DİSK CHP’nin işçi bürosu mu?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’den Almanya’ya işçi göçünün 50. yıldönümü vesilesiyle Bochum’da gurbetçilerin davetli olduğu bir toplantıya katıldı. Toplantıyı CHP ile DİSK Gönüllüleri adını taşıyan bir kuruluş ortak düzenlemişler. Alman sendika hareketinden davet edilmiş temsilciler dışında sadece DİSK Başkanı Süleyman Çelebi ve Kemal Kılıçdaroğlu konuşma yapmış. Tam bir CHP-DİSK “ortak prodüksiyonu”!
Merak edilmesi gereken şu: Adında hâlâ “devrimci” sıfatını taşıyan DİSK CHP ile özel bir ilişki içinde midir ki, CHP ile baş başa toplantılar düzenliyor? Yoksa, Bayram Meral ve Rıdvan Budak’tan sonra Süleyman Çelebi milletvekilliği sırasının kendisine geldiğine inandırıldığı için, gider ayak DİSK’in adını CHP ile birleştirme cüretini mi gösteriyor?
Süleyman Çelebi’nin konuşmasına bakınca bu ikinci ihtimalin hayli yüksek olduğunu görüyoruz. Çelebi, doğrudan doğruya Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak, “ona ıslık yakışır” diyor ve bütün salonu ıslıklattırıyor. Sonra da ekliyor: “Emeğe saygı, özgürlük, eşitlik ve insan haklarına saygı, ancak güçlü bir sendika ve güçlü bir sosyal demokrasi ile sağlanabilir.” Bu zat DİSK’in başkanı sıfatıyla konuşuyor. Sosyal demokrasi propagandasında nasıl böyle serbest hissediyor kendini? Söylediği de doğru olsa bari. Sosyal demokrasinin “emeğe saygı”sını Yunanistan’da, sosyal demokrat PASOK hükümetinin işçi sınıfına ve halka dayattığı ağır kemer sıkma programında görüyoruz!
Toplantının hoş yanlarından biri de Kılıçdaroğlu’nun AKP ile ilgili olarak söyledikleri. Şöyle demiş Kılıçdaroğlu: “Sermayeyi, yargıyı, sivil toplum örgütlerini, medyayı her şeyi eline geçirdi. Sermayeyi, her şeyi onun elinden alıp öbür tarafa aktarıyor.” İnsan “burjuvazinin iç savaşı” tahlilini hatırlamadan edemiyor! Yalnız bir soru da doğmuyor değil. Son cümlede sermaye elinden alınan “o” kim, aktarılan “öbür taraf” nire acaba?