(K)eyfi (H)ukuksuz (K)ıyımlar devam ediyor
686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile binlerce kamu emekçisi sorgusuz sualsiz ihraç edildi. İş güvencesini fiilen yok ederek kamu emekçilerini herhangi bir KHK’da bir satır isim haline getiren iktidar, referandum öncesi baskının dozunu arttırıyor. Eğitim-Sen Genel Sekreteri Mesut Fırat’ın da ihraç edilenler listesinde yer alması açıkça kamu emekçilerinin örgütlü mücadelesini rehin almaya çalıştıklarını gösteriyor.
İhraç edilenler arasında Eğitim-Sen üyesi öğretmenlerin yanı sıra Osmangazi, Marmara ve Yıldız Teknik Üniversitelerinden pek çok akademisyen de yer alıyor. Ancak yükseköğretimde esas büyük tasfiye Ankara Üniversitesi’nde yaşandı. Daha rektör olarak atanmadan dört yıl önce, Gülen cemaatinin yayın organı Zaman gazetesi tarafından atandığı iddia edilen Rektör Erkan İbiş’in cemaat bağlantıları son dönemde sorgulanmaya başlamıştı. Eğitim-Sen üyelerine karşı soruşturmaları bizzat yönetmesi rektör tarafından sağlanan Hukuk Fakültesi Dekanı Muharrem Oğuz hakkında cemaat bağlantıları nedeniyle savcılık soruşturması başlatılmış durumda. Cemaatin hukuk fakülteleri yapılanması içinde adı geçen Gökçen Topuz da aynı fakültede dekan yardımcısı yapılmış durumda. Ancak esas şok ise 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklanan Hakkâri Üniversitesi eski Rektörü Ebubekir Ceylan’ın Erkan İbiş’in özel isteği ve YÖK onayıyla Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’ne transfer edilmesi oldu. Rektör Erkan İbiş’in AKP Siyaset Akademisi’nin müdavim konuşmacılarından olmasını takiben Ankara Üniversitesi cephesinde açıklanmaya muhtaç pek çok şey yaşanırken Mülkiye, İletişim Fakültesi ve DTCF’den çoğunluğu Barış İçin Akademisyenler metni imzacısı 70’in üzerinde Eğitim-Sen üyesi akademisyen bir gecede ihraç edildi.
Ankara Üniversitesi’nden ihraç edilenler arasında Devrimci Marksizm dergisi yayın kurulu üyesi, Gerçek Gazetesi yazarı ve DTCF Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi yoldaşımız Mustafa Kemal Coşkun da yer alıyor. Marmara Üniversitesi'nde Eğitim-Sen'in önde gelen isimleri Egemen Cevahir, Derya Akdemir, Uraz Aydın gibi isimlerle Yıldız Teknik Üniversitesi'nden İstanbul Eğitim-Sen 6 No’lu Üniversiteler Şubesi eski başkanı İsmet Akça da bulunuyor. Diğer Eğitim-Sen'li akademisyenlerle birlikte sendikal faaliyete vurulan darbe açıkça ortaya çıkıyor. Anayasa Hukuku Kürsüsü Anabilim Dalı Başkanı Profesör İbrahim Kaboğlu'nun atılması da anayasa referandumu öncesinde iktidar cephesindeki art niyetin göstergesi olarak geniş bir yankı uyandırdı.
Son yayınlanan KHK ile iktidar, referandum sürecinde kendine sorun olacağını bal gibi bildiği yüzlerce sol görüşlü muhalif akademisyeni ve kamu emekçisini, her biri birbirinden kıymetli dostlarımızı, emek mücadelesinde birlikte yer aldığımız sınıf kardeşlerimizi de fırsattan istifade işinden etmiş oldu.
İstibdad rejiminin inşa edilmesine karşı mücadele edecek emekçileri her nereden söküp atmak istiyorlar ise o mevzileri tutmak için daha çok mücadele etmek zorundayız. Emekçi düşmanlarına, emperyalizmin yerli ve milli görünümlü uşaklarına karşı alnının teriyle geçinen halkımızın çıkarına o mevzileri en etkili şekilde kullanmaya devam etmeliyiz.
Referandum sırasında da, öncesinde de, özgür koşullarda ezici çoğunlukla HAYIR çıkacak olduğu halde her türlü hile ve baskıyla zorla evet çıkarmaya bakacakları referandumdan sonra da sınıf mücadelesi sürecek. Faşizm, askeri diktatörlük, istibdad fark etmez, emekçiler hangi baskı ve zor koşullar altında mücadele vermek zorunda kalırlarsa kalsın mücadele devam edecek. Bu günler geçecek. Bu ülke istibdada razı olmayacak.
Yine de kaybedersek ne âlâ ama biz haklıyız biz kazanacağız!