4. Avrupa-Akdeniz Konferansı: Ortadoğu’da yeni bir güç birliğine doğru
4. konferansta hem nicel hem nitel sıçrama
4. konferansın çağrısına, dünyanın dört bir yanından, Rusya’dan Arjantin’e, Macaristan’dan Filistin’e, Ukrayna’dan Japonya’ya çok sayıda ülkeden devrimci örgüt ve militan yanıt verdi. Avrupa, özellikle Akdeniz ve Doğu Avrupa ülkeleri, oldukça geniş bir katılım gösterdi: Fransa’dan ROR, İtalya’dan PCL, Yunanistan’dan EEK, Finlandiya’dan MTL, Macaristan’dan Eszmelet konferansta temsil edildi, bunun yanında Polonya’dan da katılım oldu. Balkanlar’dan Türkiye ve Yunanistan’ın yanı sıra, Kıbrıs, Makedonya ve Bosna-Hersek fiilen, Bulgaristan da Skype yoluyla katıldı. Eski Sovyet cumhuriyetlerinden Rusya’dan RPK, OKP ve Alternativyi, Ukrayna’dan Akıntıya Karşı hareketi temsilcilerini yollarken, hâlâ savaş bölgesi olan Donetsk’ten bir komünist ve Ukrayna sosyalist örgütü Borodba temsilcisi Skype yoluyla katıldı. Azerbaycan’dan Sosialist Elm (Sosyalist Bilim), militanları vize sorunları dolayısıyla katılamadığı için konferansa mesaj yolladı. Ortadoğu’dan Türkiye ve İran’ın yanı sıra bu sene, Filistin’den Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) katıldı. Bunun dışında, binlerce kilometre öteden, ABD’den konferansa destek mesajı yollandı, Arjantin’den Partido Obrero konferansa katıldı, Japonya’dan Devrimci Komünist Parti bir mesaj yolladı, Güney Afrika iki aydın ile temsil edildi.
Özellikle Ortadoğu bölgesinden birçok militan vize engeline takıldığı için konferansa gelemedi, bunların arasında işgal altındaki Filistin’de Ramallah’ta yaşayan genç bir kadın militan, Türkiye’de yaşayan iki İranlı devrimci ve İran’ın içinden bir gazeteci, Azerbeycan’dan Sosialist Elm militanları ve Ermenistan’dan Marksist bir grup var.
Nitel sıçrama
Dördüncü konferans bu anlamda, sadece öncekilere göre çok daha fazla katılımcıya ev sahipliği yapmakla kalmadı, niteliksel olarak da bir sıçramayı temsil etti. Konferans yaklaşık yirmi ülkeden örgüt ve militanları bir araya getirdi ve burada kurulan temaslar, yakın gelecekte birlikte mücadelenin imkânlarını yarattı. Her an yeni patlamalara gebe Ukrayna’dan ve Donbass Cumhuriyeti’nden katılan komünistler konferansa eşsiz bir katkı yaptılar. DEYK’in (Dördüncü Enternasyonalin Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu) yakın zamanda örgütsel bir atılım gerçekleştirdiği, Avrupa’da politik krizin merkez üslerinden, Fransa’dan Renaissance Ouvrière Révolutionnaire (Devrimci Proleter Yeniden Doğuş, ROR) ilk defa uluslararası bir konferansta boy gösterdi. Ortadoğu’nun en önemli sosyalist hareketlerinden biri olan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin konferanstaki varlığı ise, emperyalizme ve Siyonizme karşı ortak mücadele açısından çok özel bir önem taşıyor. Konferans ilk kez Kafkasya’ya doğrudan bir açılım yapmış durumda. Balkanlar’daki ilişkiler ise adım adım gelişiyor.
100. yılında Ekim devriminin yolunda!
Kapitalizmin dünyayı içine sürüklediği yoksulluk, açlık, sefalet, savaşlar ve krizlere karşı toptan bir mücadele çağrısının ürünü olan 4. Avrupa-Akdeniz Konferansı, bu mücadelenin en büyük, en görkemli zaferlerinden büyük Ekim devriminin 100. yıl dönümüne denk geliyordu. Ekim devriminin, Lenin ve Trotskiy önderliğindeki Bolşeviklerin ruhuyla emperyalizme, savaşa ve faşizme karşı mücadele çağrısı, konferansın her aşamasına damgasını vurdu.
Oldukça kalabalık geçen açılış oturumunda başkanlık yapan DİP Genel Başkanı Sungur Savran konferansın çeşitli ülke ve bölgelerde zaten sürmekte olan mücadeleleri uluslararası çapta birleştirme, her bir ülkede kurulacak devrimci partilerin bir enternasyonal örgütlenmesi hedefinde bir adım olacağını söyledi. EEK Genel Sekreteri Savas Mihail-Matsas Üçüncü Büyük Depresyon ile dünyanın yeni, patlamalı bir döneme girdiğine, özellikle Üçüncü Dünya Savaşı tehlikesinin arttığına dikkat çekti ve devrimci bir Enternasyonalin her zamankinden daha önemli bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Nitekim konferansın son oturumu da büyük Ekim devrimine ayrıldı. Arjantin’den PO temsilcisi, Finlandiya’dan MTL temsilcisi, Güney Afrika’dan bir konuşmacı, Türkiye’den DİP temsilcisi ve Yunanistan’dan EEK temsilcisinin konuştuğu oturuma, sosyalist dünya devrimi için mücadele çağrısı hâkimdi. DİP adına oturumda konuşan Sungur Savran, Ekim’in Rusların olduğu kadar Müslüman halkların da devrimi olduğunu belirtti ve bugün Müslüman halkları tekfircilikle ve gericilikle özdeşleştirmenin büyük bir hata olduğunu söyledi. Devrim döneminde Rusya’ya dönen Lenin’in ve Trotskiy’in, bir ay arayla ve birbirlerinden habersiz olarak, yaptıkları ilk konuşmaları “sosyalist dünya devrimi” çağrısıyla sonlandırdığını hatırlatan yoldaşımız, bu çağrının mücadele şiarımız olmaya devam ettiğini söyledi.
