DİP'li öğrencilerden 6 Kasım'a çağrı
Devrimci İşçi Partili öğrenciler üniversiteyi bir anonim şirket haline getirmeyi amaçlayan yeni YÖK yasasına karşı öğrencileri 6 Kasım'da eyleme çağırıyor. Üniversite A.Ş.'ye geçit yok diyen DİP'li öğrenciler diğer öğrenci gruplarıyla birlikte Saat 12:00'de Çapa Tıp Fakültesi önünde buluşarak Beyazıt meydanına yürüyecek. Eğitim-Sen Üniversiteler Şubesi de 6 Kasım'da Yeni YÖK yasasına ve Üniversite A.Ş.'ye karşı Beyazıt Meydanı'nda olacak. Aşağıda DİP'li öğrencilerin üniversitelerde dağıttığı çağrı bildirisini yayınlıyoruz.
Bizim ne derdimiz var da çıkıyoruz sokağa? Peki, neden sen de YÖK’ü dert edinip, yürümelisin bizimle?
YÖK, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından “bugüne kadar hep işçiler güldü, gülme sırası artık bizde” diyen patronların çıkarlarını korumak için ve onlara hizmet edecek bir nesil yetiştirmek için “yükseköğretimde koordinasyonu sağlamak” adı altında 6 Kasım 1981 de kuruldu. Kurulduğundan beri de patronlar sınıfının, işçi sınıfına karşı bir baskı ve sindirme aracı işlevini gördü. Bugün ise YÖK, üniversitelerde piyasalaştırmanın, ticarileştirmenin, bilim emekçilerini şirketlere eleman yapmanın, öğrencileri müşteri gibi gören uygulamaların taşıyıcısıdır. Son dönemde yemekhane fiyatlarının artması, öğrenci kimlikleriyle banka kartlarının birleştirilmesi, teknokentlerin açılması bunlara sadece birkaç örnektir.
Yaklaşan ekonomik krize, en başta Sendikalar ve Toplu İş İlişkileri Kanunu olmak üzere birçok alanda hazırlık yapan patronlar sınıfı, üniversiteleri de bu krizi karşılayacak şekilde kendi çıkarlarına göre dönüştürmenin peşindeler. Üstelik YÖK’ün yeteri kadar esnek olmadığından da şikayetçiler. Onlar, finansal esneklik ve rekabet imkânlarının geliştirilmesi adı altında gittikçe ticarileşen, akademik performans adı altında bilimsel çalışmaların patronlar çıkarına denetlenmesinin yolunun açıldığı, güvencesiz çalışmanın kol gezdiği, bilim emekçilerini çeşitli projelerle sermaye çıkarına araştırma yapmaya teşvik eden ve üniversitelerin yönetimindeki konseylerde, bulunduğu ilde en çok vergi veren veya üniversiteye en çok bağış yapan patronların da bulunduğu bir üniversite istiyorlar. YÖK tarafından hazırlanan yeni YÖK yasa taslağı ile üniversiteleri tamamen ticarethaneye dönüştürmek ve bir anonim şirket gibi yönetmek istiyorlar. Bu bir sınıf saldırısıdır! Bu saldırıyı Batıcı – Laikiyle, İslamcısıyla topyekün patronlar sınıfı başlatmıştır. Sadece AKP ‘nin değil CHP, MHP ve diğer patron partilerinin çıkarları da eğitimin ticarileştirilmesinden geçmektedir!
Bizleri umursadıklarını söylüyorlar; ancak bizleri sadece geleceğin köleleri olarak görüyorlar! Biz bu topluma katkı sağlamak için, insanlığı daha ileriye götürmek için eğitim görüyoruz, oysa görüyoruz ki bize öğretilen her şey Sabancıların, Koçların, Ağaoğluların ceplerini daha fazla doldurmak için. Bir yanda milyarlarca üretenin emekleri üzerinde yaşayan bir avuç asalak, bir yanda işte o milyarlar!
İşte bizim isyanımız, başkaldırımız bunadır! Bu düzen hiç kimseye bir gelecek sunmamaktadır. Gelecek devrimdedir, gelecek mücadelededir. Biz bu mücadelede tarafız ve yerimiz ise milyarların yanıdır; okulları, hastaneleri, yolları, otelleri, kampüsleri ve daha pek çok şeyi var eden, işçi sınıfının yanıdır. Biz öğrencinler bütün enerjimizi bu mücadelede dünyayı emekleriyle var eden işçilerin, patron sınıfına karşı mücadelesine harcamalıyız.
YÖK’ün ve Sermaye’nin Üniversite A.Ş. tasarısına geçit vermeyeceğiz!
Üniversiteyi özgürleştirmek için, insanlığın yararına bilim üretilmesi için, Özgür Emekçi Üniversitelerini kurmak için, bu kokuşmuş düzeni yıkmak için haydi mücadeleye! Haydi Devrimci İşçi Partisi saflarına!