Newroz ateşi daha da büyümeli!

Newroz ateşi her zaman sıcak olmuştur, göğe yükselmiştir alevler ve çağırıcı olmuştur Newroz ateşi. Kışın soğuğundan buz kesen yürekleri, kursağından günlerce bir lokma geçmeyenleri, başını sokabilecek bir dam bulduysa oraya aylarca hapis olanları toplamıştır başına. Ateşin başına gelenler ısınmıştır, özgürleşmiştir yürekler, yeniden dolu dolu çarpmaya başlamıştır ve eskiden adet olduğu üzere kurulmuştur sofralar, bölüşülmüştür var yok ve özgürce dans etmiştir canlar.

Ezenler ezilenlerin her türlü buluşmasından, bayramından, coşkusundan her daim korkmuştur, ki korkmakta da haklı olmuşlardır. Çünkü Newroz ateşi çözünce buzları, donmuş kitleler canlanmıştır, ayağa kalkmıştır, tıpkı doğa gibi insan da uyanmıştır uykusundan ve yürümüştür üstüne zalimlerin, geçit vermemiştir hiçbir haksızlığa. Sömürücüler, ezenler, zulmedenler kaçacak delik aramışlardır, ama sonları hep zalim kral Dehak’ın sonu gibi olmuştur. İşte bu yüzden hep bir özgürlük çağrısı olmuştur Newroz ve Newrozla özdeşleşen Demirci Kawa, ki zalim Dehak’a isyanın öncüsü olmuştur, bizim için hep Devrimci Kawa olarak okunmuştur.

Ancak bu yıl farklı her zamankinden! Çünkü bu yıl karanlık daha koyu ve kış daha soğuk, bu yıl zulüm yağıyor başımıza kar misali… Öyle değil mi? Dönüp bakalım sağımıza solumuza, her yanımızda zulüm var! İnsanlar üşüyor, binlerce insanın başını sokabilecek bir evi dahi yok, soğuktan donanların haberlerini dinliyoruz, ya da sobadan zehirlenenlerin 2012 yılında, sadece bu topraklarda da değil, dünyanın dört bir yanında ama ille de Van’da. Kış ortasında yazlık çadırlarda titreyenlerle yüreğimiz, bu zulme maruz kalan Kürt kardeşlerimizle. Newroz ateşi büyümeli bu yıl ısıtmak için Vanlı kardeşlerini.

İnsanlar aç, bir lokma ekmeğe muhtaç ve her gün biraz daha artıyor sokaklarda çöpleri karıştıranlar, üstelik sadece burada değil dört bir yanında dünyanın. Kriz haberlerini izliyoruz, işten çıkarılanları, yoksulluğa mahkûm edilmek istenenleri ve tabii onların görkemli direnişlerini, misal Atina’da, ve yüreğimiz AB’nin, İMF’nin ve Yunanistan hükümetlerinin zulmüne direnen Yunan emekçileriyle birlikte atıyor. Yoksullar için bir kez daha kurulması gerekiyor bayram sofralarının bu Newroz’da!

Kültürüne, diline geçit yok ezilenlerin bu yıl yine. Anadilinizde eğitim yapamazsınız deniyor Kürtlere, kültürünüz geçmişte kalmış folklorik bir esinti ve dans etmek bile yasak kendi kültürünce Kürtlere, hatta puşi takmak bile! Öyleyse en büyük halay kurulmalı bu Newroz’da, giyilmeli puşiler, kofiler, taqiler ve rengârenk giysiler. Bu halaya Tarlabaşı’nda kültüründen koparılmaya çalışılan Romanlar da, Hrant’ın şahsında bir kez daha katledilen Ermeniler de, Kazım Koyuncu’nun şarkılarıyla dirilen Lazlar da katılmalı, sonra Filistinliler, İrlandalılar, Basklılar ve dünyanın herhangi bir noktasındaki herhangi bir boynu bükük halkın fertleri de tutmalı halayın ucundan ve tabii onların dostları da. Bu Newroz halayımız dünyanın etrafını dönmeli sadece Newroz alanını değil!

Belki soğuk, belki ekmek, dil, dans bir anlığına bırakılabilir bir yana ama ya can, canlar? Oysa canlar düşüyor toprağa, üstelik sadece burada değil, tüm dünyada… Dağlarda vurulan Kürt gençlerini görüyoruz her gün, yanmış, parçalanmış bedenlerini, hem de onlarca. Bomba yağıyor her gün dağlara tonlarca ve baharı bekleyen dağlar bombalarla yarılıyor, çiçek açmıyor artık o dağlarda. Ya da ne için gittiklerini bilmedikleri bir savaştan yoksul Türk emekçilerinin tabutları geliyor, anaların feryatları bu yıl göğü deliyor. Yakılan ağıtlar aynı, Mısır’da da yakılıyor o ağıtlar vurulan devrimcilerin başında ve Suriye’de de… Öyleyse Newroz ateşi can vermeli bu yıl ölmüşlerimize, onları da yanımıza alarak yürümeliyiz zalimlerin üstüne.

Newroz’un özgürlük çağrısına kulak vermeliyiz bu yıl daha çok, çünkü sokaklar boş bu yıl, zindanlar dolu. Binlerce Kürt özgürlük istediği için zindanlara dolduruldu; gazetecisi, yazarı, öğrencisi, öğretmeni, doktoru, avukatı, belediye başkanı, milletvekili, işçisi, köylüsü… Adına KCK dediler, tutuklamalarla zulmü büyüttüler. Hopa’da da yaptılar bunu, Ahmet Şık’a, Nedim Şener’e de… Öyleyse Newroz ateşi bu yıl eritmeli zindanların demir kapılarını ve her dilden, halktan binlerce emekçi giymeli Kawa’nın demirci önlüğünü, yepyeni bir yaşam inşa etmeli; ezenin ezilenin, sömürenin sömürülenin olmadığı, sınıfsız, sınırsız, savaşsız, eşit ve özgür bir dünya kurmalı!

Newroz piroz be!

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mart 2012 tarihli 29. sayısında yayınlanmıştır.