Afgan kadınının düşmanları: Emperyalist işgalciler, işbirlikçiler ve Taliban!
Afganistan’da emperyalizmin bozgun halindeki çekilişi sürüyor. Ancak tamamlanmış değil. Hala 6 bin Amerikan askeri Kabil havaalanında bulunuyor ve tahliyeleri organize ediyor. Daha önce Irak’ta ve Suriye’de yaptıkları gibi geride on binlerce askerle geri dönebilmek için bir köprü başı bırakmak amacıyla ellerinden gelen her şeyi yapacaklarından emin olmak gerekir. Dolayısıyla sürecin tamamen sona erdiği düşünülmemelidir.
Taliban’ın takıyyesi
Şimdilik bu “tahliye” süreci ABD ile Taliban arasında bir mutabakat içinde yürütülüyor. Bu esnada Taliban da kendi iktidarını dünya arenasında meşru hale getirmek için bir dizi göz boyama faaliyetine girişmiş durumda. Taliban af ilan etme vaadinde bulunuyor ve intikam eylemlerine girişmeyeceğini söylüyor. Bu konuda gözlerden ırak yerlerde çok sayıda yargısız infazın gerçekleşmekte olduğu haberleri gelse de genel bir intikam seferberliği gözlemlenmemekte. Ancak Taliban, demokrasi konusunda kimsenin herhangi bir iyimserliğe kapılmaması için “şeriat düzeni” kurulacağı konusunda açık tutumunu ilan etmiş durumda.
Kadın sorunu en önemli ve yakıcı gündem olarak ortada duruyor. Taliban yetkilileri bu alanda da kendilerini kabul edilebilir göstermek için kadın gazetecilere röportajlar veriyorlar, kadın doktor ve hemşirelere görevlerinin başına gitme çağrısı yapıyorlar, birkaç kadının sokakta ellerinde küçük pankartlarla yaptıkları sembolik eylemleri bizzat kendileri basına servis ediyor, kadınların çalışma ve eğitim görmelerini yasaklamayacaklarını duyuruyorlar. Tabii “şeriat kurallarına uymak kaydıyla” diye ekleyerek. Dünya bu görüntülerle teskin edilmeye çalışılırken Afgan kadınları Taliban’a haklı olarak hiçbir güven duymuyor.
Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin yalancı kadın dostluğu
Ancak unutmamak gerekir ki Afgan kadını için NATO işgali de ciddi bir özgürlük alanı sağlamamıştı. Zira NATO’nun Kabil içinde kesin hakimiyeti altında tuttuğu “Yeşil Bölge” haricinde durum Afganistan kırsalından çok da farklı değildi. NATO işbirlikçisi savaş ağalarının oluşturduğu Kuzey İttifakı unsurları da Taliban gibi kadın düşmanı, gerici ve kökten dinci bir siyasal yapıya sahipti ve kadınları ezmeye devam ediyordu. Elbette ki Taliban rejimi kadınlar üzerindeki baskı ve kontrolü şimdiden arttırmış durumda. Ancak özgürleşmiş Afgan kadınının bir anda tutsak edilmesinden de bahsedemeyiz. Dolayısıyla Afgan kadınlarının Taliban gericiliğinin ciddi tehdidi altında olsa bile emperyalist işgalin ve işbirlikçi Kuzey İttifakı’nın barbarlarının geri dönmesini istediğini söyleyemeyiz. Ancak bu, kadın sorununun emperyalizm taşeronluğuna soyunan yeni figürler tarafından suiistimal edilmesine de mani olmuyor. Penşir eyaletinde Taliban’a karşı kurtarılmış bir bölge oluşturan Tacik kökenli mücahitlerden Ahmet Mesud, Fransız basını aracılığıyla dünyaya açıklama yaparken ve Batı’nın desteğini isterken, bir yandan da ellerinde kalaşnikof tüfeklerle, RPG roketatarlarla kadınların fotoğraflarını servis ediyor. Böylece kendi bölgesine bir tür “Afganistan Rojavası” havası vermeye çalışıyor. Bu görüntülere Afganistan’da kanacak kimse olduğunu zannetmiyoruz. İşbirlikçi bir siyasal İslamcı savaş ağasının emperyalizme sunduğu dilekçe de Afgan kadınlarına en ufak bir güvence de umut da sunmuyor. Ama buralarda bu ucuz propagandanın kendine epey alıcı bulmuş olması üzücü.
