Avrupa-Akdeniz Konferanslarında nitel sıçrama: Filistin Halk Kurtuluş Cephesi konferansta!

Fransa’dan Ukrayna’ya, İtalya’dan İran’a, Yunanistan’dan Azerbaycan’a, Avrupa’nın bütününü, Ortadoğu ve Kafkasları, daha genel olarak Akdeniz bölgesinden devrimcileri bir araya getirmeyi ve birlikte mücadele etmeleri için ortak bir zemin hazırlamayı hedefleyen Avrupa-Akdeniz Konferans’larından dördüncüsü, 26 Mayıs Cuma günü Yunanistan başkenti Atina’da başladı. 

Bu konferansları, merkezinde Yunanistan’dan EEK (Devrimci İşçi Partisi) ve Türkiye’den Devrimci İşçi Partisi’nin (DİP) yer aldığı Kristiyan Rakovskiy Balkan Sosyalist Merkezi ile başta İngilizce olmak üzere çeşitli dillerde yayın yapan RedMed (Kızıl Akdeniz) adlı (www.redmed.org) internet sitesi birlikte örgütlemekte.

İlk konferans 2013’te tam Gezi sonrası halk isyanı günlerinde toplanmıştı. İkinci konferans çalışmalarını 2014’te Ukrayna’nın büyük sarsıntı günlerinde yapmıştı. Üçüncü konferans 2015’te Yunanistan’da halkın referandumda AB emperyalizminin kemer sıkma programını reddetmesinin ve sözde solcu Çipras hükümetinin halkın bu kararına rağmen verdiği sözlere ihanet etmesinin hemen ardından bir araya gelmişti. Dördüncü konferans dünya çapında post-faşizm akımının ve dünya savaşı tehlikesinin çifte yükselişinin damga vurduğu bir siyasi ortamda toplanıyordu. Bu yüzden de insanlığın karşı karşıya olduğu bu çifte tehlikeye karşı hazırlanmanın önemini vurgulamak için “acil” başlığını taşıyordu.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi acil çağrıya cevap verdi!

Dördüncü Konferans’a katılım daha öncekilere göre daha geniş olmakla kalmıyordu, nitelik olarak bir sıçramayı temsil ediyordu. Eski konferanslara göre yeni ülkeler eklenmişti katılanlar arasına. Avrupa Birliği, özellikle Akdeniz ve Doğu Avrupa ülkeleriyle temsil ediliyordu: Fransa, İtalya, Yunanistan, Finlandiya, Macaristan, Polonya. Balkanlar’dan Yunanistan, Kıbrıs, Makedonya ve Bosna-Hersek’in yanı sıra Bulgaristan da Skype yoluyla katılıyordu. Eski Sovyet cumhuriyetleri de önemli bir varlık gösteriyordu: Rusya ile Ukrayna her biri birkaç örgütle temsil ediliyor, onların yanına bu kez (vize sorunları dolayısıyla temsilcilerini Atina’ya yollayamayan) Azerbaycan katılıyordu. Ortadoğu’dan Türkiye’den DİP’in katılımının yanı sıra İran’dan destek geliyordu, ama asıl önemli nitel sıçrama bu bölgedeydi: Filistin’in en büyük sosyalist örgütü Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) resmen konferansın bir katılımcısı idi ve çalışmalarında önemli bir rol oynayacaktı. Bunların dışında, Avrupa-Akdeniz bölgesinin uzağından, dünyanın çeşitli yörelerinden, ta Arjantin’den, Güney Afrika’dan, Japonya’ya kadar çeşitli devrimci parti ve çevrelerden toplantıya, kimi tam katılım, kimi ise yazılı olarak (Japonya) destek vardı.

Nitekim, açılış oturumunu yöneten divanda Filistinli Politik Tutsaklar Dayanışma Hareketi Samidoun Avrupa temsilcisi de yer alıyordu. Toplantı başkanlığını DİP Genel Başkanı Sungur Savran üstlenmişti. Başkanın yanı sıra divanda EEK’ten Savas Mikhail-Matsas, Rusya Komünistleri Partisi’nden (RKP) Yosif Grigoroviç Abramson, Macaristan Birleşik Sol hareketi ve Marksist teori dergisi Eszmelet’ten Tamas Krausz ile birlikte Samidoun temsilcisi Muhammed Hatib de bulunuyordu. 

Bedreddin’in ve Ekim devriminin yolunda mücadeleye çağrı

Sungur Savran açılış konuşmasına dünyanın kapitalizmin etkisi altında nasıl kriz, eşitsizlik ve sefalet, savaş, ekolojik yıkım illetleriyle boğuşmakta olduğuna değinerek başladı. Konferansın böyle bir dünyaya karşı toptan mücadele için toplandığını hatırlattı. Bu konferansın, dünya solunu geçmişte hatalara sürükleyen analiz yanlışlarına ve hareketin birçok yerde tökezlemesine yol açan stratejik ve taktik hatalara karşı mücadele vereceğini ancak bununla yetinmeyeceğini belirten Savran, konferansın emperyalizme, Siyonizme, ulusal baskıya, faşizme, tekfirciliğe, her türlü gericiliğe karşı çeşitli ülke ve bölgelerde zaten sürmekte olan mücadeleleri uluslararası çapta birleştirmeyi, her bir ülkede kurulacak devrimci partilerin bir enternasyonal örgütlenmesi ile taçlandırmayı hedefleyen bir çalışmanın bir merhalesi olacağını ifade etti.

