Sosyal deprem! Sosyal enkaz! Sınıfsal uyanış!
AKP övünsün! Zenginler zenginleşti. Otoyollar, köprüler, şehir hastaneleri yapan müteahhit şirketlerin kasasından dolarlar taşıyor. Koç’lar, Sabancı’lar, Ülkerler, bütün büyük holdingler özelleştirme denen vurgunla kamu mallarına çöktü, kârlarını kat kat arttırdı. Bankaların, İş Bankası’nın, Akbank’ın, Yapı Kredi’nin, Garanti BBVA’nın, İNG’nin bilanço kârı tavan yaptı. Ama işçi ailelerinin, emekçilerin, yoksulların oturduğu binalar “dikine mezarlar” olmaya devam etti! AKP, Türkiye’yi sadece bir deprem felaketinden bir diğerine kadar aynı büyük sorunlarla taşımadı. Bir ekonomik krizden aldı, yeni ve dev bir ekonomik krize soktu. Bu krizde sermaye daha da palazlandı, emekçi ve yoksul sefalet koşullarına geriledi.
Zenginler, para babaları, iktidarın seçme adamları enflasyonda da kazandı. Ülkeyi emekçi halk için bir sosyal enkaz haline getirdiler. Enflasyon altında ezilen emekçi halkın içinde sadece sendikalı, örgütlü, mücadeleci işçiler bir nebze olsun ayakta kalabildi. Ve şimdi de bu işçi sınıfı depremin yaralarını sarmak için yine en ön cepheye koşuyor. Memleketin omurgasını işçi sınıfı oluşturuyor. 1999’da olduğu gibi, her depremde olduğu gibi, her zaman olduğu gibi. Ama 1999’dan unutmamamız gerekenler var. Çıkarmamız gereken dersler var. 1999 depremi olduğunda işçi sınıfı bir süredir büyük bir eylemlilik hali içindeydi. Bu eylemler bugün EYT olarak bilinen mezarda emeklilik yasasına karşıydı. Deprem olunca sendikalar eylemlerini durdurdular. Ama dönemin iktidarı daha insanlar enkaz altındayken yasayı meclisten apar topar geçirdi.
İşçi sınıfı yine canlarımız için seferber olacaktır. Ama depremi fırsat bilerek haklarımızın gasp edilmesine suçlu ve sorumlu sermayeye kesilmeyen faturanın emekçi halka ödetilmesine asla razı olmamalıyız. Yaralarımızı saracağız ama sorumlulara ve suçlulara da faturayı ödeteceğiz.
İşçi sınıfının ileri bölüklerinden başlayan ve Erdoğan’ın grev yasaklarına rağmen grevle, direnişle bileğinin hakkıyla mücadelelerini kazanan irade geleceğe dair umudumuzdur. Bu mücadelelerde filizlenen bilinç ve uyanış dalga dalga yayılmalıdır. Zira sermaye düzeninin ve istibdadın bize yaşattığı sosyal depremin ve bizleri altında bıraktığı sosyal enkazın altından ancak bu bilinçle ve uyanışla çıkarız. İşçi sınıfı, emekçiler, halk, kaderini onlarla bir tutan bütün toplum artık ipliği pazara çıkmış bu düzene nihayet son verecek.