DİP’in Olağanüstü Kongresi: savaşa karşı savaş!

Devrimci İşçi Partisi (DİP), kapitalizmin insanlığı bir kez daha dünya savaşının eşiğine getirmiş olduğuna işaret ederek, daha önceki dünya savaşları nasıl bitirildiyse bir Üçüncü Dünya Savaşı başlarsa bunun da aynı yöntemle sona erdirileceğini vurguladı: sınıf mücadelesi ve devrim. Dünya savaşını sınıflar arası savaşa çevirmek.

 

DİP, geçtiğimiz günlerde I. Olağanüstü Kongresi’ni topladı. Partinin III. Olağan Kongresi geçen yıl bahar aylarında toplanmıştı. IV. Kongre’nin bir yıl daha toplanması gerekmiyordu. Ama DİP, içinden geçmekte olduğumuz koşulların olağanüstü karakteri dolayısıyla bir Olağanüstü Kongre toplayarak yaklaşan büyük savaş tehlikesine karşı stratejisini belirledi.

DİP’in bu adımı atmasına yol açan en önemli somut gelişme, 2016’nın ilk gününün gecesi Suudi Arabistan’ın, kendi Şii azınlığının en önemli sözcüsü konumunda olan din adamı Şeyh Nimer el-Nimer’in boynunu vurdurması oldu. Parti, Ortadoğu’da bir mezhep savaşının boyutları ölçülemeyecek derecede tehlikeli bir olasılık olarak ufukta görünmüş olduğunu yıllardır saptamıştı. Ama Sünni-Şii mücadelesi yıllardır Irak, Bahreyn, Suriye ve Yemen’de vekâleten savaşlar aracılığıyla yürütülüyordu. Şimdi Nimer el-Nimer’in idamıyla esas aktörler, Suudi Arabistan ve İran artık çıplak biçimde karşı karşıya geliyordu. Buna ilaveten, Rusya’nın Suriye Ordusu’na verdiği desteğin mezhepçi-tekfirci muhalefeti geriletmesi, özellikle Halep’in yeniden Suriye Ordusu’nca ele geçirilmesi olasılığı Sünni Troyka’yı (Suud-Katar-AKP Türkiyesi) çok rahatsız ediyordu. Nihayet, PYD/YPG’nin DAİŞ’e karşı askeri başarıları da AKP yönetiminin büyük tepkisini çekiyordu. Ortadoğu’da patlak verecek böyle bir savaşın hızla dünya savaşına dönüşmesi işten bile değildi. İşte savaş için bir yol haritası belirlemek bunun için önemliydi.

DİP, Olağanüstü Kongre kararını Ocak başlarında aldı. Şubat ayının ortasında uluslararası planda da, Türkiye’de de herkes bir Üçüncü Dünya Savaşı olasılığından söz ediyordu! DİP somut durumun somut analizi yoluyla proletarya güçlerinin politik ihtiyaçlarına erkenden cevap verme olanağına kavuşmuş oluyordu.

Dünya savaşını sınıf savaşına çevirmek

Kongre, dünya savaşı veya Ortadoğu savaşı karşısında pasifizmin hiçbir işe yaramayacağının, emperyalist tekellerin veya petrol rantıyla yaşayan devletlerin, ekonomik çıkarlarından, barış çağrısı yapan pasifist vaazlarla vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi. Tarihin dersi açıktı: şayet 20. yüzyılda yaşanan iki dünya savaşına son verilebildiyse, Hitler’in insanlığı ve uygarlığı mahvetmesi engellenebildiyse, bunun nedeni sınıf mücadelesidir, devrimdir, savaşın yerine sınıf savaşının geçirilmesidir. Birinci Dünya Savaşı’nı Rus ve Alman devrimleri bitirmiştir. İkincisini ise hem Ekim devriminin ürünü olan Sovyet devleti ve Kızıl Ordu, hem de Batı’da Fransa’dan başlayarak bütün Akdeniz kuşağından doğuda Çin’e, Vietnam’a, Kore’ye kadar işçilerin ve yoksul köylülerin mücadelesi. Öyleyse, bir Üçüncü Dünya Savaşı gerçekleşirse, bunu da pasifizm (yani soyut barış dilekleri) değil, sınıf mücadelesi ve devrim durduracaktır. Savaşın nedeni kapitalizmse, savaşa son vermek için kapitalizmi ortadan kaldırmak üzere mücadele etmek gerekir.

Türkiye’de belirleyici faktör sınıf mücadelesi

Kongre, AKP yönetiminin hem Türkiye’nin Kürt kentlerinde kışkırttığı savaşı, hem de Rojava’ya karşı da topçu ateşiyle ilk savaşı başlatmış olmasını ele alan bir çağrıda, aslında artık Kürdistan’ın (şimdilik İran Kürdistanı hariç) parçalarındaki mücadelenin birleşik bir mücadele haline geldiğini, Türk ve Kürt burjuvazisinin Irak Kürdistanı’nın petrol zenginliğine göz koyduğunu, Erdoğan-Barzani ekseninde ve emperyalizmle aynı doğrultuda bir hâkim sınıf çözümü peşinde olduğunu, buna karşılık Türkiye’deki Kürt hareketinin ve Rojava’nın tek çıkar yolunun Kürdistan’da sınıf mücadelesini ve emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltmek olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin kendi politik hayatında esas büyük değişikliği, işçi sınıfının masaya yumruğunu vurmasının gerçekleştireceğinin altını çizdi. Bu bağlamda, 2015 Mayıs’ında Bursa’dan başlayan fiili metal grevinin sınıf mücadelesinin genel atmosferini değiştirmiş olduğuna, bugün bir yandan asgari ücret kıdem farkının, öte yandan kıdem tazminatının savunulması ve kiralık işçiliğin püskürtülmesi çabasının işçi hareketinde bir hareketlenme yarattığına işaret etti. Bunun da ötesinde, metalde 2017’de yeni sözleşme dönemi geldiğinde fırtınanın patlak vereceğini vurguladı. DİP, hükümetin savaş kışkırtıcısı tutumuna karşı en iyi panzehirin işçi mücadeleleri olduğunun altını çizdi.

I. Olağanüstü Kongre olağanüstü doğru bir karar ve olağanüstü başarılı bir kongre olarak DİP’in ve Türkiye’de devrimci Marksizm’in tarihinde şimdiden yerini almış bulunuyor.