Zonguldak’ta madenciler için yürüyüş (20-05-2010)
DİP Girişimi'nin de örgütleyicisi olduğu eylem, 12.30'da Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörlük binası önünde başladı. Burada bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada dünyada ve Türkiye'de yaşanan maden kazaları hakkında bilgi verildi. Açıklama metninden bir bölüm şöyle:
"Türkiye'de yalnızca son 6 ayda, taşeron maden ocaklarında meydana gelen bu üçüncü büyük grizu patlamasıdır. Bursa ve Balıkesir'de 35 işçi öldü. Birkaç işçinin öldüğü iş cinayetleri ise haber bile olmuyor. Son bir haftada Rusya'da 66, Çin'de 31 maden işçisi, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı, gaz ölçüm ve alarm, hızlı su tahliye sistemlerinin çalışmadığı ocaklarda öldü. Ve şimdi, bu kez bizzat TTK bünyesindeki bir taşeron maden ocağında grizu patlaması yaşandı (...) 1995'ten bu yana maden ocaklarındaki patlamalarda tam 2 bin 687 işçi öldü, 326 bin 321 işçi yaralandı. GMİS'in raporlarına göre, TTK'da son 10 yılda meydana gelen (2000-2009) 25.655 kazanın; 26.324'ü yaralanma ve 63'ü ölümle sonuçlandı. 1991'de Kozlu'da yaşanan ve 263 maden işçisinin ölümü ile sonuçlanan felaketin de sorumlusu aynı zihniyettir. Bugün Karadon'da 91'de Kozlu'da ve her gün kaçak maden ocaklarında yaşamını yitiren emekçilerin hazin sonu iş kazası değil, cinayettir. Evet cinayettir çünkü para babalarına peşkeş çekilen maden ocakları, işyerleri her türlü güvenceden yoksundur. Bunun asıl sorumlusu kapitalizmdir. Geçmişte, bugün ve gelecekte olacak şudur ki bu düzen sürdükçe buna benzer işçi kıyımları devam edecektir. Güvencesiz,
Açıklamanın ardından yürüyüşe geçmek isteyen öğrenciler, polis engeliyle karşılaştılar. Uzun bir tartışmadan sonra 2'şerli kortejler halinde yürüyüşe geçildi. "Madencinin Katili Sermaye Düzeni, ZKÜ Öğrencileri" yazılı pankartın arkasında yaklaşık 200 öğrencinin uzun bir kortej oluşturması uzun yıllardır Zonguldak'ta görülmeyen bir görüntüydü. Yürüyüş sırasında, "Maden işçisi yalnız değildir", "Madenler halkındır satılamaz", "İşçilerin birliği sermayeyi yenecek", Madencinin katili sermaye düzeni" sloganları atıldı. Uzun süren yürüyüş sırasında balkonlarına çıkan ve çevrede bulunan halk da alkışlarla öğrencilere destek verdiler. Yürüyüşün son durağı olan madenci anıtı önüne gelindiğinde yine halkın yoğun ve olumlu tepkileriyle karşılanan kitle burada da bir süre sloganlarına devam etti. Burada da basın açıklaması yapıldı ve sloganlarla eylem sona erdi.
Faşist-Polis İşbirliği Sahnede
Eylem sonrasında 40 kişilik öğrenci grubu madenci yakınlarına moral ve destek vermek için kurtarma çalışmalarının yapıldığı Gelik bölgesine gitti. Ailelerin bulunduğu bölgeye gitmek isteyen öğrenciler burada da polis barikatıyla karşılaştı. Öğrencileri içeri almak istemeyen kolluk kuvvetleri iki girişe de barikat kurdu. Burada uzun süren bir tartışma yaşandı. Gelik Belediye Başkanı'yla görüşen öğrenciler bir sonuç çıkmayınca barikat önünde oturma eylemine başladı. Bu sırada Başbakan Erdoğan'ın o bölgeye geleceği haberi geldi ve öğrencilerin içeri neden alınmadığı anlaşıldı.
Oturma eylemi devam ederken Başbakan 2. kapıdan içeri girmiş ve içeride de madencilerin yakınları tarafından protesto edilmişti. Başbakan oradan ayrılırken içeriden çıkan kitleye içeride faşistler, polis işbirliğiyle öğrencileri farklı şekilde tanıtmışlardı. Bu sırada alınan bir bilgiye göre faşistler linç planı yapmaktaydı. Bu haberin ardından öğrenciler yavaş yavaş oradan ayrılmak için dolmuş duraklarına doğru hareket etti. Duraklara gelindiğinde ise öğrencileri ablukaya alan polisler ve faşistlerin işaretleşmesi ve konuşması dikkat çekti. Başbakan'ın oradan geçmesiyle kısmen de olsa dikkatler o tarafa yöneldi. O sırada öğrencilere saldırmak için bekleyen kitle yavaş yavaş öğrencilere yaklaşmaya başladı ve birkaç kişi sözlü hakaretlerde bulunmaya başladı. Dolmuşların gelmesiyle öğrenciler hızlı bir şekilde dolmuşlara bindi. Uzun ve ağır süren bir yolculuktan sonra o bölgeden uzaklaşıldı. Gelik bölgesinin aşırı muhafazakar olması nedeniyle büyük bir gerginliğin eşiğinden dönüldüğü söylenebilir.