ABD’de öğretmen ve yazar grevleri
Kapitalizm, hayatın her alanından çalışan insanları açlığa mahkûm etmeyi sürdürüyor. ABD’de eğitim düzeyi en yüksek olan toplum kesimlerinin bazıları proleterleşiyor ve işçi sınıfının mücadele yöntemlerini benimsiyor.
Kaliforniya’nın Oakland şehrinde yıl geçmiyor ki öğretmenler bir greve ya da büyük gösterilere imza atmasın. Bölgenin en düşük öğretmen ücretlerine sahip olan Oakland’da okullar her an kapatılma ve özelleştirilme riskiyle karşı karşıya. Kentin il milli eğitim müdürlüğü diyebileceğimiz kurum ise her yıl kaynak yetersizliğinden dem vuruyor, ancak hem bürokratların ücretlerine hem de yeni idari binalar gibi fuzuli kalemlere milyonlarca dolar ayırmakta beis görmüyor. Bir yıldır sözleşmede uzlaşma sağlayamayan öğretmenler, 4 ile 12 Mayıs tarihleri arasında greve çıktılar. Sonuç pat oldu. Ücret zammı ve personel kapasitesinde küçük artışlar elde edildiyse de, esmer halklardan öğrencilerin okuduğu yoksul okulların durumunu iyileştirmeye yönelik en önemli talepler ya terk edildi ya da kuşa çevrildi. Bu durumda hem grevin eğitim yılının sonuna gelmesi, hem de öğretmenler sendikası OEA’nın bürokratik tavrı etkili oldu.
Gerek ABD’nin gerek dünyanın gündemine daha çok oturan grev ise şüphesiz Hollywood stüdyosu senaristlerininki. 2 Mayıs’ta başlayan grev, gerek televizyondaki gerek dijital platformlardaki yapımları yavaşlattı. ABD’nin en çok izlenen kimi canlı yayın programları şimdilik yayından kalktı. Yazarların talepleri, herhangi bir proleterin taleplerinden çok farklı değil. Dijital platformların sağladığı olanaklarla beraber yapımların sayısında ve hızında müthiş bir artış varken, yazarların aldığı ücret aynı oranda artmış değil. Bu da bir yazarın geçmişte aldığı ücret mukabilinde çok daha fazla çalışması anlamına geliyor. Dahası, stüdyolar yazarlar ücret artışı taleplerinde ısrar ederlerse senaryoları yapay zekaya yazdırabileceklerini söyleyip omuz silkiyorlar. Yani yazarlar hem fiili ücret düşüşü hem otomasyon tehdidiyle karşı karşıya! Fakat gerek Hollywood şöhretlerinden gerekse izleyici kitlesinden yoğun destek görüyorlar.
Senaristler, öğretmenler, üniversite asistanları derken Amerikan proletaryasına yepyeni bir eğitimli katman eklenmiş gibi duruyor. Daha geleneksel proleter kesimlerle derin kültürel farkları olan bu kesim, sınıf mücadelesine girdikçe hem işçi sınıfının bir parçası olmadığına dair yanılsamalardan kurtulacak hem de patronların karşısına tek tek değil, tek bir yumruk olarak daha güçlü çıkacak. Ayın sonunu getirmekte zorlanan, kirasını zor bela ödeyebilen ama sırf masa başında çalıştığı için işçi olmadığını sananlara “grev” diyen Amerikalı işçiler örnek olsun.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2023 tarihli 165. sayısında yayınlanmıştır.