Soma’nın yarası kapanmadı!
Soma duruldu. Şimdilik. 13 Mayıs katliamından yaklaşık iki ay sonra, yaralar kapanmadan beklemeye geçti o yanardağ. En az 301 işçinin hayatına mal olan o büyük facianın ardından Soma işçileri ve halkı sınıf mücadelesinde bir anda Türkiye’nin öncüsü haline gelmişti. Önce Tayyip Erdoğan’a Soma’yı dar ettiler. Erdoğan kendisi bir markete sığınmak zorunda kaldı, korumaları aracının plakasını söktüler; çünkü başbakan Soma’da istenmeyen adamdı. Ana muhalefet liderine de daha müşfik davranmadılar Somalılar. Ardından ölülerini gömdüler. Sonra ocaklara girmek yerine boylu boyunca sınıf mücadelesine girdiler.
İş güvenliği sağlanana kadar ocaklara girmeyeceklerini beyan ettiler. Günlerce gösteriler yaptılar. Kamulaştırma istediler, taşeron yasaklansın dediler. Sendikanın bölge yönetimini istifa ettirmeyi başardılar, genel merkez diretince DİSK Dev Maden-Sen’e geçmeye başladılar.
Türk-İş’in “buhar boşaltma” eylemi
Tam o sırada Yatağan özelleştirilmesi tamamlandı. O güne kadar Yatağan işçisinin Ankara’ya yerleşerek verdiği mücadeleyi seyretmekte olan Türk-İş yönetimi birdenbire hareketlenmek zorunda hissetti kendini. Soma kaynıyordu. Soma’da yetkili sendika olan Türk-İş’e bağlı Türkiye Maden-İş, DİSK Dev Maden-Sen’in Soma’da etkisini geliştirmesinden korkuyordu. Yatağan için de basınç vardı. Türk-İş yönetimi 16-22 Haziran haftası için bir eylem takvimi açıkladı. Önce sözde bütün sektörlerde iş bırakıldı. Sonra 22 Haziran Pazar günü Soma’da miting yapıldı.
Türk-İş’in eylemlerinin bir “buhar boşaltma” işlemi olduğu biliniyordu. Artık bunu görmek daha kolaylaşmış bulunuyor. 10 bin işçinin ve Somalının katıldığı, Türkiye’nin her yerinden madencilerin desteğe geldiği Soma mitinginin ardından geçen sürede Türk-İş’ten tıs yok. İşçinin öfkesini hançeresine yüklenip boşaltması Türk-İş için yeterli.
Türk-İş bürokrasisi ana engel
Türkiye işçi sınıfının mücadele azmi ve gücünün hangi mekanizmalarla durdurulduğu Soma’da bir kez daha çıplak olarak görüldü. Hükümet, ilan edilmemiş bir olağanüstü hal uygulayarak sosyalistlerin Soma’da faaliyet yapmasını muazzam güçleştirirken Türk-İş yönetimi de işçinin mücadele azmini dindirmek için çırpındı. Tekel işçisinin başına gelen yavaş yavaş Soma’da da hissediliyor.
Ama Türk-İş bürokrasisi henüz rahat nefes almasın. Soma’nın yarası açık. Felaket çok büyük ve henüz üzerinden çok geçmedi. Soma işçisinin asli talepleri olan kamulaştırma ve taşeronun yasaklanması konularında milim ilerleme yok. Şimdiki sessizlik mücadelenin ağır ağır söneceğinin işareti de olabilir, fırtınadan önceki sessizlik de. Bir süre sonra mesela tutuklu şirket sorumluları salıverilince ya da bir küçük kaza daha yaşanınca durum değişebilir.
Görev, Soma işçisinin zaferin yolunu bulmasına destek olmaktır. Önümüzdeki dönemin sınıf mücadeleleri açısından Soma, kilit meselelerden biri olacaktır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2014 tarihli 57. sayısında yayınlanmıştır.