Koç bu sefer sağlam kayaya çarptı
Türkiye’nin en büyük sermaye gruplarından Koç Holding’in aynı adlı üniversitesinde işten atılan taşeron işçileri direniş başlattı.
Kuruluşunda orman arazisinin peşkeş çekilmesiyle gündeme gelen üniversite şehirden uzak ve ormanın içinde olduğu halde bu işçilerin direnişi hem Sarıyer halkından hem de diğer üniversite öğrencileri ve çalışanlarından yoğun ilgi görüyor. Taşeron ihalesinin başka firmalara verilmesi ile bir anda işsiz kalan işçiler sen misin bizi kapının önüne koyan biz de yeni taşeronu içeri koymayız diyerek tüm gün kapı önünde direnişe başladılar. Koç Üniversitesi’nin öğrencileri de işçilerle birlikte gece gündüz demeden direnişe katılıyor. Eğitim-Sen ve Sosyal-İş sendikaları işçilere hukuki ve lojistik destek sağlıyor.
Koç Üniversitesi öğretim üyelerinin yanı sıra öğrenci velilerinin de sorunun çözümü işçilerin işe iadesi ve kadroya alınması yönündeki görüşmelerinden sonuç alınamadı. Rektör direnişin 2. Gününde işçilerin olduğu alana girerek “durumdan üzüldüğünü ama elinden bir şey gelmediğini, işçilerin yeni şirketlere iş için başvuru yapmasını tavsiye ettiğini” söyledi. İşçiler ise “ya hep beraber ya hiçbirimiz” diyor ve kadro talebinde ısrar ediyorlar. Bu arada yeni taşeron şirketler pek çok direnişçiyi arayarak iş teklif ediyor ama işçiler direnişimizin arkasındayız diyerek bunu reddediyorlar.
Koç Üniversitesi’nin taşeron işçileri büyük ve çok anlamlı bir mücadele veriyorlar. Bu ülkede hükümetler düşüren, darbeleri finanse eden, yasalar, anayasalar yaptıran büyük burjuvazinin en önde gelen temsilcisine karşı bilek güreşine tutuşuyorlar. Ama bu sefer Koç sert kayaya çarptı. İşçi sınıfının kararlılığına ve mücadelesine tosladı. İşçileri atarım işime bakarım derken direniş başlayalı beri kampüste pislikten geçilmiyor. Eğitim öğretim düzgün yapılamıyor. Çünkü aynı fabrikalarda olduğu gibi üniversitede de ne yapılıyorsa bunu patronlar değil işçi ve emekçiler yapıyor. İşçi emekçi olmadığında da her şey duruyor.
Rektörü fildişi kuleden indirip işçinin yanına getiren de işçilerin haklı taleplerini dayatan da işte işçinin bu gücü.