Ergenekon Operasyonu: Çiller'den, Ağar'dan, Hrant'ın katillerinden hesap sorulsun! (18-02-2008)
Ergenekon operasyonu tekil bir harekât değil, bu tür operasyonların son halkası. Hatırlanacağı üzere Şemdinli iddianamesiyle Büyükanıt da dahil olmak üzere üst düzey ordu mensuplarının kontrgerilladaki rollerinin açığa çıkması ihtimali belirmiş, ancak AKP ucunu gösterdiği bilgileri kontrollü bir biçimde geri çekerek Büyükanıt'a bir nevi jest yapmıştı. O dönemde, AKP lehine hareket ettiği giderek daha anlaşılır hale gelen Emniyet güçleri, bir kontrgerilla subayını da içeren Sauna Çetesi'ni yakaladı. Daha sonra AKP’nin elini zora sokan Cumhuriyet gazetesi bombalaması ve Danıştay suikasti geldi. AKP, Danıştay saldırısı faili Alparslan Aslan’ın başta Veli Küçük ve Muzaffer Tekin olmak üzere, ulusalcı diye bilinen isimlerle bağlantısını ortaya sererek yanıt verdi. Ayrıca, yine TSK mensuplarını içeren Atabeyler çetesini bu dönemde yakaladı. Kısaca AKP kendisine kontrgerilla yöntemleriyle yönelen her saldırıya, TSK üzerindeki şüpheleri yoğunlaştıracak karşı ataklarla yanıt verdi.
Ancak bütün bunlar, AKP’nin kontrgerillayı deşifre ederek tasfiyesinin önünü açacağı anlamına gelmiyor. Dikkat edilirse sözünü ettiğimiz bu operasyonlardan sonra açılan davalar uzadıkça uzadı. Ordu mensubu olanlara dava dahi açılmadı. Hemen her olayda karşılaşılan TSK malı bombaların menşei, o ellere nasıl düştüğü hiçbir zaman açıklanmadı. Sonuç olarak yakalanan kişilerin her türlü kontrgerilla yöntemiyle AKP'ye karşı bir darbe, kışkırtma, vs. hazırlığı içinde olduğu bilgisinin dışında bir bilgi açığa çıkmadı. Son operasyonda yakalanan Veli Küçük’e dahi, bütün 90'lı yılların en aktif kontrgerilla elemanlarından biri olduğu ortada olmasına rağmen, yalnızca AKP dönemine dair suçlamalar yöneltildi. Oysa Veli Küçük, uzunca bir dönem devletin kontrgerilla örgütünün merkezinde yer almış, JİTEM’i kurmuş, adı onlarca, belki de yüzlerce cinayete karışmış, kontrgerillanın 90'lı ve belki de 2000'li yıllardaki faaliyetlerini büyük ölçüde bilen, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi Türkiye'nin siyasi hayatını derinden etkilemiş cinayetlerini sırrını bilme ihtimali bulunan eski bir general.
Daha da vahimi, kontrgerillayla bağlantısı bariz olan bu çeteleri AKP'nin çıkarlarına uygun zamanlama ve ölçekte açığa çıkaran Emniyet odaklarının kendileri de hiç masum değil. Türkiye’de son yılların en önemli siyasi cinayeti olan Hrant Dink suikastinin, tam da Ergenekon ve diğer operasyonları birebir yönetmiş olması muhtemel olan Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in bilgisi dahilinde işlendiğine dair birçok işaret çıktı. İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın ve hatta Vali Muammer Güler'in de en azından açık ihmali olduğu anlaşıldı. Ancak dava sürecinde bunların üzerine gidilmediği gibi, Emniyet de bu bağlantıları hiçbir şekilde açıklayamadı. Benzer iddialar Malatya cinayeti ve rahip cinayetleri ile ilgili olarak da güçlü bir biçimde ileri sürülüyor. Ayrıca, Hrant Dink suikastinde Jandarma gibi TSK bağlantılı odakların da izinin bulunması, bunun bir ortak operasyon olmuş olabileceğini gösteriyor. AKP’nin çıkardığı ve bugüne kadar kaldırılması taleplerine ısrarla direndiği 301. madde de, bu operasyonun yasal alandaki dayanağını oluşturuyor. Özetle, AKP de artık kontrgerilla faaliyetine batmış durumda. Dolayısıyla da onu bütünüyle açığa çıkarması, yargılatması ve lağvetmesi olanaksız.
Bütün bunlar, TSK, MİT ve Emniyet ayaklarıyla düşünüldüğünde kontrgerillanın burjuvazinin iç savaşına paralel bir bölünmeye doğru gittiğine işaret ediyor. Böylece burjuvazinin iç savaşı, kontralar arası bir mücadeleyi de içerir hale gelmiş durumda. Bu ise bu iç savaşın çok tehlikeli bir boyut daha kazandığını gösteriyor.
İşçi Mücadelesi, kontrgerillanın lağvının her türlü AB uyum paketinden bin kez daha önemli olduğunu söyleyegeldi. Bugün AKP kendi çıkarları açısından sınırlı bir adım atmışken bu işin peşini bırakmamak gerekiyor.
Kontrgerillanın bütün kirli ilişkileri ortaya dökülsün!
Çiller ve Ağar da dahil bütün siyasi sorumlular yargılansın!
Hrant Dink suikastinde parmağı olan bütün emniyetçiler, MİT’çiler ve askerler yargılansın!
Kontrgerilla lağvedilsin!