Ekonomide AKP’nin sermaye dostu emekçi halk düşmanı 20 yılı

akp ekonomi

Erdoğan ve AKP’liler propaganda yaparken gerçekten o kadar çok kopuyorlar ki bazen “bizden önce buzdolabı bile yoktu” diyecek kadar ileri gidebiliyorlar. Tabii ki Türkiye 20 yıl öncenin Türkiyesi değil. İlerleme ve büyüme hayatın doğasında olan bir şey. Sadece Türkiye değil dünyanın her ülkesi belirli bir oranda büyüyor ve gelişiyor. O zaman eğer Erdoğan ve AKP ekonomide başarılı ise Türkiye’yi benzer konumdaki ülkelerden yani emperyalizme bağımlı orta gelişkinlikteki ekonomiler içinde daha iyi konuma getirmiş olması gerekir. Halbuki rakamlar bunun tam tersini söylüyor.

 

“Bizden önce buzdolabı yoktu” diyen Erdoğan ülke ekonomisini nasıl geriye götürdü?

Erdoğan ve AKP’nin ekonomik büyümedeki performansına bakıldığında 2002 ile 2023 arasında büyümede bir başarı tablosu yok. Türkiye, benzer ekonomiler içerisinde yüzde 5,5 gibi bir yıllık büyüme ortalaması ile, herkes ne kadar büyüdü ise o kadar büyüdü. Erdoğanlı yılların sonunda Türkiye ekonomik büyüklük olarak 17. sıradan 21. sıraya geriledi. Türkiye kişi başına düşen milli gelirde 9 bin dolar ile 74. sırada yer alıyor. AKP’den önce 2000 yılında Türkiye 4.200 dolar ile 66. sırada yer alıyordu. Kişi başına düşen gelir artmış gözükse de AKP Türkiye’yi bu alanda da geriye düşürdü.

ekonomik büyüme

Türkiye’nin benzeri konumda olan ülkeler yaygın olarak Gelişmekte Olan Ülkeler diye adlandırılmaktadır ancak biz bu adlandırmayı emperyalizm ve bağımlılık ilişkilerini gizleyen bir tanımlama olduğu için doğru bulmuyoruz.

 

Erdoğanlı yılların sonucu: 8,5 milyonluk işsizler ordusu!

AKP’li yıllarda ekonomik büyüme istihdamda karşılığını bulmadı. Büyüme yeni istihdam yaratmak yerine mevcut işçileri daha fazla çalıştırıp sömürerek gerçekleştirildi. Dolayısıyla ekonomik büyümeye rağmen işsizlik azalmadı tam tersine arttı. AKP’li yıllardan önce yüzde 6,5-8 arasında olan işsizlik 2002 kriziyle yüzde 10’u geçti. AKP’li yıllarda gerilemeden yüzde 10 seviyesinin üzerinde seyretti. 2012 yılında 9,2 olarak ölçülen işsizlik 2022 yılı itibarıyla yüzde 10,2 seviyesine geldi. Bunlar resmi ve dar tanımlı işsizlik rakamları. Geniş tanımlı işsizlik rakamlarına baktığımızda yani iş aramaktan yılmış, çalışmaya hazır olan ama son dört hafta içinde bir sebeple iş aramamış olduğu için işsiz sayılmayanları da kattığımızda işsizlik oranı yüzde 21,9’dur. Kadın emekçiler arasında işsizlik yüzde 29,8’e çıkmıştır. AKP Türkiye’de 8,5 milyonluk bir işsizler ordusu yaratmıştır. 

işsizlik grafiği

Erdoğan’ın özelleştirme rekoru: 80 yılda yapılanı 20 yılda sıfırladılar!

