Rutin kolluk uygulaması: Yargısız infaz (05-12-2009)
Nijeryalı Festus Okey'in Taksim Polis Merkezi'nde vurularak öldürülmesi, İstanbul'da dergi satarken polis tarafından vurulan Ferhat Gerçek'in felç olması, Feyzullah Ete isimli bir kişinin Avcılar'da bir parkta polis tarafından öldürülmesi, İzmir'de Baran Dursun isimli gencin polisin "dur ihtarına uymadığı" iddiasıyla öldürülmesi gibi olaylar bunlardan sadece akılda kalanları. O zamandan bu yana da polisin yargısız ifnaları hız kesmedi. "Polisin dur ihtarına uymamak" veya "polisle silahlı çatışmaya girmek" gibi uydurma gerekçeler de polisin açıklamalarında ve olayları örtbas etmeye çalışan basının olayları verişinde bir klasik haline geldi.
19 Kasım günü Esenyurt'ta yine polis tarafından öldürülen Alaettin Karadağ için de aynı gerekçeler kullanıldı. Kullandığı sağ elinin dört parmağı bir iş kazası sonucu kesilmiş olan Alaettin Karadağ'ın polisle silahlı çatışmaya girdiği iddia edildi. Bu iddia hiçbir kanıtla ispatlanamazken olay yerinde muhtemelen polis kurşunuyla yaralanan otobüs şoförünün yaralanmasından da öldürülen bu kişi sorumlu tutuldu. Medya da örtbas edemediği bu yargısız infazı meşrulaştırmak için sürekli olarak Alaettin Karadağ'ın siyasi kimliğini ve sabıkalı olmasını ön plana çıkardı. Sanki bunlar bir insanın yargısız katli için haklı gerekçelermiş gibi...
Resmi açıklamalar dışındaki tanık anlatımları ise olayın artık rutinleşen bir polis uygulaması olduğunu gösteriyor. Alaettin Karadağ, siyasi kimliğinden dolayı polis tarafından öldürülmüştür. Vücuduna 10'dan fazla kurşun isabet etmiş, yerde can çekişirken (yani bir suç işlemişse bile yakalanabilecek bir haldeyken) uzun süre bekletilmiş; daha sonra yanına gelen bir polisin ateş etmesiyle öldürülmüştür. Sonrasında ailesine bile haber verilmeden otopsisi apar topar yapılmıştır. Ailesinin olayla ilgili şikâyette bulunması üzerine ise başlatılan soruşturma da olayın faili polislerin bağlı olduğu kolluk birimince yürütülmektedir.
Arka arkaya yaşanan ve gittikçe artan yargısız infazların anlamı açıktır: Mahkemelerce yapılan yargılama sonucunda verilebilen idam cezası bile yasalardan yıllar önce kaldırılmışken, polis böyle bir yargılamaya bile gerek duymadan keyfi bir biçimde ölüm cezası kesebilmekte ve bunu hemen infaz etme yetkisini kendisinde görmektedir. Ve bu uygulamayı sadece siyasi kimliği olanlara değil sıradan vatandaşlara da reva görmektedir. Bu konuda bu kadar rahat hareket edebilmesinin nedeni ise yargısız infazların etkin soruşturmaya uğramaması ve hiçbir şekilde hesabının sorulmamasıdır. İşte bu nedenle bu olaylar yetkililerce söylendiği gibi "münferit" falan değildir. Devletin vatandaşları üzerindeki ceza politikasının kolluk güçlerince yerine getirilen rutin bir uygulamasıdır.
Yargısız İnfazların Hesabı Sorulsun!
Polisin Silah Kullanma Yetkisi Kısıtlansın!