Avcılar işçilerine mektup: Yalnız değilsiniz, kazanacaksınız!

Merhaba,

Ben yaklaşık 3 yıl önce, İstanbul Maltepe Belediyesi’nde çalışan bir taşeron işçisiydim. Hepinizin bildiği gibi belediyelerdeki taşeron işçileri, geleceği ve güvencesi olmadan çalıştırılırız. Bizler de Maltepe Belediyesi taşeron işçileri olarak aynı sizin yaptığınız gibi anayasal hakkımızı kullandık, sendikada örgütlendik. Ve daha güvenceli çalışmak istediğimiz için CHP'li Maltepe Belediyesi tarafından işten atılmıştık. Sözde taşeronluğa karşı olduklarını her platformda anlatan CHP sözcüleri iş kendi belediyelerine geldiğinde her türlü kuralsızlığı kural olarak kabul edip, biz asıl işi yapan taşeron işçilerine her şeyi mübah görmekteler.

Evet, Avcılar Belediyesi taşeron işçisi arkadaşlarım... Yaklaşık 4 yıl önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Türk-İş Konfederasyonu Genel Kurulu'nda "21. yüzyılda taşeronluk kölelik demektir. Ağlamayan çocuğa meme vermezler" deyip, istemeden de olsa biz işçilere mücadele edin demiştir. Ama iş az önce de söylediğim gibi, kendi belediyelerine gelince söylediklerini unutur, duymaz ve görmezden gelirler. Bizler Maltepe Belediyesi taşeron işçileri olarak Maltepe Belediyesi’nin önünde kar, soğuk, boran demeden, direnişimize karşı baskı, gözaltılar ve şiddete rağmen, 120 gün mücadeleye devam ettik. Bizi sendikalı olduğumuz için, güvenceli çalışma istediğimiz için işten atan CHP'li belediyeden taleplerimiz net ve açıktı. Belediyenin asli işlerini (park-bahçe, fen işleri, destek hizmetleri, çevre temizliği vs.) yapan işçiler olduğumuz için kadrolu işçiler gibi bizim de toplu sözleşmeden faydalanma ve sendikalı güvenceli çalışma hakkımızı istiyorduk. Bu en insani talebimizi bile kabul etmeyip, bize her zorluğu gösterdiler.

İşçi arkadaşlarım, ne pahasına olursa olsun, haklı olduğumuzun bilinciyle sonuna kadar mücadele ettik. Direnişimizi yalnızca Maltepe Belediyesi’nin önünde bekleyerek değil, İstanbul'un her alanını direniş alanına çevirerek sesimizi duyurabildiğimiz en uzak noktaya duyurmak için her türlü eylemi yaptık. Mücadelemizi İstanbul'dan Ankara'ya yürüyerek, her ilde basın açıklaması yaparak Ankara'ya taşıdık. Sonrasında işçi arkadaşlarla birlikte aldığımız kararla mücadelemizi hukuk boyutuna taşıyıp işe kadrolu iade talebiyle mahkemeye başvurduk ve kazandık. Şu an Yargıtay'ın vereceği kararı dört gözle beklemekteyiz. Bizim kazanımımızın Türkiye'deki 3 milyon taşeron işçisinin mücadelesine katkısı olacağını bildiğimiz için davayı çok yakından takip ediyoruz.

Direnişçi Avcılar Belediyesi işçisi arkadaşlar, sizlerin bu haklı mücadelede yalnız olmadığınızı ve kazanacağınızdan hiç kuşkum olmadığını söylemek isterim. Sizlerin direnişini farklı bir ilden, Manisa'dan takip etmekteyim. Belediyeden atıldıktan sonra metal iş kolunda çalışmaya başladım. Ama direnişte öğrendiğim birçok şeyi şu an çalıştığım fabrikada, daha güvenceli çalışma koşullarının sağlanması için işçi arkadaşlarımla birlikte verdiğimiz mücadelemize katmaktayım. Benim bildiğim ve öğrendiğim işçi direnişlerinde, gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan bir dünya yaratacak olanların bizler, eli nasırlı işçiler olduğudur. Gözümüz, kulağımız işçi direnişlerindedir. Umarım İstanbul’daki diğer işçi direnişleriyle direnişinizi birleştirip ve tek bir direniş gibi İstanbul'un her yerine yayarsınız. Sizin kazanımınız özelde Türkiye işçi sınıfının ve dünya işçilerinin olacaktır. Unutmayalım ki, son sözü hep direnenler söyler. Zafer direnin emekçinin olacak. BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ BİRLEŞİN!

Manisa'dan bir metal işçisi

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Eylül 2016 tarihli 83. sayısında yayınlanmıştır.