“CHP korteji, size göre sola bize göre sağa geçin!” (DİP Girişimi - 12-05-2010)

Patronların partisi CHP 1Mayıs'ta

İşçi Bayramı'nın sabahında Aydın Kanza Parkı'nda buluşan DİP Girişimi korteji, konfederasyonların belirlediği toplanma yerine geldiğinde Türk bayraklarını kuşanmış, sınıfın gündemini saptırmaya çalışan sloganları ve kalabalığıyla CHP kortejini buldu. DİP Girişimi korteji, ESP'nin ardında yürüyüş sırasında olduğu için, o sırada ESP'lilerin ardında sıralanmış CHP kortejini (ki en önde olmaları gerekirdi) ve kendilerine doğru karşıdan yaklaşan ÖDP kortejini görünce, kortej sorumlusu vasıtasıyla CHP'lileri öne geçmeleri konusunda uyardı. Buna karşılık, sonradan il başkanı olduğu öğrenilenkişi tarafından, "biz öne geçmeyiz, herkes arkamıza geçsin" yanıtı ile karşılaştı. Daha sonra ESP'nin lise örgütü LÖB Üyesi bazı gençlerle CHP kortejinden bazı kimseler arasında tartışma yaşandı. CHP, 1 Mayıs'a neden geldiğini belli etmeye başlamıştı.

Yürüyüş sırası geldiğinde ESP'nin yürüyüşe başlaması üzerine, belirlendiği şekilde ESP'nin ardından sıraya giren DİP Girişimi korteji, bir burjuva partisi olan CHP'yi sloganlarıyla teşhir etmeye başladı. "Ne AKP, ne CHP, Kurtuluş Devrimde Sosyalizmde", "1 Mayıs Kızıldır KızılKalacak" ve "Katil CHP 1 Mayıs'tan defol" sloganları bu anda CHP'den ziyade ÖDP'lileri rahatsız etmiş olacak ki, DİP Girişimi kortejine bu sloganları atmaması uyarısında bulundular. DİP Girişimi ise buna karşılık olarak,istedikleri sloganları atacaklarını söyledi ve ÖDP'lileri, belirlenen sıra dahilinde DİP Girişimi'nin ardından yürümeye davet etti. ÖDP ise, "sizin arkanızdan yürümeyeceğiz" diyerek geride kalmayı tercih etti. DİP Girişimi'nin Antalya'nın en kalabalık caddesi boyunca süren yürüyüşte CHP'yi teşhiri birkaçkez tekrarlandı.

 

En manidar anons

DİP Girişimi korteji, "Genel Grev Genel Direniş" ve"Yaşasın Sosyalist Dünya Devrimi" sloganları ile alana girdi, DHF'nin öntarafında, kürsünün hemen çaprazında yerini aldı. Bu sırada alana giren CHP'lilere kürsüden seslenen bir sendikacı, "CHP'li arkadaşlar, lütfen size göre sola, bize göre sağa hareket ediniz" diyerek, belki de farkında olmadan, CHP'nin alanda değilse de, ideolojik olarak nerede duracağını/durduğunu söylemiş oldu. Alanda değilse de diyoruz, çünkü CHP'liler bu anonsa rağmen alanın kendilerine göre sağına geçiyor, DİP Girişimi ve DHF kortejlerinin yanında duruyorlardı. Yine 1 Mayıs'ın içini boşaltan "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Türkiye laiktir laik kalacak" gibi sloganları ve bayrakları ile beraber.

DİP Girişimi, DHF ile beraber, CHP'yi alanda da teşhireden sloganlarla karşıladı. Buna karşılık karşı saflardan küfürlerle yanıt verildi. Bir süre sonra CHP saflarından kortejimize ve DHF'ye sataşmalar başladı ve karşılık verildi. Sağ olsunlar, DHF'li arkadaşlar bu olayı kendi sitelerinde sadece kendileri yaşamış gibi anlattılar, bu da sosyalist basının bir sorunu, ayrı bir yazı konusu.

İşçilerin kürsüsünde bir burjuvapartisinin belediye başkanı

Asıl trajedi buradan sonra başladı. DİP Girişimi, olayın büyümemesi için elinden geleni yapıp, 1 Mayıs'ın coşkusu ile halaya başlamıştıki, birden işçilerin kürsüsünde mağrur bir yüz ifadesi ile CHP'nin belediye başkanı Mustafa Akaydın belirdi. DİP Girişimi militanları bunun şokunu atlatamadan, kışkırtıcı ve şovenist bir söylemle "PKK tarafından dört askerimiz şehit edilmiştir." sözleriyle söze başladı. DİP Girişimi'nin buna yanıtı önce "Yaşasın Devrim ve Sosyalizm" daha sonra da "Yaşasın Halkların Kardeşliği" sloganları oldu. Akaydın buna karşılık kürsüden, "sonra slogan atın" diye bağırıyordu. Burada, Akaydın'ın konuşmasının da, ondan dakikalar önce çalan 10.yıl marşının da programda yer almadığını ve bir alicengiz oyunuyla oraya sokulduğunu belirtmekte yarar var. Bu arada Stalinist sol, kürsünün epeyce uzağında halay çekmekle meşguldü. Yalnızca ÇHD'den bir avukat olaya tepki gösteriyordu. Bu sırada bize müdahaleye gelen bir ÖDP'li arkadaşın, "aman susun" sözleri, kürsüden başka bir KESK'linin eliyle "susun" işareti yapması, eylem sonrası yolda karşılaştığımız sosyalistlerin olaydan haberinin olmaması, olanların da "boşverin bunları" tavrında olması nasıl açıklanabilir?

26 Mayıs'a giden yol

1 Mayıs'ın altını boşaltmaya çalışan, işçi ve emekçilerletüm ezilenleri burjuvazinin bir kampının arkasına yedeklemeye çalışan bu anlayış yargılanmalı kuşkusuz. Ancak içinde bulunduğumuz konjonktürde, bu durum daha büyük bir vehamete işaret ediyor. 26 Mayıs'ta işçi sınıfının önünde, ciddi bir genel grev görevi var. 26 Mayıs genel grevi, hem CHP ve AKP gibi burjuvapartilerinin temsil ettiği patronlara hem de aylar öncesinden böyle bir grevtarihini göstererek "topu taca atan" sendika bürokrasisine karşı önemli birkarşı çıkış olmalı. Bunun için çalışılmalı.

Buna karşılık, sosyalistler yukarıdaki tavrı geliştirerek 26 Mayıs grevi için ne yapabilir? Yapabilecekleri hiçbir şey yok. Zaten çoğu herhangi bir burjuva kampını ehven-i şer görmüyor mu? CHP'nin orada bulunması pek çoğuna olsa olsa "mutluluk" vermiş olabilir. Dahası değil. Çoğu, CHP gibi,burjuvazinin bir siyasi temsilcisini, çalışma yapılacak bir alan ya da bir örgütlenme mevzisi olarak da görüyor. Şimdi devrimci Marksistlerin görevi, işçive emekçileri, patronlara ve onların batıcı-İslamcı farketmeden siyasi temsilcilerine, bürokratlara, generallere, emperyalistlere karşı sınıf bağımsızlığını kazanarak genel greve çağırmak ve bunun propagandasını yapmaktır. Yoksa alan 26 Mayıs'ta da CHP fırsatçılığı ile bir bayrak mitingine dönecektir. Stalinist solise bu trene yemekli vagondan olmasa da yük katarından binmekte sakınca görmeyecektir.