DİP Bildirisi: Yaşasın işçiler! Yaşasın 1 Mayıs! Çalışırken ölmek istemiyoruz! İşçiye emekçiye aşıda öncelik! İşsize iş, herkese aş, emekçi halka hürriyet!

Yaşasın işçiler! Yaşasın 1 Mayıs! Çalışırken ölmek istemiyoruz! İşçiye emekçiye aşıda öncelik!  İşsize iş, herkese aş, emekçi halka hürriyet!

1 Mayıs işçi sınıfının birlik mücadele ve dayanışma günüdür. İşçi bayramıdır. İşçi sınıfı bayramını her daim yasaklar ve baskılar altında mücadele içinde kutlamıştır. Bu yıl 1 Mayıs bayramını, “biz de evde kalmak istiyoruz” diyen işçiler sömürü çarklarının hiç durmadığı fabrikalarda, “çalışırken ölmek istemiyoruz” diyen işçiler tersanelerde ve şantiyelerde, “yaşatırken ölmek istemiyoruz” diyen sağlık emekçileri hastanelerde kutlayacak!

İşçi sınıfı ve emekçiler soruyor: Neden?

İktidarın “tam kapanma” kararının istisnası yine milyonlarıyla işçi sınıfı ve emekçiler olmuştur. Elbette bir toplum üretmeden ayakta kalamaz. Salgın döneminde hayati öneme sahip mal ve hizmet üretiminin devam etmesi gerektiği açıktır. Ama sadece zorunlu sektörler değil lüks yat imal eden tersanelerden, otomobil fabrikalarına kadar her yer çalışmaya devam edecek. Peki işçinin sağlığı ne olacak? Futbolcular bile aşı önceliği kapsamına alınırken işçilere neden aşı yok? Salgın sürecinde milletin hayati gereksinim duyduğu mal ve hizmetleri üreten, ekonomiyi ayakta tutan işçinin emekçinin ekonomisi ne olacak? Neden hala patronların vergi borçları siliniyor, işsizlik sigortası fonunun muslukları patronların kasalarını doldurmak için açılıyor da asgari ücretliye vergi muafiyeti getirilmiyor, gelir vergisi sabitlenmiyor, devlet bütçesinden gelir desteği sağlanmıyor? Neden büyük burjuva zincir marketlere serbest olan küçük esnaftan esirgeniyor? Borç batağındaki küçük esnafa, çiftçiye destek sağlanmıyor? Neden milleti yaşatmak için canını veren sağlık emekçilerinin hakkı ödenmiyor, talepleri karşılanmıyor?

Emekçi halkı ezen sermeyenin siyaseti, sermayenin iktidarı, sermayenin istibdadıdır!

Bu soruların cevabı siyasettedir. Milyonların kaderini ilgilendiren kararlar siyasidir. Bu kararları alan siyasi iktidar, kendisini hangi kılıfa sokarsa soksun, özünde sermaye sınıfının iktidarıdır. Bu yüzden alınan siyasi kararlar, çıkartılan yasalar dahası bu yasaların mahkemeler tarafından yorumlanıp uygulanması hepsi sermaye sınıfının çıkarına olmaktadır. Keyfi ve baskıcı yönetim yani istibdad, emekçi halkın hürriyetini yok etmekte, sermayeye sınırsız sömürme serbestliği sağlamaktadır. İstibdadın baskısı, emperyalizme Türkiye’yi bir ucuz işçi cenneti olarak sunmaktadır. Anayasada sendika hakkı var. Ama bugün Gebze’de Baldur işçileri bu hakkı kazanmak için grevde; Systemair HSK işçileri direniyor. Karaman’da Döhler, Çorlu’da Belkarper, Çerkezköy’de Adkoturk, Bursa’da Cargill gıda fabrikalarında işçiler sendika hakkını grevle direnişle savunuyor.  Migros, PTT, Tuvtürk işçileri aynı amaçla direnişteler. Bu direnişlerin kazanması tüm işçi sınıfının kazanımı olacak. Ancak bunun da yetmeyeceğini biliyoruz. İşçi sınıfı siyasete de ağırlığını koymak zorundadır. Nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan işçi ve emekçilerin yaşamını, geçimini sağlamak, sağlığını korumak ancak işçi sınıfının iktidarıyla mümkün olabilir. Bunun yolu da sınıf siyasetinde birleşmekten geçmektedir!

Sınıf siyasetinde birleş!

Siyasete karışacağız! Her şeye, her işe de siyaseti karıştıracağız! Ama bu siyaset sömürücü sınıfların ve emperyalistlerin kirli, yozlaşmış, yalan dolu siyaseti değil, bizim dosdoğru emek siyasetimiz olacak! Adını koyalım: Bu siyaset işçi sınıfı siyasetidir.

Sınıf siyaseti, kimliklerde bölünmeyi reddeden, ekmek ve hürriyet için birleşen bir siyasettir! Emperyalist zincirleri kıran; istibdadı, baskıyı, zulmü reddeden siyasettir. Sömürücü azınlığa karşı işçi ve emekçi çoğunluğun siyasetidir! Emekçi halkı birbirine düşman eden politikanın yerine Türk ile Kürdü, Sünni ile Alevi’yi barıştırıp omuz omuza mücadele etmesini sağlayacak bir siyasettir! Emekçi kadınların en önde olduğu siyasettir, kendi geleceğini memleketin ve insanlığın geleceği ile bir tutan gençliğin siyasetidir.   

Sınıf siyaseti, zincirli meclisin tiyatro sahnesinde figüranlık yapan vekillerin parmaklarını kaldırıp indirdiği sahte siyaset değil; çalışan, üreten nasırlı ellerin hem kendisinin hem memleketin kaderini eline aldığı gerçek siyasettir.

Zincirsiz, barajsız, eşit koşullarda, propaganda özgürlüğüyle yapılacak bir seçimle oluşturulacak Kurucu Meclis için! Sömürücü azınlığın değil, emekçi çoğunluğun yararına kararlar verecek bir işçi emekçi hükümeti için! 

Gelin sınıf siyasetinde birleşelim! Sendikalarda, fabrika ve iş yeri komitelerinde ekmeğimiz için örgütlenelim! Hürriyet için mücadele alanlarında el ele verelim! İşçi sınıfı partisinin inşası için Devrimci İşçi Partisi saflarında örgütlenelim!

İşçi sınıfının uluslararası birlik dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs işçi sınıfının siyaset masasına yumruğunu vurmasına vesile olsun!