Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli yürürlüğe girmeden iptal edilsin!
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 26 Nisan 2024 Cuma günü yeni milli eğitim müfredatını “Türkiye yüzyılı maarif modeli” adıyla duyurdu. Eğitim müfredatını “dini” ve “milli” değerler çerçevesinde yeniden oluşturmayı merkeze alan siyasi iktidar, müfredat ve ders kitapları üzerinde bugüne kadar 17 kez değişiklik yaptı. Şimdiye kadar gerçekleştirilen değişiklikler mevcut müfredatın bazı maddelerinde değişiklik yapıyordu. Şimdi ise müfredat toptan değiştirilmek isteniyor.
Yeni müfredatın özeti: daha az bilim daha çok değer!
Türkçe, matematik, fen gibi temel derslerin içerikleri sözde sadeleştiriliyor, esasında ise içeriği boşaltılıyor. Biyoloji dersinin içeriğinin tırpanlanması, evrim teorisinin yine kendine yer bulamaması gibi bilim dışı yaklaşımlar göze çarpıyor. Değerler konusu ise müfredatta ayrıntılı olarak yer alıyor. Son dönemde “Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum” projesi (ÇEDES) olarak bilinen uygulamaların, yetkin ve erdemli insan öğrenci profili adıyla müfredatın tam kalbinde olduğunu görüyoruz. Bu değişikliklere dayanarak eğitim çağındaki çocukları, veli iznine ihtiyaç duymadan sınıf ortamından alıp okul dışına, cemaat ve vakıflara götürmenin yolu da açılmış oluyor.
Değerler eğitimi değil bilimsel eğitim!
İstibdadın müfredatta değer kavramının içini siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda dini öğelerle (manevi değerler, ahlaki değerler ve dini değerler) doldurduğunu görüyoruz. Bu yaklaşıma haklı olarak itiraz edenlerin ise dini değerler yerine evrensel değerlerin öğretilmesi gerektiğini ileri sürdüklerini görüyoruz. Elbette, eğitimin bilimsellikten uzaklaştırılarak, hurafelerle dolu, kendi sınıf kardeşlerine yabancılaşmış hatta kinlenmiş bir gençliğin yetiştirilmesine kesin olarak karşı çıkmalıyız. Ancak bunu yaparken esas olarak bilimsel eğitim yerine değerler eğitimi verilmesini hedefe koymalıyız. Çünkü evrensel olduğu iddia edilen adalet, eşitlik gibi değerler; burjuvazinin ideologlarının sınıfsal içeriğinden soyutlayarak lanse ettiği hâkim sınıfın değerleridir. Kapitalist sistemde kâğıt üzerinde herkes eşittir ama nitelikli eğitime herkes ulaşamaz; hukuk tarafsızdır ama zenginin çocuğunun aleyhine işlediği de pek görülmemiştir. Herkes eğitim hakkına sahiptir ama çocuk işçiliği de 2 milyonu geçmiş durumda! İşçi sınıfının çocuklarının okullarda değerlerin, daha açık tabirle ne dini ne de evrensel hurafelerin öğretilmesine ihtiyacı yok. Sosyal ve fen bilimlerinin bilimsel olarak öğretilmesine ihtiyacı var. Okullarda ne mescit ne de başka bir ibadethaneye ihtiyaçları yok. Laboratuvarlara, spor salonlarına, atölyelere ihtiyaçları var.
Sendikalar göreve, sınıf mücadelesine!
Eğitim sendikalarının müfredat dayatmasına sınıf hattından bir araya gelerek karşı durmaları, en geniş temsille oluşturulacak milli eğitim şurasının toplanmasını, müfredatla ilgili tartışmaların kamuoyunun gözü önünde yürütülmesini talep etmeleri önemlidir. Bir oldubittiye getirilmek istenen müfredata hayır! Yaşasın eşit, parasız, nitelikli, bilimsel, anadilde eğitim mücadelemiz!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2024 tarihli 176. sayısında yayınlanmıştır.