12 Eylül askeri darbesi işçi sınıfını ezerken, devletin ekonomideki varlığına da son vererek liberalizmi hâkim kılmayı hedefliyordu. Ne var ki işçi sınıfı her şeye rağmen direndi ve özelleştirme saldırısına uzun yıllar geçit vermedi. Ancak Erdoğan sermayenin bu hayalini gerçek yapacaktı. Türkiye’deki özelleştirmelerin yüzde 89’u Erdoğanlı ve AKP’li yıllarda yapıldı. Aralarında Sümerbank, Tekel, Tüpraş, Seka, Ereğli, İsdemir, Kardemir, Eti Maden İşletmeleri, Petkim, Telekom, Çimento fabrikaları, Petrol Ofisi, Gübre Fabrikaları, Şeker Fabrikaları ve THY’nin bulunduğu 500’e yakın kamu kuruluşu ya tamamen ya da hisse satışı yoluyla özelleştirildi. Bu kurumların bir kısmı tamamen tasfiye oldu. Kıymetli arazilerine otel, rezidans vb. yapıldı. Doğal tekel konumunda olan Tüpraş’ın özelleştirilmesiyle Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşunun kârları Koç Holding’e peşkeş çekildi. Seka’nın özelleştirilmesinin ardından ülke artık tuvalet kâğıdı dahi üretemez hale geldi.  

özelleştirme

 

Emekçi halkı enflasyonla soydular

Erdoğan Türkiye’ye 20 yıl boyunca Türkiye benzeri ülkelerin ortalamasının iki katı bir enflasyon yaşattı. Son dönemde artık resmî açıklamaların gerçeği yansıtmadığı biliniyor. Enflasyon Araştırma Grubu 2022 yılı enflasyonunu yüzde 135 olarak açıklarken TÜİK’in resmî enflasyonu yüzde 64,3 oldu. Bu rakam dahi Türkiye benzeri ülkelerin ortalaması olan yüzde 10,6’nın neredeyse 6 katı! Enflasyon, işçinin ücretini eriterek sermayeye ucuz işgücü sağlamanın başlıca yolu oldu. Yüksek enflasyon oranları emekçi halkı yoksullaştırırken, ucuz işgücünü sömüren patronlar, servetini dövize, konuta, araziye, emtialara, faize yatıran para babaları daha da zenginleşti.

enflasyon

 

AKP’nin faiz zulmü: Erdoğan İMF’yi, yerli ve yabancı tefecileri hiç üzmedi!

Erdoğan ve AKP güya faize karşı olduğunu söylüyor. Bunu dinî gerekçelere dayandırarak halkın inançlarını istismar ediyorlar. Gerçekte ise ülke kaynaklarının faize gitmesine neden olan politikayı gizliyorlar. Hazine ve Maliye Bakanlığı 2023 yılı için 519 milyar lira faiz ödemesi yapılacağını açıkladı. Depremin yıkımını yaşadığımız bir yılda yerli ve yabancı tefecilere ödenecek bu faiz neredeyse 100 metre karelik 100 bin konutun inşaat maliyetine eş değer! Üstelik bu faiz ödemesi her yıl yapılmaktadır. 

AKP Türkiye’yi İMF’den kurtardık diyor. Bu da doğru değil. 2002 krizinin ardından İMF ile yapılan stand-by anlaşmaları gereği Türkiye hükümeti bütçe açığını yüzde 3’ün altında tutup, yaptığı tasarrufu borç faizlerine ödüyordu. 2013 yılında Türkiye İMF’ye olan borcunu ödedi. Daha sonra yeni bir stand-by anlaşması yapılmadı. Ama Erdoğan ve AKP iktidarı borçlanmaya devam etti. Sadece kurumsal olarak İMF’den borç almadı. Erdoğan İMF’yi üzmediği gibi başka emperyalist tefecileri de üzmedi. Bütçe açığını düşük tuttu ve borç faizlerini tıkır tıkır ödedi. Nihayetinde Türkiye’nin Dış Borç Stoku’nun GSYİH’ya (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) oranı yüzde 55 ile Türkiye benzeri ülkelerin ortalaması olan yüzde 27,3’ün iki katına ulaşmış durumda. Erdoğanlı 20 yılın ortalaması alındığında da yine Türkiye’nin dünyadaki muadili ülkelerin bir buçuk katı daha borçlu olduğu gözüküyor. 

 

AKP’nin elindeki işçi kanı: İş cinayetleri!

AKP’li yıllarda iş cinayetleri kanıksanmıştır. Ekonomi, daha doğrusu patronlar sınıfının banka hesapları büyürken işçiler sadece yoksullaşmamış, bu büyümeye kanını ve canını da vermiştir. Soma, Davutpaşa, Ostim, Torunlar, Isparta, Düzce, Ermenek, Esenyurt, Erzurum, Samsun, Güllük, Elbistan, Şırnak, Dursunbey, Hendek, 3.Havalimanı, Tuzla Tersaneleri, inşaat şantiyeleri, kot kumlama fabrikaları iş cinayetlerinin hatta iş katliamlarının adresi oldu. AKP’li yıllarda 30 binden fazla işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. İş cinayetleri içinde en acı olanı çocuklardır. 

iş cinayetleri

 

Çocukların canını alan geleceğini karartan bir iktidar!

