Kafatasları ve kafatasçılar

Hollywood’daki kesik baş cinayetini günlerce manşet yapan burjuva basınının bu olaya ilgisini çekmek için ne yapmak gerekiyor? AKPci/Cemaatçi işbirlikçiler için “Kafataslarında Ergenekon Bağlantısı”, ulusalcı/Kızıl Elmacı nasyonal “sol”cular için “Kazılarda Pensilvanya İzi” ifadeleri mi kullanmak lâzım? Sizin basiretiniz, vicdanınız insanlığınız, pratik burjuva politikalarınıza, çıkarlarınıza bu kadar mı endeksli?

Toplu mezarların bu coğrafyanın her yanından mantar gibi fışkırması üzerine harekete geçen Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) oluşturduğu heyet, olay yerlerinde incelemelerde bulunup, kayıp yakınları, görgü tanıkları ve kurum temsilcileriyle görüşerek bir rapor düzenledi ve sonucu kamuoyuna 21 Şubat’ta açıkladı. Sonuç kan dondurucu: Şu ana kadar tespit edilmiş 1.469 kişiye ait olduğu tahmin edilen 114 toplu mezar! Bugüne kadar açılan ve 171 kişinin kemiklerine rastlanılan toplu mezar sayısı ise 26!” Bu satırları bundan hemen hemen bir yıl önce yazmıştık. O günden bugüne bu toplu mezarların sorumluları ile ilgili herhangi bir ciddi soruşturma ya da araştırma yapıldı mı? Dönemin herhangi bir yetkilisinin (asker ya da emniyetçi ya da sıradan bir idari personel) ifadesi alındı mı? Elbette hayır!

Amed’in (Diyarbakır) İçkale mevkiinde, 90’lı yıllarda JİTEM’in merkezi olarak kullanılan bina (yanında da ne tesadüf ki(!) ünlü işkence ve katliam merkezi 5 No’lu Cezaevi var) çevresinde, kültür bakanlığı tarafından yapılan restorasyonla ilgili kazılarda, rastlantı sonucu daha şimdiden 23 kafatasına rastlanmış. Üstelik henüz sadece 4-5 metrekarelik bir alanda. Bu bina ve çevresi, Kürt hevallerimizin tanımıyla 93 Konsepti’nin merkez karargâhı, yedi kişinin öldüğü, onlarcasının yaralandığı, Vedat Aydın'ın cenazesinde, kitleye ateş emri veren alay komutanı “Yedi Bela” İsmet’inden Cemal Temizöz’üne, Yeşil’inden Cem Ersever’ine kadar kontrgerillanın en kanlı ve şanlı katillerinin, nice itirafçı tetikçilerin yuvasıydı. Kazıyla ilgili şimdiden, çıkan kemiklerin yakınlarına ait olabileceğini düşünen 29 aile İHD’ye başvuru yapmış durumda.

Peki, iktidar cephesinden bu dehşet verici konuyla ilgili tek yorum nedir, biliyor musunuz? Tarım Bakanı Mehdi Eker buyurmuş: “Dinî gömülme tarzı pek görülmüyor, izlenimim o. Daha çok atılmış gibi duruyor.” Olayla, soruşturmayla, sorumlularla ilgili tek bir yorum yok! Kendisi de Kürt ve üstelik Amedli (Bismil ilçesinden) olan beyefendi sanki Diyanet sorumlusu ve olağan bir mezarla ilgili yorum yapıyor. Behey gafil! 23 insan kafatasından bahsediyorsun, hayvan kafatası bile olsa insan göstermelik de olsa “araştırıyoruz, ortaya çıkaracağız” filan der. Faili meçhul kurbanı olma ihtimali çok yüksek olan bu insanların değeri sizin gibilerin gözünde “dini vecibe” ile mi ölçülüyor? Bu ne cehalet, bu ne aymazlık, bu ne ödlekliktir!

23, yazıyla yirmi üç kafatası ve daha şimdiden! İşin tuhafı, bu kazılara, belli ki ortaya çıkan rakamın çok ürkütücü olması nedeniyle, kazıda çalışan işçilerin “sağlık problemleri” bahanesi ile üçüncü gününde ara verildi. Kendi halkının evlâtlarını çıkarmak isteyen yeni işçi bulma sıkıntısı yaşanması, -hem de Amed’de- imkânsız olduğuna göre, sakın bu arada daha büyük infial yaratacak yeni kafataslarını ortadan kaldırmak için olmasın? O bölgenin devlet güçleri dışında; ailelerin, kayıp yakınlarının, bağımsız hukukçuların, sağlıkçıların, insan hakları savunucularının ve siyasi partilerin (başta BDP) denetiminde gözetime alınması gerekmektedir. Derhal!

Bir ülkenin insanlarının ayağa kalkması için daha kaç kafatası, kaç toplu mezar gerekiyor? Marx’ın çok gönderme yapılan “sükût suikastı” dediği şey tam da böyle bir şey değil mi? Sormak lâzım; bu 24 kafatası meselâ İstanbul’da, İzmir’de ya da Ankara’da ortaya çıksaydı ünlü yazarlar, gazeteciler, “aydın” çevreleri, akademisyenler yine bu kadar sessiz kalacak mıydı? Peki Hollywood’daki kesik baş (evet sadece bir insana ait!) cinayetini günlerce manşet yapan burjuva basınının bu olaya ilgisini çekmek için ne yapmak gerekiyor? AKPci/Cemaatçi işbirlikçiler için “Kafataslarında Ergenekon Bağlantısı”, ulusalcı/Kızıl Elmacı nasyonal “sol”cular için “Kazılarda Pensilvanya İzi” ifadeleri mi kullanmak lâzım? Sizin basiretiniz, vicdanınız insanlığınız, pratik burjuva politikalarınıza, çıkarlarınıza bu kadar mı endeksli?

Egemenlerin yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır! Özellikle genç okurlarımıza hatırlatmakta fayda var: 93 Konsepti tanımı ile, vahşi yöntemleriyle tarihe damgasını vuran Kürt coğrafyasındaki kirli savaş yöntemleri 90’lı yıllarda sırasıyla DYP-SHP, DYP-CHP, DYP-ANAP, DYP-RP ve sonra ANAP-DSP-DTP (DYP’den kopan bir grup), 99 sonrasında da 2002’ye kadar DSP-MHP-ANAP koalisyonları ile devam etti. Yani DYP’den ANAP’a ve CHP-SHP-DSP gibi sözde sosyal demokrat partilere, AKP’nin öncülü olan RP’den, faşist MHP’ye bütün sermaye partileri, hep birlikte bu kafataslarının sahipleri de içinde olan ve dikkat, sadece Kürt bölgesinde işlenmiş olan 17.500 faili meçhul cinayet gerçekleşirken sırayla, el ele iktidar oldular! Köy yakmaları, korucu terörünü, sıradanlaşmış kirli savaş taktiklerini de siz ekleyin. Şimdi demokrasi havarisi kesilen AKP’ye sormak gerekiyor: Kafatasları ortaya çıkıyor, peki ya kafatasçı katiller ve (özellikle Hrant Dink davasında mahkemenin verdiği karardan aldığımız dersle) onların azmettiricileri ve kollayıcıları nerede? Ya sizin ısrarla ve alay edercesine “Tek dil, tek devlet, tek bayrak” diyen başbakanınızın ve iktidarınızın “kafatasçı”lardan farkı nerede?