6 Şubat depreminin halka acı ve sefalet, kapitalistlere bol kâr getiren bir yılı

Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep ve Adıyaman başta olmak üzere 11 ilde yıkıcı etki yapan 6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçti. Resmî açıklamalara göre yıkılan bina sayısı 37 bin, hayatını kaybedenlerin sayısı 50 bin 783, depremde yaralananların sayısı 107.204 olarak belirtilmiştir.  Bu depremde ailesini ve yakınlarını kaybedenler, evleri, ekmek kapıları yıkılanlar için hayatın normale dönmesi mümkün değil. Ancak bu bir yıl içinde depremin yaralarının sarılması için yapılması gerekenlerin ve yapılabileceklerin de halen uzağındayız.

Kapitalistlerin ve istibdadın yargısı katillerden hesap sormuyor

Katliama dönüşen depremde sorumluluğu olan müteahhit ve yapı sorumluları arasında 323 kişi tutuklandı. Ancak bir yıl dolmadan pek çok tahliye kararı da geldi. Yargılamalar “olası kast” suçlaması ile gerçekleştirilmiyor. Sorumluların “olası kast” ile cinayetten yargılanmaları, bu kişilerin emsal niteliğinde cezalandırılmalarını sağlayabilmek açısından önemli bir talep. Adıyaman’da Kıbrıslı genç sporcuların ölümü dolayısıyla ailelerin adalet arayışının kamuoyuna yansıdığı İsias Otel davası bu açıdan önemli bir mücadele alanı. Ayrıca deprem ile ilgili görülen yargılamalarda alışılageldiği üzere, izin ve denetimlerden sorumlu yöneticiler hakkında ve enkaz kaldırma ve arama kurtarma konusunda ihmali olanlar yargılanmıyor. Nurdağı Belediye Başkanı Ökkeş Kavak dışında tutuklanan bulunmuyor.

Kalıcı konutlar inşa edilmedi, çadır ve konteyner kentleri sel götürdü

Hükümet daha insanlarımız enkazın altındayken yeni konutların inşasına dair projeleri açıklamaya başlamıştı. Bir yıl içinde büyük bir kısmının teslim edileceği söylendi. Ancak bir yıl boyunca sürekli teslim tarihi açıklayan iktidar bir türlü konutları bitirip teslim etmedi. Yeni konutlar bir yana, konteyner ve çadır kentlerde en temel yaşam koşulları dahi sağlanamadı. Yaz ayları geçtikten sonbahar ve kış ayları başladıktan sonra sıklıkla görülen su baskınları başlı başına bir afete dönüştü. Enkaz kaldırma çalışmaları tüm uyarılara rağmen usulüne uygun yapılmadığı için depremzede halk uzun süre kanserojen asbest maddesine maruz bırakıldı.

Kapitalistler yıktı, katletti, kâr etmekten vazgeçmedi!

6 Şubat’ta deprem sarstı ama depremden etkilenen milyonlarca insanımız kapitalist sistemin enkazı altında kaldı. Kapitalist sistemin rant ve kâr mantığı ile inşa ettiği şehirler, emekçi halkın başına yıkıldı. Bu sistemin hâkim sınıfı olan patronlar, suçlarının bedelini ödemediği gibi, depremden de kâr etmenin yolunu buldular. Devletin açtığı bağış kampanyasını reklam fırsatı olarak gören kapitalistler 146 milyar lira bağış yapacağını vadedip sadece 85 milyar lira ödedi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya bu paranın da 56,5 milyarının depremzedeler için harcandığını açıkladı. Geri kalan paranın akıbeti meçhul. Deprem sabahı borsada kağıtları tavan yapan inşaat ve çimento şirketleri bir yıl boyunca kârlarını katlamaya devam etti. Örneğin daha yıl bitmeden Nuh Çimento kârlarını 2 katına çıkardığını, Oyak Çimento da net kârını 2,5 kat arttırdığını borsaya bildiriyordu. Depremden yerli ve yabancı para babaları da kâr etti. Devlet bütçesinden 2023 yılında 762 milyar lira deprem için harcandı. 2024 bütçesinden de 1 trilyon lira ayrıldı. Devletin kaynaklarının depreme öncelik verilerek harcanmasına kimsenin itirazı olamaz. Ama devletin önceliği deprem ve depremzede olmadı. 2024’te bütçenin önceliği 1,2 trilyon lira ile yine faiz oldu!

Deprem sarstı sistem yıktı! Sistemi yıkmadan ayağa kalkamayız!

Depremin bir yılı bize felaketin depremden çok, insan hayatını değil rant ve kârı öne çıkaran kapitalist sistemden geldiğini gösterdi. Bu deprem ne ilkti ne de son olacak. Bu depremin yaralarını sarmak ve ayağa kalkmak için, gelecek depremlerin katliama dönüşmesine engel olmak için bu sisteme karşı mücadele etmeliyiz. Sorumlulardan hesap sorulmasını istibdadın yargısına bırakmadan halk olarak takip ve talep etmeliyiz. Kentleri, sermayeye kâr ve rant sağlayacak şekilde değil, emekçi halka sağlıklı ve güvenli bir yaşam sağlayacak şekilde inşa edecek bir işçi emekçi iktidarı için mücadele etmeliyiz.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2024 tarihli 173. sayısında yayınlanmıştır.