Kim demiş sen suçsuzsun diye?

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Anayasa Mahkemesi’nin kararına dayanılarak tahliye edildi. Başbuğ, cezaevi çıkışında son derecede öfkeli bir tonla sanki tarih kendisini aklamış gibi konuştu. “Ben ne kadar suçsuzsam” diye başladı söze, öteki paşaların da aynı derecede suçsuz olduğunu ileri sürdü. Paşaya “ağır ol, molla desinler!” sözünü hatırlatmak gerekiyor. Senin suçsuz olduğunu kim söylemiş paşa?

Bir kere, yürürlükteki hukuk ve kurumları açısından kimse senin suçsuz olduğunu söylemiş değil. Hukuki deyimle söyleyelim, “suçsuzluğun subuta ermiş” değil. Anayasa Mahkemesi’nin Başbuğ hakkındaki kararı, Başbuğ’un yargılandığı davada “mahkûmiyete ilişkin gerekçeli kararın açıklanmamasından dolayı kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin hakların ihlal edilmiş” olduğu gerekçesine dayanıyor. Yani “suçsuzluk” ile ilgili en ufak bir ima dahi yok. Bugün Türkiye’de bütünüyle suistimal edilen tutukluluk nasıl aslında bir insanın suçlu olduğuna ilişkin bir delil değilse, tutukluluğun kaldırılması da suçsuzluğun bir delili değildir. Yani yürürlükteki hukuk açısından bile “suçsuz” değilsin Başbuğ!

Yarın siyasi pazarlıklar mahkemelerin senin için beraat kararı vermesine yol açabilir. Ama halkın vicdanında sen suçlusun. Lav silahına “boru” demedin mi? Suçu sakladın, bu suçtur! Islak imza belgesine “kâğıt parçası” demedin mi? Suçu sakladın, bu suçtur! En önemlisi, Trabzon’a gidip, destroyere binip seçilmiş hükümeti tehdit etmedin mi bütün Türkiye’nin gözleri önünde? Bu darbe tehdididir, suçtur. Başka kim bilir neler neler yaptığını değerlendirecek halk mahkemeleri de gelecekte kurulacaktır.

Kirli bir pazarlık yapılıyor. Erdoğan’ın siyasi hayatının devamı karşılığında darbeciler yavaş yavaş salıverilmeye başladı. AKP-kontrgerilla ittifakı ilk meyvelerini veriyor. Elbette kademeli olarak salıveriyorlar kontrgerillacıları ve darbecileri. Ama süreç başladı işte. Devleti tahkim ediyorlar ki, halk isyan edince düzen değişikliği riski doğmasın. Bu ittifakı İslamcı burjuvazinin MÜSİAD kanadı ile Batıcı-laik burjuvazi (yani TÜSİAD) arasında bir ittifak ile pekiştirmeye giriştiler. Erdoğan-Koç görüşmesinin anlamı bu. Bir siyasi mevta, düzenin korunması adına hortlatılıyor!

Başbuğ anlaşılan Bahçeli’den de etkileniyor. Konuşmasının bir yerinde “26. Genelkurmay Başkanı, kaderin cilvesine bakın ki 26 ay hapiste kaldı, enteresan” dedi. Enteresan!

Başbuğ cezaevinin kapısında o küstah konuşmasını yaparken yanında ve arkasında duranlar arasında biri özellikle dikkati çekiyordu: Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, yerli yersiz kameralara sevimli görünme çabası içinde dişlerini göstere göstere gülüyordu. Anlaşıldı ki, Baykal sonrası emanetçisi Kılıçdaroğlu’nun yerinde gözü olan iki karşıt uç adayın her ikisi de pişmiş kelle modeli üzerinden yürüyecek. Ulusalcı pişmiş kelle Metin Feyzioğlu liberal pişmiş kelle Mustafa Sarıgül’e karşı! Tayyip Erdoğan yardakçısı Metin Feyzioğlu Fethullah Gülen yardakçısı Mustafa Sarıgül’e karşı! Alın tepe tepe kullanın. Biz işçi sınıfının ve emekçi halkın bağımsız çizgisiyle hepsini silip süpürmek üzere varımızı yoğumuzu ortaya koyuyoruz.