657, 4-b, 4-c, Taşeron Ayrımına Karşı Tüm Sağlık Emekçileri İçin Güvenceli İş, Güvenceli Gelecek! (11-11-2009)
Dev-Sağlık İş'in mücadelesi 1974 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde doğuyor. Maaş farklarını almak için mücadeleye başlayan işçiler, bunu bir sendikaya dönüştürüyorlar. 1976 yılında gücünü DİSK'le birleştiren sendika, mücadelesini daha da genişleterek sürdürüyor. 1980 askeri darbesine gelene kadar başta İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya olmak üzere 11 ilde örgütlenip 5000 üyeye kavuşuyor. Askeri darbeyle beraber bütün sendikalar gibi Dev-Sağlık İş'te kapatılıyor. Askeri darbenin üzerinden 11 yıl geçtikten sonra 1991 yılında sendika mücadeleye geri dönüyor ve bu yıldan sonra gün be gün büyüyerek günümüze kadar geliyor. Bugün "güvenceli iş, güvenceli gelecek" şiarıyla yoluna devam eden Dev-Sağlık İş'li işçiler, taşerona karşı mücadelesini yükseltmekte. Sendikalı işçiler, taşeron sisteminin ücretli kölelik olduğunu ve mücadelelerinin öncelikli amacının iş güvencesi ve taşeronun sağlıktan ve tabi ki her alandan sökülmesi olduğunu dile getiriyorlar.
2005 yılında Balcalı Hastanesi'nde sendikalı oldukları için işten çıkarılan işçilerin direnişi sonucunda açılan işe iade davasını kazanan sendika sağlık sektöründe kazanılan mücadelelere örnek oldu. Balcalı Hastanesi'nden sonra da taşerona ve sendikalı oldukları için yapılan baskılara karşı bir diğer direniş Dicle Üniversitesi Tıp fakültesinde patlak verdi. İki işçinin sendikalı oldukları için işten çıkartılmalarıyla başlayan süreç 20 işçinin daha işten çıkartılmasıyla devam etti. 7 ay süren mücadelenin sonrasında 2 işçi işlerine geri döndü. Yapılan eylemler sonrasında işçiler emekli ikramiyelerini, fazla mesailerini ve temizlik işçilerinin çalışma süresinde 1 saatlik kısaltmayı kazandılar. Bundan sonra Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Kocaeli Üniversitesi Tıp fakültesi taşeron işçileri sendikalı oldukları için işten çıkartıldılar ve bunu yine işçilerin sendikal mücadelesi izledi.
Bu baskıların bir benzeri de Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşandı. Sendikalaşmaya başlayan işçilere karşı tutum alan başhekim ilk önce sendikalaşan işçilerden Mustafa Aykara'yı odasına çağırarak hakaret ve tehditlerle korkutmaya çalışmıştı. Bu olayın devamında Mustafa Aykara işten çıkartıldı. Bundan bir ay sonra başhekim işçi ve kadın düşmanlığını iki kadın işçiye "bunlardan her şey beklenir. Fuhuş bile!" sözleriyle ortaya serdi. Bu olayı medyaya taşıyan kadın işçileri de işten çıkartmaktan çekinmedi. Mücadeleden vazgeçmeyen Dev-Sağlık İş'li işçiler iş haklarını geri almak için bir çok eylemde bulundular. Halen mahkemeleri süren işçiler iş haklarını geri alana kadar mücadele edeceklerini her fırsatta belirtiyorlar.
Antalya'da Dev-Sağlık İş'in mücadele yürüttüğü bir diğer hastane ise Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi. Burada uzun süre devam eden örgütlenme çalışmaları sonucunda 2 Temmuz 2008'de 1000 küsur işçinin çoğunun Dev Sağlık İş üyesi olduğu duyuruldu. Bunu aynı yılın Ekim ayında 300'e yakın işçinin katılımı ile yerleşkede gerçekleştirilen yürüyüş ve ardından yapılan şenlik izledi. Dev Sağlık İş üyesi işçiler, bu eylemle sadece kağıt üzerinde değil, mücadeleleri ile her daim taşeronun ve yönetimin karşısında dimdik ayakta olacaklarının mesajını veriyordu. Nitekim öyle de oldu. 10 Nisan 2009 Cuma günü taşeronun işçileri tehdit etmek için yaptığı toplantıda bir işçiye sarfettiği "biz diye konuşma, biz yok, ben var" sözüne 300 işçi ve onlara katılan üniversitenin diğer birimlerinden çok sayıda taşeron işçisinin yanıtı "ben yok, biz varız" şeklinde oldu. İşçiler önce toplantıyı topluca terkederek hastane önünde toplandı, daha sonra iş çıkışında servislere kadar alkışlar ve sloganlarla yürüdüler ve mücadeleye devam sözü verdiler.