Emperyalist işgal de kadınlar için bir cehennem yaratmıştı
Taliban’ı gerekçe göstererek emperyalizmin yenilgisinin üzerini kapatanların aksine Afganistan’dan bir şekilde dünyaya sesini duyuran kadın örgütleri emperyalist işgalin ülkeyi sadece yozlaşma içine ve uyuşturucu mafyasının hakimiyetine sürüklemediğini aynı zamanda kadınlar için de dünyanın en tehlikeli yeri haline getirdiğini vurguluyorlar. Zira Afganistan’da kadınları ve küçük çocukları pazarlayan (en başta da Amerikan ve diğer NATO üyesi ülkelerin işgalci askerlerine) aşağılık bir mafya sistemi, emperyalist uçakların kanatlarının altında gelişti ve yerleşti. Afgan kadınları, Taliban’ın göz boyama çabalarının iktidarlarını güvencede hisseder hissetmez son ereceğinin farkındalar. Ama yine de panikle Batılı himayecileri geri çağırmak gibi bir düşünce yaygın kabul görmüyor. Sosyalist kökenli bir Afgan kadın militanın ülkedeki durumu izah ederken kurduğu cümle çok çarpıcı: “Bizim üç düşmanımız var. Taliban; İşgalciler ve Kuzey İttifakı. İşgalciler gidince iki düşmanımız kaldı!”
Emperyalizme, işbirlikçilere ve Taliban gericiliğine karşı sesini yükselten Afgan kadınlarına sesimizi katmalıyız. Afgan kadınlarının yalnız olmadığını göstermeliyiz. Ama bunun için asla emperyalizmi göreve çağırmayacağız. Birinci görevimiz kadınların üç düşmanından biri olan NATO işgalcilerinin tekrar oraya dönmesine mani olmak için mücadele etmektir. Afganistan’da halen 6 bin Amerikan askerinin bulunduğunu unutmadan, Türkiye’nin NATO’nun bekçiliğini yapmak için hala bir formül arayışı içinde olduğunu unutmadan tek bir NATO askerinin dahi Afganistan’da kalmaması için, TSK’nın da son askerine kadar ülkeye dönmesi için mücadeleye devam etmeliyiz.
Afgan kadınları yalnız değildir!
Kimse NATO defolduğunda Afganistan’ın kadın düşmanı bir Ortaçağ coğrafyasında yalnız başına kalacağını düşünmemelidir. Pakistan ve İran’ı bir tarafa bırakırsanız, Çin’i Rusya’sı ve hatta Türkistan cumhuriyetleri ile tarihinde 1917 Ekim Devrimi ve 1949 Çin Sosyalist Devrimi olan Asya, kadın hakları konusunda Batı’dan çok daha fazla kazanıma sahip bir coğrafyadır. Sadece kürtaj hakkı açısından bile kendi içinde Katolik gericiliğine teslim olmuş Avrupa Birliği’nden çok daha geniş güvencelere ve haklara sahip bir coğrafyadan bahsediyoruz. Afgan kadınları ve çocuklarının yaşamları ve özgürlükleri emperyalistlerin hiçbir zaman umurunda olmadı. Ama bugün Afganistan’ın komşu ülkelerinin aynı kayıtsızlık içinde olmayacağını umabiliriz ve bunu sağlamak için de sesimizi yükseltmeli ve uluslararası alanda bir mücadele yürütmeliyiz.
Taliban tehlikesine bakıp emperyalizmin Afganistan’daki bozgununa bozulmak Afgan halkıyla bilhassa da Afgan kadınlarıyla bir duygudaşlık getirmiyor. Emperyalizmin bozgununu Taliban’la değil işgalden kurtulan Afgan halkıyla birlikte selamlayalım. Taliban olsun Kuzey İttifakı olsun başka yeni yetme savaş ağaları olsun her türlü gericilikten kurtulmak için vereceği hürriyet mücadelesinde her milletten Afgan emekçi halkının, işçilerinin, yoksul köylülerinin ve en önce de kadınlarının yanında olalım.