Bir televizyon kanalı nasıl ele geçirilir?
Türkiye günlerdir Baykal’ın ikinci skandali olarak algılanan olayla çalkalanıyor. İklim Bayraktar adında bir “gazeteci”, her türlü müptezelliğin sıradanlaştığı bir öykü çerçevesinde, Baykal’ın meclisteki odasında kendisine tacizde bulunduğunu...hayır, iddia etmiyor. Sadece “teknik takip” kod adıyla bilinen telefon dinleme uygulaması sayesinde bütün Türkiye’ye ilan ediyor!.
Baykal’ı savunmak, hele hele ona kefil olmak bizden uzak olsun! Birtakım basının “Baykal ilk günden ailesini uyardı” türünden acemi aklama çabaları, olsa olsa inanmak isteyenleri kandırır. Ama bu olayda Baykal’dan da kötücülü olduğu için onun bile suçu olup olmadığı belli değil. Baykal nasıl davrandı bilinmez. Ama karşı tarafın davranışları pek kuşku çekici!
Formül basit. Bir erkeğin odasına girersiniz. Orada ne olduğu önemli değildir. (Dediğimiz gibi, orada her şey olmuş olabilir.) Dışarı çıktığınızda, telefonunun dinlendiği kesin olan bazı insanlarla, mesela Odatv’nin patronu Soner Yalçın’la veya Yarsav’ın eski başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’yla telefon konuşması yaparsınız. En doğal halinizle, sanki telefonun dinlendiği aklınızdan bile geçmiyormuş gibi, bir öykü anlatırsınız. “Baykal bana ‘havuza gidelim’ dedi”, “‘siz aurasına hayran olduğum bayan gazeteci misiniz?’ dedi” falan filan. Tam Baykal’ın kültürel yapısında birinin söyleyeceği sözler! Tabii, bu telefon konuşmaları “özel” konuşmalar olduğu için farkında bile değilsinizdir ki (!), savcı Zekeriya Öz üzerinden bu öyküyü bütün Türkiye’ye anlatıyorsunuzdur.
Batıcı-laik cephe, AKP’nin seçimi açık arayla kazanması için elinden gelen çabayı gösteriyor! Soner Yalçın Halk TV’yi satın almak istiyor. Kılıçdaroğlu da arkasında. Birlikte seçim kazanacaklar! Ama Türkiye politikasının geleneklerine (bakınız Erbakan ve Türkeş) uygun olarak Halk TV, parti televizyonu olduğu halde Baykal’ın eşinin yeğeninin mülkiyetinde. “Halk” adını taşıyor, ama CHP yönetimi kanalı Soner Yalçın’a devredemiyor. Baykal anlaşılan Nuh diyor, peygamber demiyor. Ne yapmalı? Baykal’ı ikinci kasetle bitirmeli! Şantaj yapmalı.
İklim Bayraktar Baykal’ı meclisteki odasında ziyaret ettikten sonra Kılıçdaroğlu’na gidip Baykal’ın kendisini taciz ettiğini anlatıyor. Bunu kanıtlayabileceğini söylüyor, kaydetmek için Kılıçdaroğlu’ndan kamera istiyor. Kılıçdaroğlu da cevap veriyor: “Siz bu işi kendiniz halledin”! “Eski genel başkanımıza tuzak kurmak için bizden ne cüretle yardım istiyorsunuz?” değil. “Siz kendiniz halledin”! İklim Hanım da, Yarsav’ın eski başkanına telefon açıyor. Kılıçdaroğlu’ndan şikâyet ediyor. Kelimesi kelimesine şöyle diyor:
“Böğüre böğüre ağlamak istiyorum. 45 dakika görüştük. Ama inancımı, umutlarımı yitirdim. O kadar açık konuştum ki. Ama yok, bundan bir cacık olmaz. ‘Sana en büyük balığı getireceğim. Bana destek ver, güç ver’ dedim. ‘Yok olmaz, sen kendin yap getir’ dedi. Ananın... Ben yaptıktan sonra youtube’a koyar yayınlarım, sana ne ihtiyacım var?”
Yarsav’ın eski başkanı bunları neden dinliyor? Bu adam, güya “saygın” bir kuruluşun başkanı idi. Halefi, CHP’den milletvekili olmak için görevinden istifa etti dün. Belki de Eminağaoğlu da aday adayıdır. Konuştuklarına bakın!
İntihar! “Ulusalcı” kanat, hayvanlar aleminde bazı türlerde görülen kolektif intihara kalkışmış durumda. Çöküş manzaraları gösteriyor ki, Türkiye’de yeni bir muhalefet doğmadıkça, AKP’nin önü açıktır!