Yalancı Tanıklar Kahvesi

Vedat Türkali Yalancı Tanıklar Kahvesi romanında 1970’li yıllardan darbeye kadar geçen dönemdeki politik ortamı ele alır. Romanın bir yerinde Türkali, kitabın kahramanlarından birinin ağzıyla şöyle bir fıkra anlatır: “Anadolu’da bir kentte, Adliye Sarayının hemen karşısında bir kahve varmış. ‘Yalancı tanık’ arayan birisi bu kahveye gidip biriyle anlaşıp duruşmaya çıkarırmış. Adam girmiş kahveye, bakınırken biri sokulmuş hemen; ‘Yardımcı olabilir miyim? Nedir sorun?’ ‘Bir alacak davası’ demiş adam. ‘Hâlâ vermedi değil mi o namussuz herif paranızı?’ Adam biraz çekinerek ‘Para benden isteniyor, borçlu benim’ demiş. Hemen yetiştirmiş beriki: ‘Kaç kez vereceksiniz beyefendiciğim, kaç kez vereceksiniz?’”

Yalancı tanık; yani diyelim yerelcilikten küreselcilik militanlığına, askeri rejim destekçiliğinden sivil toplum mücahitliğine, Bush karşıtlığından Obama hayranlığına, demokrasi havariliğinden serbest piyasa destekçiliğine, devlet müdahaleciliğinden piyasa severliğe, bütün bunlar yetmediyse sosyalistlikten liberalliğe kadar ve gerektiğinde bunların tam da tersi olacak bir biçimde, olur olmaz, tutarlı tutarsız, yalan yanlış, bilir bilmez takınılmayacak tavrı, girilmeyecek kılığı olmayan kişi, yani günümüzün “ezber bozucu” liberal/sol-liberal bireyi. Girdiği kap her ne ise doğrudan doğruya onun şeklini alan, yok eğer kap yoksa bu sefer duruma göre akacak bir mecra bulup oraya doğru akan tam bir sıvı. Pek doğaldır ki böyle birisi bütün bunları “ezber bozuyorum” diyerek yapar.

Her türlü ezbere karşı olduğunu söyleyip bütün ezberleri yıkmaya çalışan herhangi biri, ezber derken aslında bütün ezberleri değil, kendisininki hariç başkalarının ezberlerini kast etmekte, bu arada kendi ezberlerini de evrensel bir zorunlulukmuş gibi sunmaktadır, elbette ki özgürlükçülük, yenilikçilik, değişimcilik, olmadı çoğulculuk adına. Bu durumda ezberleri boza boza ulaşacağı son nokta, sadece kendi ezberlerinin ayakta kaldığı bir dünya olacağına göre, ezber bozucu liberal birey, aslında hiç de çoğulcu biri değil, tersine, merkezine kendisini koyduğu bir sistemi egemen kılmaya çalışan bir totaliterdir. Böylesi bir ezbere çok basit bir örnek vermek gerekirse ilk aklıma gelen, bugün küreselleşmeciliğin, serbest piyasacılığın, başkanlık sisteminin vb. olmazsa olmaz, kaçınılması mümkün olmayan bir gerçeklikmiş gibi sunulmasından başka bir şey değildir; sanki bütün bunlar “mutlak”, bunun dışındakiler “ezber”dir. Şimdiki sürece itiraz edip diyelim başkanlık sistemine karşı çıkın, hemen “ezberinizi bozmaya” yeltenirler. Ama durum tersine dönüp de çıkarlar farklılaştığında “yalancı tanık” tam da bunun tersi şeyleri de savunabilir, duruma göre deri değişir, kılıktan kılığa geçilir; bugün AB sever, yarın AB karşıtı, bugün ultra-liberal, yarın ulusalcı/milliyetçi, dün parlamenter demokrasi savunucusu, bugün Başkanlıkçı, dün çözüm süreci destekçisi, bugün Kürtleri imha yanlısı, dün iktidar yanlısı, bugün kandırıldıkçı, yani çıkarlar neyi gerektiriyorsa o.

70’li yılları değil de bugünleri anlatıyor gibi Türkali, zira sol kitaplar rafa kaldırılalı epey bir zaman oldu. Zira şimdilerde bir taraftan çalışma yaşamı esnekleştirilip çalışanların bütün sosyal hakları teker teker gasp edilirken, neredeyse her gösteri ve miting polis şiddetiyle bastırılırken, diğer taraftan bizim ezber bozucu bunlara gözlerini kapatıyor, militarizmin yerine demokrasinin geliştiğinden, özgürlüklerin arttığından, çoğulculuktan bahsediyor, elbette ki sistemin sürekliliği adına. Oysa ortada “militarizme karşı bir demokrasi mücadelesi” filan yok, aksine, yeni bir militarist rejimin temelleri atılıyor ve bu öyle bir rejim ki kendisine karşı çıkan herkesi ihanetle suçluyor, sokağa çıkanı hazmedemiyor, olmadı provoke edilmekle suçluyor. Anlayacağınız bugünlerde yalancı tanıklığın sınırı yok. Bir sürü “aydın” özgürce düşündüğü kurmacasında. Allayıp pulluyorlar gerçek sorumluyu. Belki de eski “ezberlerin” yeniden hatırlanmasının zamanı geldi de geçiyor. Bizim “aydınlar” ne zaman yalancı tanıklıktan kurtulacak acaba?

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ocak 2016 tarihli 75. sayısında yayınlanacaktır.