Devrimci İşçi Partisi ve Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu'ndan Ankara'da ortak eylem: Özelleştirmelere son, Yatağan Soma olmayacak!

Muğla’da kurulu Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinde ve bağlı madenlerde çalışan yüzlerce işçi özelleştirmeye karşı direniyor. Türk- İş bünyesinde yer alan Maden-İş ve TES-İş sendikalarında örgütlü Yatağan işçilerinin özelleştirmeye, taşeronlaştırmaya, güvencesiz iş koşullarına ve bunun görünen sonu iş cinayetlerine karşı verdiği mücadele devlet eliyle defalarca boğulmaya çalışıldı. Otobüsleri durduruldu, yolları kesildi, özelleştirme ihaleleri zaman kazanmak amacıyla ertelendi, işçiler Ankara’ya gelip Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na yürümek istediklerinde saldırıya uğradılar, yılmadılar günlerce direniş nöbetlerini sürdürdüler. İşçilerin aylarca süren direnişi şimdi işyerleri önünde, barikatlar kurarak ve nöbet tutarak devam ediyor.

Yatağan işçisinin bu onurlu ve haklı mücadelesinde yalnız olmadığını haykırmak için 10 Eylül Çarşamba günü Güvenpark’ta Devrimci İşçi Partisi olarak Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu ile ortak bir basın açıklaması ve oturma eylemi gerçekleştirdik. Eylem boyunca yapılan konuşmalar ve atılan sloganlarla özelleştirmeye son verilmesi çağrıları yapıldı, sendikalar göreve davet edildi, iş cinayetlerine ve işçi mücadelelerine dikkat çekildi. Sermayenin artan baskısı ve zulmü altında kazanımlar elde etmenin süren mücadelelere omuz vermekten, sahiplenmekten geçtiği vurgusuyla herkes Yatağan ile dayanışmaya çağrıldı.

Bugün özelleştirmeye karşı mücadelenin vücut bulduğu yer Yatağan işçilerinin yanıdır. Torunlar İnşaat’ta yaşanan işçi katliamının acısı ve öfkesi yüreğimizi yakarken, burjuvazinin, işçi düşmanlarının yeni katliamlar yaratmasını tüm gücümüzle, sınıf bilinciyle ve sınıf mücadelesiyle engelleyeceğiz. İşçi sınıfı birlikteyken güçlü ve yenilmezdir. Halkalı’da binlerce inşaat işçisi sınıf kardeşimiz bir günlük eylem ile taleplerini kabul ettirdiler. Biliyoruz ki bu sömürü düzeni milyonlarca işçinin yumruğu indiğinde bir günde yıkılacak!

Yatağan işçisi yalnız değildir!

Yatağan Soma olmayacak!

 

Basın açıklamasında okunan metni aşağıda bulabilirsiniz:

Basına ve kamuoyuna

Bir yılı aşkın süredir Yatağan, Yeniköy, Kemerköy termik santralleri ve bağlı madenlerin özelleştirilmesine karşı işçiler tarafından kararlı bir biçimde sürdürülen mücadele, yapılan ihalenin Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından onaylanmasıyla yeni bir aşamaya girdi. Bunun cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı sırasındaki son icraatlarından biri olması Cumhuriyet tarihinin en büyük özelleştirmelerini yapmakla övünen AKP hükümetinin işçi düşmanı yüzünü bir kez daha ortaya serdi.

Bizler özelleştirmenin ne demek olduğunu Soma katliamından çok iyi biliyoruz. Özelleştirme kar hırsıyla gözü dönmüş patronlar tarafından uzun saatler boyu düşük ücretlerle çalıştırılmak demektir. İstanbul Torunlar İnşaat’ta olduğu gibi işçi sağlığının ve iş güvenliğinin hiçe sayılması demektir. En önemlisi ise işçi sınıfının başındaki en büyük bela olan, sendikal örgütlenmeyi engelleyen, iş güvencesini ortadan kaldıran taşeron sistemi demektir. Bu bağlamda Yatağan işçilerinin mücadelesi özelleştirmeye ve taşerona karşı verilen kavgada kilit öneme sahiptir. Yatağan mücadelesinin kazanması işçi sınıfı adına büyük bir mevziinin elde tutulması olacaktır.

Yatağan işçileri Maden-İş ve TES-İş sendikalarında örgütlü. Her iki sendika da Türk-İş bünyesinde yer alıyor. Yıllar boyunca özelleştirmeler birbirini takip etti. Türk-İş yönetimleri zaman zaman tabanın gösterdiği canlılığa rağmen işçi sınıfının örgütlü gücünü harekete geçirip bu özelleştirmeleri durdurmak için gerekli adımları atmadılar. Bugün de Türk-İş cephesinde Yatağan işçilerinin mücadelesine sembolik bir destekten öteye ortada hiçbir şey yok. İşin gerçeği sendika bürokrasisi zaman zaman işçileri frenlemekle zaman zaman da önlerine engeller çıkarmakla meşgul. İşçiler sendika bürokrasisinin karşısında kendi taban inisiyatiflerine dayanan bir karar alma sürecini hayata geçirmelidirler.

Sendika bürokrasisinin baltalama çabalarına rağmen Yatağan işçileri gerek Türk-İş’in gerek diğer sendikaların tabanlarında son derece haklı bir mücadelenin sürdürücüsü konumundadırlar. Üstelik, bilhassa Soma ve Torunlar’dan sonra, halkın çok geniş kesimlerinde işçi sınıfının sorunlarına dair büyük bir ilgi ve sempati uyanmıştır. İşte bu elverişli ortam içerisinde işçiler son derece önemli ve ileri bir adım attılar: ihale sürecine engel olamasalar da iş yerlerinde kurdukları barikatlarla ihaleyi kazanan şirketleri işyerlerine sokmamakta kararlılar.

Bize, Türkiye işçi sınıfına ve devrimcilere düşen görev ise Yatağan işçilerine destek olmak, onların mücadelesini yeni Greif, Şişecam, Sütaş direnişleriyle ve son günlerde seslerini daha fazla duyuran inşaat işçilerinin mücadeleleriyle büyütmektir. Büyüyen sınıf mücadelesinin basıncıyla sendikaları ayağa kaldırmak, yeni direnişler ve genel grevler örgütlemektir. Buradan, sermayenin saldırılarına karşı, daha da öteye geçerek emeğimizin sömürülmesine son vermek için herkesi mücadeleye çağırıyoruz.

Çağrımızdır! İşçiler, emekçiler Yatağan mücadelesini sahiplenin! Madenlerin ve santrallerin özelleştirilmesine, Yatağan’ın Soma olmasına izin vermeyin!

Devrimci İşçi Partisi – Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu