Ekim Devrimi: İşçi sınıfının kurtuluşunun yolu
Ya kapitalizm yok olacak ya da krizler, savaşlar, çevre felaketleri dünyayı bir yok oluşa sürükleyecektir. Ekim Devrimi’nin açtığı proleter devrimler çağı sürmektedir. Sosyalizm sadece işçi sınıfının kurtuluşu değil işçi sınıfının öncülüğünde insanlığın kurtuluşunun yoludur. Devrimci İşçi Partisi’nin yolu Ekim Devrimi’nin yoludur.
1917 yılı 7 Kasım’ında Rusya’da tarihin en büyük proleter (işçi) devrimi yaşandı. O zaman Rusların kullandığı takvime göre 25 Ekim’de gerçekleştiği için bu büyük devrim, Ekim Devrimi olarak anılmaya başlandı. Ekim Devrimi ile birlikte dünya yeni bir çağa girdi. Bu çağ, okullardaki tarih derslerinde öğretilmiyor. Ama dünyanın tüm fabrikalarında, tarlalarında, sokaklarında işçi ve emekçilerin olduğu her yerde kendini apaçık ortaya koyan ve son yüzyıla damgasını vuran, Ekim Devrimi ile başlayan proleter devrimler çağıdır. Bu çağda artık burjuvaziye rahat uyku yoktur. Ekim Devrimi’nin yarattığı Sovyetler Birliği yıkıldıktan 19 yıl sonra bile, orak ve çekiç hala sermayenin, emperyalistlerin en büyük kabusu olmaya devam etmektedir. Peki Ekim Devrimi’ni bu kadar önemli kılan nedir?
Ekim Devrimi bir işçi devrimidir
Patronlar kâr etmek için işçileri çalıştırmaya başladığı ilk zamanlardan bu yana işçiler mücadele etmiştir ve mücadele etmeye devam etmektedir. Kâh ücretlerin iyileştirilmesi için, kâh iş saatlerinin azaltılması için, bazen işten atılmalara karşı, bazen emeklilik hakkı için… Mücadele bazen daha yumuşak ve barışçı, bazen sertleşen bir şekilde sürmüştür. Ancak biliyoruz ki, işçi ücret zammı aldığında sadece daha az sömürülecektir. İş koşulları iyileştiğinde daha insani koşullarda sömürülecektir. Kapitalizm var oldukça bir avuç kapitalist, emekçi çoğunluğu yönetecek, ezecek ve sömürecektir. Kapitalistler bunu adeta doğanın bir kanunu gibi göstermişlerdir. Ekim Devrimi bu yalanı alt üst etmiştir.
Rusya’da 1905 yılında işçilerin Çar’a başkaldırısı sırasında işçi konseyleri oluşmuştur. İşçi temsilcilerinin bir araya gelerek mücadele ile ilgili kararlar aldıkları bu konseylerin Rusça adı Sovyetlerdir. İşçi mücadelesinin karar organları olan Sovyetler, 1917 Ekim Devrimi ile işçi iktidarının organları olmuştur. Burjuva demokrasisi emekçi yığınların oyları ile sömürücü azınlığın yönetmesi demektir. Sovyet sistemi ise işçilerin doğrudan iktidarı anlamına gelmektedir. Ekim Devrimi ile işçilerin yönetilmeye ve ezilmeye mahkum olmadığı, sömürüyü, her türden ezilmeyi ortadan kaldırmak için bir işçi devleti kurabilecekleri kanıtlanmış oldu. Bu devlet, tarihte ilk defa bir mülk sahibi sınıfın emekçi sınıfı sömürmesi için baskı uygulayan değil emekçi sınıfların sömürüyü ortadan kaldırmak için mülk sahiplerine baskı uyguladığı bir devlet oldu. Bu devlet Marx’ın kurtuluş yolu olarak gösterdiği proletarya diktatörlüğünden başka bir şey değildi.
Ekim devrimi bir sürekli devrimdir
Ekim Devrimi ile tüm iktidar Sovyetlere geçti. Burjuvazinin söz verip de yapmadığı demokratik önlemler, proletarya diktatörlüğü altında hayata geçirildi. Rusya devrimin hemen ardından emperyalist yağma savaşından çekildiğini açıkladı. Barış özlemi devrimle gerçekleşti. Geniş topraklar köylülere dağıtıldı. Kadın erkek eşitliği yolunda büyük ilerlemeler kaydedildi. Toplum Ortodoks gericiliğinin pençesinden kurtarıldı. Başta Müslümanlar olmak üzere ezilen din ve kültürlere özgürlük sağlandı. Çarlığın sömürgesi olan ezilen uluslara kendi kaderini tayin hakkı tanındı.
Sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum olan sosyalizmin inşası hemen başladı. İşçiler fabrikaları işgal etti. İşgal edilen fabrikalar kamulaştırıldı. Devlet mülkiyeti ile üretim, patronların kârları için değil, insanların ihtiyaçları için yeniden planlanmaya başlandı. Kapitalist kâr hırsı ve üretim anarşisi ekonomiyi sürekli krize sokarken, sosyalist planlama eşi benzeri görülmemiş bir gelişme sağladı. Önce devrime karşı emperyalist dünyanın desteğiyle seferber olan gerici ordular yenilgiye uğratıldı. Ardından geri bir köylü ülkesi olan topraklarda, ilk defa uzaya çıkma başarısını gösterecek kadar büyük bir teknolojik atılım gerçekleştirdi. Tüm kapitalist Batı işsizlik ve yoksulluğun pençesinde kıvranırken işçi devleti işsizlik sorununu ortadan kaldırdı. Herkese parasız eğitim ve sağlık hakkı sağlandı.
