Alkolsüz kokteylle akşamdan kalma!
Bir rezil olma durumu yaşanıyor. Hani kendi içimizde alıştık da ele güne, bütün dünyaya rezil olma durumu. Mesela Resmi Gazete’yi, pardon Yeni Şafak’ı alalım. Biliyorsunuz, Ankara Merasim Sokak’taki patlama Çarşamba akşamı oluyor. Yeni Şafak’ın Cuma günkü nüshasının manşeti şu: “Hepiniz ortaksınız”. Manşetin sol üstüne rozet biçiminde “ortaklar”ın bayrakları konmuş: ABD, Rusya, İran, Suriye.
ABD ile Rusya’nın Gürcistan savaşı (2008), Ukrayna ve Kırım (2014) ve Suriye (2015-2016) yaşandıktan sonra “ortak” ilan edilmesi, en azından bir AKP “öznelliği” olarak nitelenebilir. Şayet buna açık paranoya vakası denmeyecekse! Ama işin psikolojik yanı değil şimdi tartışmak istediğimiz. Politik yanı.
Demek Ankara’da patlayan bombanın arkasında bütün bu ülkeler var. Neden? Yeni Şafak manşetin hemen altında açıklıyor: “PYD/YPG dünyada en çok destek alan terör örgütü haline geldi.” Demek ki, olayda saatler sonra bombacının Salih Neccar adlı biri olduğu, bu kişinin Suriye uyruğu olduğu, Kürt olduğu, Amudeli olduğu, resmiyle birlikte saptanmış durumda. Önce kimliği bulundu deniyor. “Otomobilin demir çeliğinin bin bir parça olduğu patlamada PVC bir kimlik nasıl sağlam kalmış ki?” sorusu biraz yıpratıcı olunca, bu sefer bir parmak bulundu oluyor, oradan parmak izi ile Salih Neccar’a saatler içinde ulaşılmış oluyor. Olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar! Başbakan Profesör Ahmet Davutoğlu da Suruç katliamının failinin yakalandığını söylememiş miydi? 10 Ekim Ankara katliamının failleri de hemencecik saptanmıştı. Türk polisi hızlı çalışıyor. Yeni Şafak da bunun politik sonuçlarını çıkarıyor.
Sadece manşette değil. Orta sayfada başlıklardan biri şu: “Aile boyu PYD’li”. Altında da şöyle yazıyor: “Canlı bombanın PYD/YPG üyesi Salih Neccar olduğu kesinleşti.” Bakın bu çok önemli. Mesela Salih Neccar adı değil. Salih Neccar kesin olarak PYD/YPG’li.
Başbakan Profesör Ahmet Davutoğlu 10 Ekim Ankara katliamını “kokteyl eylem” ilan etmişti, hatırlanacak. IŞİD/DAİŞ ile PKK ortak prodüksiyonuydu. Profesör bu teorisiyle “stratejik derinlik” teorisi arasında nasıl bir ilişki olduğunu açıklamamıştı, ama arada bir fark var. “Derinlik” pek tutmadı. “Kokteyl” tuttu.
Yeni Şafak da bu Ankara eylemini “kokteyl” haline getiriyor. Hep aynı gün. Orta sayfada bir manşet: “Bombalar Diyarbakır’dan.” Bir sonraki sayfada dev kırmızı harflerle bir başka manşet: “Silahlar İran’dan”. Onun karşısındaki sayfada yine bir manşet: “Talimat Esed’den”. Bir ölçü Amerika, üç ölçü de Rusya katın, kokteyl tamam!
Yeni Şafak’ın bu kokteyli yaptığı günün akşamı TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) adlı örgüt, eylemi kendilerinin düzenlediğini açıklıyor. O andan itibaren Yeni Şafak sus pus! Cumartesi sabahı Yeni Şafak “akşamdan kalma”. Kokteyli fazla kaçırmış! Ne Ankara eylemi var, ne PYD/YPG sayfalarda. Bu günlerce devam ediyor. Biz devamlı soruyoruz: “Parmağı gösterin” ki failin Salih Neccar olduğu kanıtlansın diyoruz. “Bir Salih Neccar aranıyor” diyoruz. Yeni Şafak susuyor. Ta Salı’ya kadar! Akşamdan kalma diyoruz ya!
Bakın iyi anlatalım: Yeni Şafak’ta üç gün boyunca TAK adı geçmiyor! TAK’ın eylemci olarak adını verdiği Abdülbaki Sömer adı geçmiyor. Ama Salih Neccar adı da!
Sonra Pazartesi günü DNA testi, eylemi TAK’lı Abdülbaki Sömer’in yaptığını kanıtlıyor. Rezalet Türk hukukunun damgasını yemiştir! PYD/YPG teorisi çöküyor!
Salı günü nihayet konu Yeni Şafak’ta yeniden zuhur ediyor. Nasıl? Şöyle bir cümleyle: Başlık: Bomba Ankara’da hazırlandı.” (Hani “Bombalar Diyarbakır’dan”dı? Neyse geçelim.) Altında: “Askeri araçlara yönelik terör saldırısının detayları netleşiyor. Canlı bomba Salih Neccar (Abdülbaki Sömer)…”
Bir dakika! One minute! Salih Neccar Abdülbaki Sömer’le nasıl eşitlendi Yeni Şafak? Velev ki, Abdülbaki Sömer, Salih Neccar kimliğini taşıyordu. Önemli olan o ad değil ki. Şimdi size sayısız defa yazdığınız cümleyi tekrarlıyoruz. Yukarıda da aktardık. Sizin gazetenizden alıntılayarak:
“Canlı bombanın PYD/YPG üyesi Salih Neccar olduğu kesinleşti.” (Yeni Şafak, 19 Şubat 2016, s. 14)
Oysa Abdükbaki Sömer’in TAK üyesi olduğu kesin. PYD/YPG üyesi olmadığı da! Aynen Suriye uyruklu olmadığı, Amudeli olmadığı gibi!
Sizi gidi gazeteci kılığındaki Göbels’ler sizi!