Kanaky, Fransız sömürgeciliğine meydan okuyor
1945’te İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden 1960’ların ikinci yarısına kadar olan döneme, sömürgeleştirilmiş halkların bağımsızlıkları damgasını vurmuştu. Afrika’da, Ortadoğu’da (Batı Asya) ve Asya’da bir dizi halk, bazen elde silah ulusal kurtuluş savaşı vererek, bazen de sömürgeciler böyle bir savaş başlamadan işin içinden çıkmak istediği için, başta Fransız ve İngiliz olmak üzere (ama daha küçük ölçeklerde aynı zamanda Hollanda, Belçika, Portekiz ve diğerleri de dahil) sömürgecilerin boyunduruğunu kırıp atmışlardı. Sömürge karşıtı savaşların en büyük dalgası o dönemde yaşanmıştır ama sonrasında emperyalizm ve sömürgecilik sona ermiş değildir. Filistin’in Siyonizm eliyle sömürgeleştirilmesi, ABD’nin Porto Riko’yu sömürgeleştirmesi, İspanya’nın tarihsel Fas coğrafyasının önemli liman şehirleri Melilla ve Septe’yi (Ceuta) elinde tutması ya da İngiliz emperyalizminin Arjantin’den bir taşımı mesafedeki Malvinas adalarını elinden bırakmaması gibi bir dizi daha küçük ölçekli örnekte sömürgeciliğin hâlâ yaşadığını görüyoruz.
En büyük sömürgelerini, Cezayir’de ve Vietnam’da komünistlerin ya başını çektiği ya da büyük rol oynadığı bağımsızlık savaşları sonrası kaybeden Fransız emperyalizmi, daha küçük sömürgelerine en kıskançça sarılan güçlerden biridir. Güney Amerika’nın kalbine saplanmış bir hançer gibi olan Fransız Guyanası, Karayipler’deki Guadeloupe ve Martinique adaları bu sömürge yönetiminin en bilinen örnekleridir. Bir diğer Fransız sömürgesi ise, Okyanusya’da bir küçük ada ve çevresindeki daha küçük takım adalardan oluşan Yeni Kaledonya, ya da yerel dildeki adıyla Kanaky (Kanaki). Her bir örnekte bu sömürgeleştirilmiş ülkelerde yaşayan halkların sınırlı nüfusu başta olmak üzere bir dizi faktör, Fransız emperyalizmine sömürgelerini koruma şansı vermişti. Fransa’nın Fransa’dan gönderdiği beyaz nüfus ile azınlığa dönüştürmeye çalıştığı Kanaky’nin yerli halkı Kanaklar için de durum böyledir. Kanak halkı, dezavantajlı durumuna rağmen bağımsızlık isteğini her vesile ile göstermiş, hatta 1984 ile 1988 arasında, Fransa’da “olaylar” (les événements) olarak anılan bir bağımsızlık savaşı yürütmüştü. Bu savaş, aynı Filistin’de olduğu gibi “yerleşimciler” ile yaşanan çatışmalarla iç içe geçmiş, sonunda ise bir dizi bağımsızlık referandumunu da içeren kırılgan bir anlaşma imzalanmıştı. Yapılan üç referandumdan (kovid19 salgını sırasında olan sonuncusunu halk boykot etti) bağımsızlık oyu çıkmasa da halk Fransız sömürgeciliğine itirazını çeşitli vesilelerle dile getirmeye devam etti.
Şimdi, yakın tarihte adaya gelen Fransız yerleşimcilere de oy hakkı vererek şu anda nüfusun yüzde 42’sini oluşturan Kanak halkının seçimlerdeki gücünü eritmeye kalkan bir yasa tasarısı, fitili tekrar ateşledi. Bağımsızlıkçı kanadın siyasi örgütü FLNKS (Kanak Sosyalist Ulusal Kurtuluş Cephesi) ve yakın zamanda kurulan ve sokaktaki militan mücadeleye odaklanan CCAT’ın (Saha Eylem Koordinasyon Hücresi) başını çektiği bir hamleyle halk sokaklara döküldü, yolları kapattı. Polisle yaşanan ve karşılıklı ölümlerin olduğu çatışmaların yanı sıra, silahlanan Avrupalı yerleşimciler ile de küçük çaplı bir iç savaş yaşanıyor. Tek başına kalan yiğit Kanaky’nin, Fransız işgalcinin bütün imkanlarını seferber etmesi sebebiyle bu sefer mağlup olması olasıdır. Ama Ortadoğu’dan Batı Afrika’ya ve Okyanusya’dan Karayipler’e kadar işçi sınıfı ve dünya halkları emperyalist haydutlara o son silleyi attığında, Kanaky’nin cesur halkı da elbet Fransız işgalciyi denize dökecektir.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2024 tarihli 177. sayısında yayınlanmıştır.