Son olarak Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde işçiler sendikalı oldukları için işten çıkartıldılar. Dev Sağlık İş üyesi olan ve yaklaşık bir buçuk aydır direnişte olan Okmeydanı işçileri de hala direnişlerine devam ediyorlar.
"Sağlıkta taşeron olmaz, İnsan ihaleyle çalıştırılmaz!" diye haykıran Dev- Sağlık İş üyesi işçiler 7 kasım Cumartesi günü Ankara'da bir eylem yaptılar. Antalya, Adana, Bursa, Diyarbakır, Ankara, Mersin, Kocaeli, İstanbul ve Samsun'dan gelen taşeron işçiler "Taşeron işçiyiz, örgütlüyüz, güçlüyüz", "İnadına sendika, inadına DİSK", "Milyonlar aç, milyonlar işsiz, işte kapitalist sisteminiz" ve "Parasız eğitim, parasız sağlık" sloganlarıyla Kurtuluş Parkı'ndan Akay Kavşağına kadar yürüdüler. Eylemde sırasıyla Dev-Sağlık İş genel başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Ali Cancı, SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun ve TTB Merkez Konseyi Üyesi Altan Ayaz konuştular. Konuşmalardan sonra "Sağlık hizmetinin kamusal bir hizmet olarak Anayasa'da güvence altına alınması ve İş Kanunu'nda yapılacak bir değişiklikle sağlıkta taşeron çalıştırmanın yasaklanması" ile ilgili sendikanın hazırladığı dosya bir kurul aracılığı ile meclise verildi. Eylemin sonunda bütün şubelerden birer işçi temsilcisi kürsüye çıkarak konuşma yaptılar.
Dev Sağlık İş üyesi işçilerin son dönemde yükselen mücadelesinin bir göstergesi olan eylem, hem sendika üyesi işçilere hem de sağlık dışındaki pek çok alanda çalışan diğer taşeron işçilere umut aşılamış durumda. Günümüzde kamu kesimi tarafından sunulan pek çok hizmet, artan oranda taşeron firmalara gördürülüyor. Bu alanlarda şimdilerde kazanılacak sendikal mevziler, sınıf mücadelesinin geneli açısından önemli görülmeli. Devrimci İşçi Partisi Girişimi olarak bizler, örgütlü olduğumuz her noktada, taşeron işçilerin mücadelesinde onlarla omuz omuza mücadele edeceğiz. Bu kavga taşeron zulmü ortadan kalkana kadar sürecek ve asıl zaferi, kendi yaratacağımız dünyayı yönetmeye başladığımızda elde etmiş olacağız.
Ankara’da yapılan mitingle ilgili olarak görüştüğümüz işçilerin görüşleri şöyleydi:
Bekir Çivi: Antalya’dan Ankara’daki eyleme 150 kişi katıldık. Biz daha büyük sayıda gitmeyi planlıyorduk. Ancak Antalya Devlet Hastanesi ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesin yönetimlerinin izinli olmalarına rağmen arkadaşlarımızın vardiyalarını değiştirmeleri sebebiyle bazı sendikalı arkadaşlarımız eyleme katılamadı. Yönetimlerin bunu bilinçli yaptığını düşünüyoruz. Coşkulu ve güzel bir eylemdi. Mücadelemiz artıkça kazanımlarımız artacak.
Neşe Akgora: Sendikaya üye olduktan sonra yönetime isteklerimizi dinletmeyi başardık. Az da olsa problemlerimizi çözdük. Mesela şu anki taşeron firmayla 1,5 yıldır çalışıyoruz. Yeni gelen taşeron firma bundan önceki taşeron firma tarafından verilmeyen 3 yıllık senelik izinlerimizi vermeyeceklerini söylediler. Bizlerde 120 kişi toplanıp ev idaresi şefliğine gittik ve ertesi gün mücadeleyi kazandık. Ama hala sorunlarımız var. Kadın olduğumuz için ekstradan temizlik işleri de üzerimize kalıyor. Aynı zamanda eşlerimizle de sorunlar yaşıyoruz. Buna rağmen mücadelemize devam ediyoruz.
Kadir Kıvanç: Sendikalı olduktan sonra bir çok sorunumuzu çözdük. Birlikte mücadele ettikçe kazanabileceğimizi gördük. En ufak bir sorunumuzda bile artık bir araya gelip sesimiz yükseltiyoruz. Örneğin; servis sorunumuz çözüldü. 4 tane olan servis sayımızın sendika mücadelesi ile beraber 14’e çıkmasını sağladık.