gücü yönetecek, sermayenin kâr hırsı değil!
Taksim Tahrir olacak!
İşçi sınıfı ve emekçiler hükümet olana kadar mücadele!
Devrimci İşçi Partisi
3 Haziran 2013