AKP iktidara geldiğinde doğan bir bebek bugün 20 yaşında. Erdoğan ve AKP, çocuklara ne bir gelecek verdi ne de geleceğe dair bir umut sunabildi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 23 Nisan’da Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlanacak. 720 bin çocuk işçinin sömürü çarkları içinde geleceğinin karardığı bir ülkede! En az 150 bin çocuk işçi 14 yaşın altında çalışmak zorunda bırakılıyor. Çocukların yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi ve yüzde 45,5’i hizmet sektöründe çalıştırılıyor. Bu çocukların sadece üçte biri eğitimine devam edebiliyor. AKP’nin gözetiminde yaratılan bu sömürü cehenneminde her yıl 60 çocuk çalışırken hayatını kaybediyor. Son on yılda 211’i 14 yaş ve altı, 405’i 15-17 yaş grubunda olmak üzere 616 çocuk işçi hayatını kaybetti.

çocukların geleceğini karartan iktidar

 

12 Eylül diktatörlüğünün varisi AKP’den grev yasaklama rekoru!

12 Eylül askeri darbesinden sonra Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Halit Narin şöyle demişti: “Bugüne kadar işçiler güldü bundan sonra gülme sırası bizde…” 12 Eylül generalleri grev yasaklarını getirerek, sendikalaşmaya işkolunda ve işyerinde barajlar koyarak, toplu sözleşmeleri Yüksek Hakem Kuruluna havale ederek, kısacası işçinin elini kolunu bağlayarak patronların yüzünü güldürecekti. Ne var ki 12 Eylül darbecileri bile AKP kadar patronların yüzünü güldürmedi. Erdoğan ve AKP 20 yıllık iktidarı boyunca 20 grevi yasaklayarak yerli ve yabancı patronlara dostluğunu, işçilere ise düşmanlığını kanıtladı. Bu 20 grev içinde MESS gibi yüzlerce fabrikayı ve yüzbinlerce işçiyi kapsayan grup sözleşmeleri de yer alıyor. Grev yasaklarının ardından sözleşmeler Yüksek Hakem Kuruluna gitti ya da Yüksek Hakem Kurulu tehdidiyle patronların lehine ve işçilerin hak kayıpları yaşadığı şekilde bağlandı. Anayasa Mahkemesi 2018 yılında grev yasağını sendika hakkının ihlal edilmesi olarak kabul eden bir karar almışsa da işçilerin geriye dönük hak kayıpları telafi edilmedi. 

AKP ertelenen grevlerin listesi:

– 2003: Petlas AŞ (Petrol İş)
– 2003: Şişecam (Kristal İş)
– 2004: Şişecam (Kristal İş)
– 2004: Pirelli, Good Year, Brisa (Lastik İş)
– 2005: Erdemir Madencilik (T. Maden İş)
– 2014: Şişecam (Kristal İş)
– 2014: Çayırhan ve Çöllolar Kömür İşl. (T. Maden İş)
– 2015: MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi (Birleşik Metal İş)
– 2017: Asil Çelik (Birleşik Metal İş)
– 2017: Emis Grup (Birleşik Metal İş)
– 2017: Akbank (Banksis)
– 2017: Şişecam (Kristal İş)
– 2017: Meraf İlaç (Petrol İş)
– 2018: MESS Grup (Birleşik Metal İş, Türk Metal, Çelik İş)
– 2018: Soda Kroman-Şişecam (Kristal İş)
– 2019: İzban (Demiryol İş)
– 2020: Soda Sanayi AŞ (Petrol İş)
– 2022: Bekaert (Birleşik Metal İş)
– 2022: Bekaert (Öz Çelik İş)
– 2023: Schneider Enerji (Birleşik Metal İş)

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2023 tarihli 163. sayısında yayınlanmıştır. Bu yazıyı Gerçek'in podcast hesaplarından sesli olarak dinlemek için aşağıdaki resmin üzerine tıklayın. 

akpli yıllar ekonomi podcast