Salgına ve kapitalizme karşı iki savaşta Atlen Yıldırım’ı hatırlamak
Devrimci İşçi Partisi’nin Merkez Komitesi üyesi olan Atlen Yıldırım’ı bir süredir mücadele ettiği amansız kanser hastalığı sebebi ile 18 Nisan 2016’da kaybetmiştik. Ölümünün dördüncü yıldönümünde, onun yaşamına damgasını vuran adanmışlığı, her koşulda mücadeleyi ve örgütlenmeyi sürdürme kararlılığını hatırlamamız gereken koşullarda yaşıyoruz. Tüm dünya ölümcül Koronavirüs salgını ile mücadele ediyor. Pek çok muhalif hareket ve sol yapı bu dönem de geçsin gitsin beklentisi içinde, kendileriyle birlikte politikalarını da eve kapatıp sosyal medyaya hapsetmiş durumda. Sınıftan kopuk hareketler evde kalamayan milyonlarca işçi ve emekçi ile sadece fiziksel olarak değil düşünsel olarak da kopmuş durumda.
Atlen yoldaşın iki savaşı
Atlen Yıldırım’ın hayatının son dönemlerinde kanser hastalığı ile mücadele ederken, kemoterapi ünitelerini, hasta yatağını nasıl bir örgütlenme ve propaganda mekânı haline getirdiğine şahit olduk. Onun bu tutumu devrimcinin her hâl ve şart altında faaliyete devam etmesi gerektiğini bize anlatıyordu. Devrimci faaliyet boş zamanları dolduracak bir hobi değildir. Devrimcinin hayatının kendisidir. Atlen Yıldırım da yattığı hastanede hemşiresi, doktoru, müstahdemiyle tüm sağlık emekçileriyle siyaset konuşurken, ziyarete gelen bir eski dostuna Devrimci Marksizm dergisindeki bir makaleyi seçip üzerine tartışmayı önerirken ve ne kadar gücü varsa onunla partisinin politikalarına ve mücadelesine katkı sunmaya çalışırken tam anlamıyla hayata tutunmaktaydı. Bir yandan hastalığa karşı mücadele ederken hayatını adadığı sınıf mücadelesini bir an olsun bırakmadı. İki savaşı birlikte sürdürdü.
Her hâl ve şart altında devrimcilik
Biz bugün insanlığın hem virüse hem de kapitalizme karşı iki savaşı var diyoruz. Tüm elverişsiz koşullara rağmen devrimci faaliyetimizi var olan duruma uyarlayarak, politikalarımızı ve örgütlenmemizi evde kalamayanlarla buluşmaya odaklayarak sürdürüyoruz. Mitinglerde bombaların patladığı, siyaset alanlarının istibdad ve OHAL uygulamaları ile daraltıldığı koşullarda sınıf içinde mevzilenmeye ve örgütlenmeye devam ettik. Partimizi güçlendirdik. Şimdi de aynı bilinç, kararlılık ve planlama ile bu yolda yürüyoruz. Hiç şüphesiz ki bu yolda Atlen Yıldırım’la birlikte onun hayata ve mücadeleye yaklaşımının örneğini takip ederek yürüyoruz.
Devrimlerin zaferi için Leninist parti
Atlen yoldaş devrimciliğe, Deniz Gezmiş’in izinden başlayarak Lenin ve Trotskiy’den beri gelen dünya devriminin en berrak kavrayışına sahip geleneğine ulaştı. Devrim ve sosyalizm uğrunda çok bedel ödedi, defalarca ölümle yüz yüze geldi. Ne ölümden korktu ne de düşünceleri uğruna bedel ödemekten çekindi. Her devrimci gibi devrim hayaliyle yaşadı ve hep "Devrimi görmeden ölmeyeceğim" dedi. Onu ayakta tutan bu idealiydi. Atlen yoldaşın görmek istediği devrim, hepimiz gibi bilinçli, örgütlü ve disiplinli bir Leninist partinin önderliğinde zafere ulaşmış bir devrimdi. Bunun için o, 2012 yılından itibaren katıldığı Devrimci İşçi Partisi’ne çok geç gelmiş olmaktan hayıflanırdı. Geç kalmışlığını telafi etmek için, Leninist partinin inşasını yükselen devrimlerin temposuna uydurmak için “Bir değil, beş Atlen olmam lazım!” demişti ve öldüğü güne dek beş Atlen gibi çabaladı.
Anısı mücadelemizde yaşıyor ve yol gösteriyor!
Ölümünün dördüncü yıldönümünde Atlen Yıldırım’ın partisi DİP, Leninist inşada yeni katlar çıkmaya, sınıf içinde mevzilenmeye, sermayeye, emperyalizme ve istibdada karşı her hâl ve şart altında mücadele etmeye devam ediyor. Anısı mücadelemizde yaşıyor ve bizlere yol göstermeye devam ediyor.