Ekim Devrimi enternasyonalist bir devrimdir
Bilimsel sosyalizmin kurucuları Marx ve Engels, Ekim Devrimi’nin önderleri Lenin ve Trotskiy hiçbir zaman sosyalizmin tek bir ülkede kurulabileceğine inanmadı. Sosyalizmin kuruluşu tek ülkede başlayabilir ancak kesin zafere ancak ve ancak dünya devrimi ile ulaşabilir. Bu yüzden Lenin ve Trotskiy önderliğindeki Bolşevik Partisi, Ekim Devrimi’ni dünya sosyalist devriminin bir parçası olarak görmüş ve en zor koşullarda devrimi yaymak üzere harekete geçmiş, farklı ülkelerin devrimci işçi partilerini bir dünya partisi olarak Komünist Enternasyonal’de birleştirmiştir. Milliyeti, dili, kültürü ne olursa olsun işçi sınıfının çıkarları birdir. Enternasyonalizm, dünyayı işçi sınıfının evrensel ilkeleri doğrultusunda değiştirmeyi hedefler ve milliyetçiliğe karşıdır. Bu özelliği ile dünyanın sömürge ve ezilen ulusları için de büyük bir ilham kaynağı olmuştur. Çin’den Vietnam’a, Yugoslavya’dan, Küba’ya mazlum milletler ulusal kurtuluş davalarını sosyal kurtuluş davasıyla birleştirmeye yönelmiştir. Stalinizmin Sovyetler Birliği’ne Rus milliyetçiliğini hakim kılarak devrime ihanet etmesine kadar, Ekim Devrimi işçi enternasyonalizminin kalesi olmuştur.
Ekim Devrimi’nin zaferi kadar yenilgisi de derslerle doludur
İşçi sınıfının tarihe kazıdığı bu büyük zafer kendi içinden ihanete uğramıştır. Bu ihanetin adı Stalinizm’dir. İşçi sınıfının Sovyetler aracılığı ile devlete hakim olması gerekir. Devlet yönetiminde görev alanların hiçbir özel ayrıcalığı olmamalıdır. Oysa Sovyetler Birliği’nde zamanla devlet yönetiminde rol alan bürokratlar ayrıcalıklara sahip olmaya başlamıştır. Bu gelişmenin başlıca sebebi Ekim Devrimi’nin tek ülkede sıkışıp kalması oldu. Çünkü ekonomik zorluklar, ülke yönetiminde rol alacak eğitimli ve komünist kadroların sayıca yetersizliği, komünizm davasına inanmayan ama belli teknik bilgi ve becerilere sahip uzmanlara tavizler verilmesine neden oldu. Bu kişiler zamanla ayrıcalıklı bir kasta dönüştü. Lenin ve Trotskiy işçi devletinin bağrında gelişen bu asalak yapıya karşı mücadele etti. Stalinist hizip, bu ayrıcalıklı kesime dayanarak işçi sınıfı diktatörlüğünü bürokratik bir diktatörlüğe dönüştürmüştür. Dünya devriminin değil kendi ayrıcalıklarının peşinden giden bu bürokratlar işçi devletinin yozlaşmasına, enternasyonalizmin yerini milliyetçiliğin almasına yol açmıştır. Bu asalak bürokratik katman, Ekim Devrimi’ni içten içe kemirerek nihayet 1991’de SSCB’nin yıkılarak kapitalizmin yeniden kurulmasına neden olmuştur. Ekim Devrimi’nin zaferi kadar yenilgisi de devrimin sürekliliğinin bir zorunluluk olduğunu kanıtlamıştır. Kapitalizmi ve emperyalizmi kesin yenilgiye uğratmadan devrimlerde yaşanacak kesintiler sonunda devrimin yenilgisiyle sonuçlanacaktır.
Yolumuz Ekim Devrimi’nin yoludur
Ekim Devrimi işçi sınıfının yönetebileceğini, sömürünün ortadan kaldırılabileceğini, kâr güdüsü olmadan üretimin planlanabileceğini, işsizliğin kader olmadığını kanıtlayarak kapitalizmin yıkılabileceğini, kurtuluşun mümkün olduğunu göstermiştir. Bugün kapitalizmin yeniden dünyadaki hakimiyetini perçinlemesi işçiler için ancak ve ancak yeni Ekim Devrimleri’nin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. Ya kapitalizm yok olacak ya da krizler, savaşlar, çevre felaketleri dünyayı bir yok oluşa sürükleyecektir. Ekim Devrimi’nin açtığı proleter devrimler çağı sürmektedir. Sosyalizm sadece işçi sınıfının kurtuluşu değil, işçi sınıfının öncülüğünde insanlığın kurtuluşunun yoludur. Devrimci İşçi Partisi’nin yolu Ekim Devrimi’nin yoludur.