Anti-emperyalist, anti-Siyonist, birleşik inisiyatif için uluslararası ilk adım!
Konferans aynı zamanda Filistin’de Siyonist işgale İngiliz emperyalizminin verdiği desteğin, Balfour Deklarasyonu’nun da 100. yıl dönümüne denk geliyordu. Konferansın ikinci gününde “Balfour’dan Trump’a esaretin 100 yılı” başlıklı, özel olarak özgür bir Filistin için direnişe ve Siyonizme karşı mücadeleye ayrılmış bir oturum vardı. Filistinli Politik Tutsaklar Dayanışma Hareketi Samidoun Avrupa temsilcisi Muhammed Hatib, Filistin sorununun tarihsel gelişimi ve Siyonist devlete karşı mücadele hakkında konuştu. Hatib, İsrail hapishanelerinde açlık grevinin 40. gününde işgal devletine taleplerini kabul ettiren Onur Grevi direnişçilerini selamladı ve salondan büyük alkış aldı. Sözlerini, Akdeniz bölgesinde devrimci güçlerin sömürgeciliğe, emperyalizme, Siyonizme ve aynı zamanda yükselişteki aşırı sağa karşı bir araya gelmesinin önemini vurgulayarak bitirdi.
Oturumda, Arjantin’de DİP’in kardeş partisi Partido Obrero’nun Filistinli politik tutsaklarla açlık grevi sürerken, binlerce kilometre öteden sergilediği örnek dayanışmayı anlatmak amacıyla Rafael Santos söz aldı. Santos, Partido Obrero milletvekillerinin Arjantin ulusal parlamentosuna verdikleri, tutsakların taleplerinin karşılanmasını talep eden önergeyi sundu.
Bu oturumda iki karar tasarısı kabul edildi. Bunlardan biri Balfour Deklarasyonu'nun 100. yıl dönümü ile ilgili, konferansı örgütleyenlerin kaleme aldığı, FHKC ile ortaklaştırılan bir bildiriydi. Bildiri İsrail’i Filistin’i işgal eden gayri meşru, yayılmacı bir güç ve emperyalistlerin Ortadoğu halklarına karşı bölgedeki bekçisi olarak açıkça mahkûm ediyor ve yıkılması ve yerine tek bir demokratik, laik, sosyalist Filistin devletinin kurulması için mücadele çağrısını yükseltiyordu.
Diğer karar ile Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin birleşik, anti-emperyalist, anti-Siyonist ve aynı zamanda Ortadoğu’da, Balkanlar’da ve genel olarak Akdeniz bölgesinde yükselişte olan diğer gerici güçlerle mücadele edecek bir inisiyatif için ilk uluslararası adım atıldı. FHKC ve diğer uygun örgütlerle, sol partilerle ve işçi ve kitle hareketleriyle böyle bir inisiyatifin şartlarının, yapısının ve görevlerinin belirlenmesi için tartışmaları başlatma kararı alındı.
Konferansın kararları
4. Avrupa-Akdeniz Konferansı, üç günün sonunda çok önemli kararları tartıştı ve oyladı. Konferansın Erdoğan rejimi tarafından grevleri yasaklanan ve fabrikalarında, sokaklarda grev yasağına karşı mücadele eden Şişecam işçilerinin yanında olduğunu deklare eden karar, yoğun alkışlarla ve oybirliği ile kabul edildi.
Bunun dışında konferansta mültecilerle dayanışma konusunda bir bildiri, Kazakistan işçi hareketinin ezilmesine karşı bir karar, Yunanistan’da siyasi tutsakların yasal haklarından yoksun bırakılmasına son verilmesini savunan bir karar, Balkanlar’da halkların birbirini boğazlaması ihtimaline karşı kardeşlik ve emperyalizme karşı mücadele çağrısı yapan bir karar, Latin Amerika üzerine Arjantin PO tarafından verilen bir karar oylandı. Ekim devrimini selamlayan ve bugün de özü itibariyle geleceğe ışık tutmakta olduğunun altını çizen bir 100. yıl bildirisi oybirliğiyle kabul edildi.
Konferansın bütün önemli noktalarını özetleyen ve talepler geliştiren Sonuç Bildirgesi’nde, emperyalist savaşın bugün bütün dünya halklarını tehdit eden, somut bir ihtimal olduğu vurgulandı ve Rosa Luxemburg’un Birinci Dünya Savaşı sırasında yükselttiği “Ya sosyalizm, ya barbarlık” şiarının, bugün her zamankinden daha fazla güncellik kazandığı söylendi. Amerikan emperyalizminin Avrupa emperyalizmi ile birlikte, Rusya ve Çin’i, en sonunda dize getirme amacıyla kuşatma ve yalıtma politikalarına ve Ortadoğu’daki çekişmeye işaret eden bildirgede, “Emperyalizmi ve savaşı yenmek için her yerde mücadele etmeliyiz!” denildi. Sonuç Bildirgesi okunduktan sonra, salondaki tüm katılımcılar tarafından yoğun alkışlarla kabul edildi.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2017 tarihli 93. sayısında yayınlanmıştır.