Ölürken doğanlara

Yirmi yedi yaşımı göstermediler bana… Hem de iki kez… Ben her Ocak’ta iki kez yanarım… Bu nedenle sönmez nârım… Bu yüzden ben genç ihtiyarım…

 

söktü sökecekti                                                                                                                                                            

yirmi yedi yaşının                                                                                                                         

ilk şafağı

acele et dedi                                                                                                                                                             

karanlıklar ülkesinin                                                                                                                                               

ölüm padişahı

                        Sait Almış                                                                                                                                                             

Siz hiç doğum gününüzde öldünüz mü?  Daha doğrusu öldürüldünüz mü? Ben öldüm. Öldürüldüm. Hem de iki kez. Hem de aynı yaşta. Hem de aynı ayda. Ocak’ta.

ALİ AKTAŞ

23 Ocak 1956’da İskenderun ilçesine bağlı Höyük köyünde doğdu. Yoksulluk içinde büyüdü. Lise sıralarında yoksul gençlerin, ezilenlerin sportif yıldızı olarak parladı.

Sonra siyasetle tanıştı. Kendinin bilincine varmak ona düşmanını öğretti. Yüreğinin yolunda yürürken devrimle tanıştı. Sevdalandı ona; hayatını devrime adadı.

Yepyeni bir yıldız çıktı ortaya: Devrimyıldızı…

 

yalnız

ve ayrık

yıldız

 

sanma ki

boşunadır

ateşe verdiğin hız

 

yandıkça sen

kıvıl kıvıl

aşkın korunda

 

ışınır

sönük yıldızlar

ateşinin harında

 

                       Sait Almış

                                                               ***                                           

Tarih 23 Ocak 1983 devrim yıldızı Ali Aktaş’ın gerçek doğum günü. Doğum, ölümün karşıtıydı. İnsan doğarken hayatın içindeki ölüm çekirdeğini de yaratıyordu. Hayat diğer uç olan ölümü geliştiriyordu. Hayatın bir yüzü ölüme dönüktü.

 

Yaşıyorsa

Ölüm

Yaşamın özünde

 

Ölebilmektir

Yaşam

Ateşin közünde

                                 Sait Almış

 

Hayat-ölüm çelişkisinin ne zaman çözüleceğini bilmiyordu insan! Ali Aktaş da bilmiyordu.

Gece, 23 Ocak’ın sınırından geçti; devrimyıldızı yeniden doğdu. 27 yıl önceki gibi…

 

                                                         ***

ÖMER YAZGAN

1957 yılının 28 Ocak gününde doğdu. Dört çocuklu bir memur ailesinin tek erkek çocuğuydu. Babası Ankara Polatlı PTT müdürüydü. İlk ve ortaokulu Polatlı’da bitirdi. Daha sonra Kuleli Askeri Lisesi öğrencisi oldu.

Tarih yine 28 Ocak’tı. Gardiyanlarla voleybol maçı yaptılar. Aynı saatlerde Generaller de idamlarını onaylamıştı. Ancak onların haberi olmadı. Yorgundular. Daha erken yattılar.

Gece yarısı kalabalık bir asker grubu, Güllübahçe Cezaevi’nin idam hücrelerinin önüne geldi. Teğmen Ömer için yeniden doğum günüydü.

 “Az sonra son görevimi yapmak üzere darağacına çıkacağım. Sloganlarımı haykıracağım, dizlerim titremeyecek.

Yirmi yedi yaşına bastığım bu gecenin sabahını kimse unutmayacak.

Ellerinizden öperim.

Tek Yol devrim.

Kahrolsun Faşizm. 

                                                                                                                  Ömer Yazgan”

                                                     ***

Yirmi yedi yaşımı göstermediler bana… Hem de iki kez… Ben her Ocak’ta iki kez yanarım… Bu nedenle sönmez nârım… Bu yüzden ben genç ihtiyarım…