Ne AKP, Ne CHP; Kurtuluş İşçinin Kendi Elinde!

Ankara Bölge İdare Mahkemesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Hanoğlu-Zigana ortak girişimine verdiği personel ihalesinin yürütmesini durdurdu ve işçilerin mücadelesi şimdilik bir kazanım elde etti. Sözleşme İzelman’la imzalanacak. Neden mi şimdilik?

Temizlik, bakım, ofis yönetim ve denetim hizmetleri ihalesinin Hanoğlu-Zigana ortaklığında kalması sonucu 650’nin üzerinde belediye emekçisi işini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştı. Ama ilginç bir durum vardı: İhaleyi alan taşeron şirket Hanoğlu-Zigana ortak girişiminin avukatı, Ankara İl Genel Meclisi'nin CHP Grup Başkan Vekiliydi! Yani CHP'nin önemli isimlerinden biri. Şirket avukatı ve şirket adına tek yetkili. CHP’liler bu işten kârlı çıkacaktı belli ki. Bu sebeple hem CHP hem de Kocaoğlu bu konuda sessiz kaldılar. Şoför ihalesinde İzelman için o kadar bağırdıkları halde bu konuda suspus oldular. İhale CHP’li olmayanlarda kalınca ses çıkıyor, CHP’lilerde kalınca ses kesiliyordu.Yani taşeron işçisinin çilesi “0 taşeron” diyen İzmir Belediyesi’nde bitmeyecek gibi görünüyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü’nün yaptığı ihaleyi ise önce Etkin-İdeal Ortak Girişimi almıştı. Bu durum, CHP’li Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ve temsil ettiği patronları bunalıma sokmuştu. Taşeronlaşmayı güya kaldırma taraftarı olduğunu söyleyen Kocaoğlu, İzmir 1. İstihdam Zirvesi’nde şöyle konuşmuştu: “Hükümet asgari ücreti belirlediği gibi azami ücreti de belirlesin. Sendikaların ücret sendikacılığı yapmasının önüne de yasal tedbir konulsun. İşçi sendikaları örgütlensin ve bütün çalışanları kucaklasın! 15 milyon işçi varsa 15 milyonun 15 milyonu da sendikalı olsun. Ama sendikalar patronların kârının artması için çaba göstersin. Yani işverenle beraber çalışsın. Taşeronu böyle kaldıralım!...” Derdi, belediye şirketlerine ihalesiz iş vermek. Kendi değirmenine su taşımak.

Kocaoğlu, “İhaleleri alamazsak, işçileri atarız” diyor. Böylece işçileri işten atma tehdidiyle karşı karşıya bırakarak kendisinin çıkarları için mücadele etmeye yönlendiriyor. İşçiyi, kendisini kimin sömüreceği konusunda bir seçime zorlayarak, tıpkı AKP gibi bir patron partisi olan CHP’yi desteklemek durumunda bırakmaya çalışıyor. İzelman meselesinde işçiye, “Ya taşerona geçersiniz ya da işsiz kalırsınız” diyordu.

CHP, bulunduğu belediyelerde taşerondaki işçileri kadroya geçirdiğini ve taşerona karşı olduğu yalanını söylemeye devam ediyor. Oysa pek çok yerde CHP’li belediyeler taşeron sistemini hakkıyla uyguluyor. CHP taşeron sistemine neden karşı olsun ki? Kendisi de bu sistemin kaymağını yiyenlerden sonuçta. İzmir’de CHP’li belediye, zaman zaman kahramanlık taslıyor ama Zonguldak Belediye Meclisi’nde, taşeron firmada çalışan işçiler maaşlarını alamadıkları için pankart açan AKP’li Belediye Meclis üyeleri olmuştu. O zaman AKP taşerona karşı mı olmuştu? Yani bunların hepsi aynı kumaştan. Pastadan pay alamadıklarında işçiden yana gözüken sömürücülerin temsilcileri. AKP’si, CHP’si, MHP’si hepsi patron partisidir ve taşeron düşük ücret, uzun iş saatleri ve iş cinayetleri anlamına geldiği halde işçileri taşeron şirketlerin insafına terk ediyorlar.

Özetle, patron partilerinden işçiye hayır yok. Belediye emekçileri, kendi çıkarlarını savunan partilerde örgütlenmeli, siyaset yapmalıdır.Madem patronlar örgütlü saldırıyorlar, işçiler de örgütlenerek mücadele etmelidir. Çünkü üretenler, hayatı yaratan işçilerdir ve yöneten de onlar olmalıdır!

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mayıs 2013 tarihli 43. sayısında yayınlanmıştır.