Savran, önce 2017’nin Filistin halkının köleleştirilme sürecine emperyalizmin desteğinin başlangıç noktasını oluşturan Balfour Deklarasyonu’nun 100. yıldönümü olduğunu hatırlattı ve FHKC’nin anlamlı katılımı ile konferansın Filistin sorunu üzerinde bir özel oturumla duracağını belirtti. Ardından bu yılın sadece Balfour’un değil, aynı zamanda Ekim devriminin 100. yıldönümü olduğuna değinerek, konuşmasını, bütün katılımcıları geçen yıl 600. yıldönümünü yaşadığımız, Türk’ü, Rum’u, Yahudi’yi, göçebe Türkmen’i birlikte ortak mülkiyet için harekete geçiren Şeyh Bedreddin önderliğindeki 1416 devriminin ve Lenin ve Trotskiy önderliğindeki Bolşevik devriminin ruhuyla ve özgüveniyle mücadeleye davet ederek bitirdi.

Türk-Yunan kardeşliğini işçi sınıfı sağlayacak!

Savran’dan sonra sözü konferans düzenleyicileri adına konferansın ana raporunu vermek üzere EEK Genel Sekreteri Savas Mikhail-Matsas aldı. Matsas konuşmasına ikinci konferanstan beri artık adet haline gelmiş olan bir uygulamanın önemine dikkat çekerek başladı. Yunanistan’ın başkenti Atina’da toplanan Avrupa-Akdeniz konferanslarının açılış oturumunun başkanının daima Türkiye temsilcisi DİP’ten olduğunu, bunun da her iki ülkenin hâkim sınıflarının birbirine düşürdüğü iki ulusun işçi sınıflarının çıkar ortaklığını ve kardeşliğini vurgulamak bakımından çok önemli olduğunu belirtti.

Matsas’ın konuşması, konferans düzenleyicilerinin birlikte kaleme aldığı “Çağrı” metninde ifade edilen fikirlerin güncellenmesine ve ayrıntılandırılmasına hasredilmişti. Konuşmada Üçüncü Büyük Depresyon’un dünyayı yeni bir mecraya sürüklediğine, özellikle Üçüncü Dünya Savaşı tehlikesinin arttığına dikkat çekildi. Trump’ın başkanlığa seçilmesinden sonra sadece ABD’nin değil dünyanın yeni bir evreye girmiş olduğunu vurgulayan Matsas, buna paralel olarak Avrupa’da da faşizmin (henüz tam faşist olmayan aşırı sağ akımlar biçimi altında) ciddi bir yükseliş içinde olduğunu hatırlattı. Ancak bütün bunların, solda yaygın olduğu gibi bizi karamsarlığa, hatta umutsuzluğa sürüklememesi gerektiğini, bir yandan emperyalist ülkelerin devletleri düzeyinde çok ciddi krizler yaşanırken, bir yandan da 2011’den beri bir bölümü Avrupa ve Akdeniz bölgelerinde olmak üzere halk kitlelerinin devrim, isyan, direniş yolunda çok ciddi bir hareketlenme gösterdiğine işaret etti. Konuşmasını, eksik olanın devrimci partiler ve devrimci bir Enternasyonal olduğunu, bu konferansın da bu amaca hizmet etmek için toplandığını vurgulayarak bitirdi.

Dünyanın dört bir yanından selamlamalar

Matsas’ın konuşmasının ardından önce Yosif Abramson ve Tamas Krausz konferans katılımcılarını selamladı. Ardından FHKC temsilcisi alkışlarla tanıtıldıktan sonra bir teşekkür ve dayanışma konuşması yaptı. Bunları konuk partilerin sözcülerinin konferansı selamlaması izledi: Arjantin Partido Obrero’dan (İşçi Partisi) Jorge Altamira, Rusya Birleşik Komünist Partisi ve Alternativyi hareketi adına Said Gafurov, İtalya Partito Comunista dei Lavoratori (Komünist İşçi Partisi) adına Franco Grisolia, Finlandiya MTL (Marksist İşçi Birliği) adına Dimitris Mizaras ve Güney Afrika’dan Godfrey Erwin ardı ardına söz aldılar, Ayrıca Japonya’dan Devrimci Komünist Parti, Azerbaycan’dan Sosialist Elm, İran’dan bir yoldaş da yazılı olarak dayanışma duygularını ve başarı dileklerini ilettiler.

Bir dizi ülkeden katılım, vize sorunları dolayısıyla engellenmişti. Bunların hepsi DİP’in Doğu ülkelerinden davet ettiği örgüt ve kişilerdi. Filistin’in içinden, Ramallah’tan Siyonizme karşı aktif bir mücadele vermekte olan genç bir kadın militan olan Lina Hattab, İran’dan bir sosyalist gazeteci, Türkiye’de yaşayan iki İranlı devrimci Marksist, Azerbaycan’dan Sosialist Elm grubunun temsilcileri ve Ermenistan’dan bir Marksist grup kendilerine Avrupa Birliği’nin kötü şöhretli Schengen vizesi (bazen bir ayı aşkın süre boyunca) verilmediği için toplantıya katılamadılar.

Açılış oturumunun sonunda ev sahibi ülkenin çeşitli siyasi ve toplumsal örgütleri söz aldı: Yunan Komünist Partisi (KKE) geleneğinden 20 yıl önce kopmuş olan ve Andarsiya adlı sosyalist blokun en önemli örgütü olan NAR (Yeni Sol), yine Andarsiya üyesi olan, Birleşik Sekretarya Yunanistan seksiyonu OKDE-Spartakos, Rosinante adlı anarşist hareket ve Anti-Faşist Mücadele adlı bir kuruluş, dünya ve Yunanistan’ın içinden geçmekte olduğu duruma ilişkin görüşlerini aktardılar ve konferansa başarılar dilediler.