Enflasyon rekor kırdı, ekonomik küçülme kapıda: Halkın işi ve ekmeği tehdit altında

enflsyon

Haziran ayı enflasyon rakamları beklentilerin de üzerine çıkarak aylık 2,61, yıllık olarak ise 15,36’ya ulaştı. Böylece enflasyon 2003 yılından bu yana en yüksek seviyesine ulaşarak rekor kırmış oldu. Nihat Zeybekçi, bu artıştaki en önemli etkenin işlenmemiş gıda fiyatları olduğunu söyledi. Patates ve soğan fiyatlarındaki artış son dönemde yoğun bir şekilde tartışılmış ve eleştiri konusu olmuştu. Yani enflasyon artışı doğrudan işçi ve emekçinin mutfağındaki yangını körüklüyor.

Enflasyondaki gidişat daha da kötü olacağa benziyor. İşçi ve emekçinin sofrasında en büyük yeri tutan ekmek de bu pahalılıktan nasibini alacağa benziyor. Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, ekmeğe 15 kuruş civarında bir zam gelebileceğini açıkladı. Son yıllarda halkta tepki yaratmamak için zamları, ekmeğin gramajını düşürerek yaptılar. Ama artık ekmeğin küçülecek bir yanı kalmadı. Bu yüzden ekmek fiyatlarında zam gündeme gelmiş durumda.

Un sanayicileri, buğday fiyatlarındaki artıştan şikayet ediyor. Ama esas problem işçi ve emekçilerin gelirinin artmıyor oluşu. Artan hayat pahalılığı ile baş etmenin tek yolu ücretlerin arttırılması. Ne var ki yaygarayı basan halk değil patronlar! Derhal piyasaya güven verici adımlar atılmalı ve yapısal reformlar devreye sokulmalı diyen sermaye çevreleri, Merkez Bankası’ndan yeni faiz artırımları, Erdoğan’dan ise emek gücü piyasasını esnekleştirecek, işçi çıkartmayı kolaylaştıracak ve işçinin alım gücünü aşağı çekecekyapısal reformlar” bekliyor.

Tahvil faizleri yüzde 20’ye dayanmış durumda. Sermaye çevreleri Merkez Bankası’nın en az 100 ila 220 baz puan arasında faiz artırımı yapmasını istiyor. Bu kadar yüksek faizin tek bir anlamı var o da yatırımların durması, ekonomik daralma ve işsizlik.

Halkın işi ve ekmeği aynı anda tehlike altına girmiştir. İşçiler ve emekçiler sermaye ile kora kor bir mücadeleye girmeden işini de ekmeğini de koruyamayacağı bir döneme giriyor. Patronlar avaz avaz bağırırken sendikaların suskunluğu kabul edilemez. Öncü işçiler hem geniş işçi kesimlerini uyarmalı hem de sendikalarına baskı kurmalıdır. Ayrıca örgütsüz iş yerlerini örgütlemek için de seferberlik içinde olmak gerekir. Çünkü kapitalistler yalnız ve örgütsüz yakaladıkları işçiye acımayacaklar!