"Tekel işçisi nasıl kazanır?" - 3 (DİP Girişimi - 14-01-2010)
AKP hükümeti, TEKEL işçisini önce biber gazı, tazyikli su ve cop ile yıldırmaya çalıştı. Bu tutmayınca, 4/C'nin sefalet ücretlerine üç beş kuruş ekleyerek, on aylık geçici işçiliği on bir aylık geçici işçiliğe yükselterek işçiyi kandırmaya çalıştı.
TEKEL işçisini ne baskı durdurdu, ne kurnazlık! Onlar cevaplarını eyleme devam edip etmeme konusunda yapılan referandumda verdiler. 10 bine yakın işçi oy kullandı, oy birliği ile "devam" dediler.
Önümüzdeki günlerde TEKEL işçisi Ankara'ya ve Türkiye'ye işçinin işi için, ekmeği için, çocukları için nasıl mücadele etmesi gerektiğini gösterecek.
TEKEL işçileri sadece kendileri için mücadele etmiyorlar. Mücadeleleri emekçilerin onurudur. Herkese yol gösteriyorlar. İşçi sınıfı TEKEL'deki sınıf kardeşleriyle gurur duyuyor.
Sendikalar Göreve!
Dönüşümlü Grevden Genel Greve!
TEKEL işçisinin kahramanca direnişi karşısında sendikalar görevini yapmış değil. Tek Gıda-İş'in bağlı olduğu Türk-İş Konfederasyonu, DİSK'in ve KESK'in dayanışma vaatlerine rağmen, bir türlü kördüğümü çözecek adım atamadı. Başkanlar Kurulu'nu iki kez topladı, her hafta Cuma işe geç başlama ve eylemler gibi kararlar aldı. Bir türlü "genel grev" diyemedi!
Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, hükümet sayesinde başkanlık koltuğuna yükseldiği için AKP ile arasını açmak istemiyor. Sendikal hareketin geri kalan kısmı ve işçiler, Kumlu'ya açıkça haykırmalı: "Ya AKP'den yanasın, ya TEKEL işçisinden!"
Türk-İş'te genel greve taraftar olan sendikalar olduğu biliniyor. Bu sendikalar, yanlarında DİSK, KESK ve başka kim gelirse hepsiyle, Türk-İş yönetimini genel greve zorlayacak bir hat tutturmalı. İki toplantıdan genel grev çıkmadı, genel grevi mücadele doğurmalı. Madem Türk-İş yürümüyor, Türk-İş'in sendika gibi sendikaları yürümeli.
Her gün bir sendikanın işçileri veya memurları grev yapmalı. Bir gün sivil havacılık, bir gün petrol, bir gün metal, bir gün öğretmenler, bir gün sağlıkçılar.
Grev yapan sendika o gün hem TEKEL ile dayanışma göstermeli, hem kendi sorunlarını halka açıklamalı. Hepsinin ortak talebi, genel grev olmalı. Genel grevi mücadele içinde örgütlemeliyiz!
Dönüşümlü grevlerle genel grev yolunu örelim!
Sesimizi Direniş Komitesiyle Duyuralım!
Türk-İş'e Hapsolmak Yok, Bütün Ankara Bizimdir!
TEKEL işçisi kendi mücadelesinin gelişmesi üzerinde söz sahibi olmalı. Doğru bir mücadele hattı belirleyebilmenin en önemli koşulu işçilerin eylemin gidişatı üzerinde söz sahibi olmasıdır.
1. Her fabrikadan, işçilerin güvendiği, fabrika adına sözcülük yapabilecek, üçer işçiden ve sendika temsilcilerinden oluşan, demokratik olarak seçilmiş bir Direniş Komitesi kurulmalıdır. Eylemle ilgili kararlar bu komitede alınmalıdır.
2. Hükümet, valilik ve Türk-İş ile görüşmelerde söylenecekler burada işçinin onayından geçmelidir. Böyle bir komitenin kurulması işçilerin sürece daha etkili müdahale etmesini sağlayacaktır. Değişik fabrikalardan işçiler arasında tam bir birlik sağlayacaktır.
3. Direniş Komitesi bir yandan da diğer sendika şubelerine ziyaretler düzenlemeye başlamalıdır. TEKEL işçisinin kararlılığını anlatmalıdır. Sendikaları dayanışma görevine çağırmalı, gerek dönüşümlü olarak yapılacak dayanışma grevlerinin gerekse genel grevin gerekliliğini anlatmalıdır.
4. Hafta içi Meclis ve AKP binaları, hafta sonu başta Kızılay olmak üzere şehrin tüm meydanları eylem alanımız haline gelmelidir. Kazanmak için bu şehri hükümete dar etmek gerek!
İşçiler, emekçiler, ezilenler!
AKP'si, MHP'si, CHP'si ve her türden patron partileriyle; TÜSİAD'ıyla, MÜSİAD'ıyla; ordusu, polisi ve MİT'iyle;
hakimi, savcısı, bütün bir yargısıyla;
düzen güçleri kendi aralarında bir kavgaya tutuşmuşlar gidiyorlar.
İşçiyi emekçiyi düşündükleri yok, varsa yoksa kendi dertleri. Bizi de peşlerine katmış hepimizi felakete sürüklüyorlar. Gücü olan herkes politikaya karışıyor.
Bir tek işçi ve emekçi yok sahnede.
Oysa biz bir sahneye çıksak,
Türkiye yeni bir hava solumaya başlayacak.
Bir ülkenin ekmeğini ve giyimini, eğitimini ve sağlığını üretenler "işte biz buradayız, geleceği biz belirleyeceğiz"
dedi mi akan sular durur.
Öyleyse haydi, işimiz, aşımız için,
çocuklarımızın geleceği için, harekete geçelim!
Biz milyonlarız! Mücadele edersek kazanırız!
TEKEL İŞÇİSİ DE KAZANACAK!